-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

ÜLKE İYİ YÖNETİLEMİYORSA KABAHAT KİMİN

Ülke iyi yönetilmiyorsa suçlu kimlerdir
Ülke iyi yönetilmiyorsa suçlu kimlerdir


Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlar hepimizi derinden etkiliyor. Peki, bu sorunların kaynağı nedir? Ülke iyi yönetilemiyorsa kabahat kimin?

Ülke yönetimi nasıl oluşur

Bu sorunun cevabını bulmak için öncelikle ülke yönetiminin nasıl işlediğini anlamamız gerekiyor.
Ülke yönetimi, genel olarak iki ana unsurdan oluşur:
Hükümet ve muhalefet.
Hükümet, ülkenin yürütme organıdır ve ülkenin iç ve dış politikalarını belirler, uygular ve denetler.
Muhalefet ise, hükümetin karşısında yer alan siyasi partilerdir ve hükümetin politikalarını eleştirir, alternatif politikalar önerir ve halkın taleplerini dile getirir.

Hükümet ve muhalefet arasında sağlıklı bir rekabet ve denge olması, ülke yönetiminin kalitesini artırır.
Çünkü bu sayede hükümet, muhalefetin eleştirileri ve önerileri doğrultusunda politikalarını gözden geçirir, hatalarını düzeltir ve daha iyi hizmet vermek için çabalar.
Muhalefet de hükümetin başarılı olduğu alanları takdir eder, yapıcı bir tutum sergiler ve halkın güvenini kazanmak için çalışır.

Ancak ülkemizde maalesef bu sağlıklı rekabet ve denge yoktur.
Hükümet, muhalefeti yok sayar, eleştirilerini dikkate almaz ve kendisine karşı çıkan herkesi düşman ilan eder.
Muhalefet de hükümetin hiçbir işini beğenmez, sürekli şikâyet eder ve kendi alternatiflerini sunmaz.
Bu durumda ülke yönetimi kaosa sürüklenir, sorunlar çözümsüz kalır ve halk mağdur olur.

Bu nedenle ülke iyi yönetilemiyorsa kabahat hem hükümetin hem de muhalefetindir. 

Çünkü her ikisi de ülkenin menfaatlerini değil, kendi çıkarlarını ön planda tutarlar. 
Ülke yönetiminde iyileşme sağlamak için ise hem hükümetin hem de muhalefetin daha sorumlu, şeffaf, demokratik ve katılımcı bir anlayışla hareket etmesi gerekir. 
Ayrıca halkın da siyasete ilgi göstermesi, haklarını araması, seçimlerde bilinçli tercih yapması ve siyasi partilere baskı uygulaması gerekir. Böylece ülke yönetimi daha iyi bir seviyeye ulaşabilir.

Ülkenin iyi yönetilememesinde vatandaşların sorumluluğu yok mudur?

Bu soru, son zamanlarda sıkça tartışılan bir konu. 
Bazıları, ülkenin yönetiminde vatandaşların hiçbir etkisi olmadığını, sadece seçim zamanı sandığa gidip oy verdiklerini, sonra da her şeyi siyasilere bıraktıklarını savunuyor. 
Bazıları ise, vatandaşların ülkenin yönetimine daha fazla katılım göstermeleri, haklarını aramaları, denetim mekanizmalarını işletmeleri gerektiğini, aksi takdirde ülkenin iyi yönetilemeyeceğini iddia ediyor.

Peki, gerçek nedir? 
Ülkenin iyi yönetilememesinde vatandaşların sorumluluğu var mıdır? 
Bu sorunun kesin bir cevabı yoktur. 
Çünkü ülkenin yönetimi, çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir. 
Bu süreçte hem siyasilerin hem de vatandaşların rolleri vardır. 
Siyasiler, ülkeyi yönetmek için seçilmiş kişilerdir. 
Onların görevi, ülkenin çıkarlarını korumak, halkın taleplerini karşılamak, adaleti sağlamak, ekonomiyi geliştirmek, güvenliği temin etmek gibi konularda politikalar üretmek ve uygulamaktır. 
Vatandaşlar ise, ülkenin sahibi olan kişilerdir. 
Onların görevi, seçimlerde oy kullanmak, siyaseti takip etmek, haklarını bilip kullanmak, sorumluluklarını yerine getirmek, toplumsal barışa katkıda bulunmak gibi konularda aktif olmaktır.

Bu noktada, ülkenin iyi yönetilememesinin nedenleri arasında hem siyasilerin hem de vatandaşların eksiklikleri sayılabilir. 
Siyasiler, yeterli vizyon ve yetkinlikten yoksun olabilir, yolsuzluk ve nepotizme bulaşabilir, halkın sesini duymazdan gelebilir, ideolojik saplantılara kapılabilir, demokratik kurumları zayıflatabilir, uluslararası ilişkilerde başarısız olabilir. 
Vatandaşlar ise, bilinçsiz ve duyarsız olabilir, seçimlerde oy verirken rasyonel olmayabilir, siyasete ilgi göstermeyebilir, haklarını aramaktan kaçınabilir, sorumluluklarını ihmal edebilir, toplumsal kutuplaşmaya neden olabilir.

Bu durumda, ülkenin iyi yönetilebilmesi için hem siyasilerin hem de vatandaşların daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. 
Siyasiler, halkın güvenini kazanmak için dürüst ve liyakatli olmalı, ülkenin sorunlarına çözüm bulmak için çalışmalı, demokratik değerleri korumalı ve geliştirmeli, uluslararası alanda saygın bir konum elde etmeli. 
Vatandaşlar ise, bilinçli ve duyarlı olmalı, seçimlerde oy verirken akılcı olmalı, siyasete katılım göstermeli, haklarını savunmalı ve sorumluluklarını yerine getirmeli. Böylece ülkenin iyi yönetilmesine katkıda bulunmalı.

Sonuç olarak, ülkenin iyi yönetilememesinde vatandaşların sorumluluğu yok mudur? 


Bu soruya evet ya da hayır demek mümkün değildir. 
Çünkü bu sorunun cevabı hem evet hem de hayırdır. 
Ülkenin iyi yönetilmesi için hem siyasilerin hem de vatandaşların sorumlulukları vardır. 
Bu sorumlulukları yerine getirmek hem ülkenin hem de halkın yararınadır.

Türk edebiyatından Nazım Hikmet kabahat kimin şiiri

Akrep gibisin kardeşim,
Korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
Serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
Midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
Beş değil,
Yüz milyonlarlasın maalesef.

Koyun gibisin kardeşim,
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katıltıverirsin hemen
Ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
Hani şu derya içre olup
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
Senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
Ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
Kabahat senin,
Demeğe de dilim varmıyor ama
Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!


NAZIM HİKMET RAN

Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun