Halil Cibran Servet Şarkısı:
Halil Cibran, servet ve insanlık, Cibran'ın eserleri genellikle insanın içsel dünyasını, varoluşsal soruları ve yaşamın anlamını irdeleyen derin ve etkileyici eserlerdir.
Ademoğlu ile ben birbirimizi seviyoruz. O beni özler, ben de onu istiyorum. Ama ne yazık ki! Aramızda bizi rahatsız eden bir rakip var. O zalim ve zorlayıcı biri... Boş yere zaman harcatan biri...
Onun adı Madde.
Her gittiğimiz yere o da gelmek istiyor.
Sevgilime bir nöbetçi gibi göz kulak olması huzursuzluk veriyor.
Ormanda sevgilimi bulamıyorum, çünkü madde onu gürültülü şehirde ruhlandırdı ve metal zenginliğinin sarsılan tahtına yerleştirdi.
Ağaçların altında, göllerin kenarında onu istedim, ama bulamadım.
Onu bilgi sesi ve bilgelik şarkısıyla çağırdım, ama duymadı.
Madde, onu hırs ve bencillik zindanına ikna ettiği için memnuniyet meydanında bulamadım. Yalnız kaldım çünkü rakibim onu obur ve bencillik mağarasında tutsak edip acı veren altın zincirlerle kilitlemiş.
Şafak vakti, tabiatın gülümsediği zaman onu çağırdım, fakat beni duymuyor çünkü derin bir uykuda.
Akşam üstü, sessizlik hakimken ve diğerleri uyurken aklını çelmeye çalıştım, ama o cevap vermiyor çünkü yarının getireceği korkusu düşüncelerini gölgeliyor.
Beni sevmek için can atıyor, kendi eylemlerinde beni arıyor.
Ancak Tanrı'nın eyleminin dışında beni bulamayacak.
Başkalarının zaferinde beni arıyor, altın ve gümüş yığınlarının arasında bana fısıldıyor.
Ancak Tanrı'nın sevgi seli eşiğinde inşa ettiği sadelik evinde ancak beni bulabilir.
Kasasından önce beni öpmek istiyor, fakat saf esinti hazinesi dışında bana dokunamaz asla.
Kendisiyle büyük servetini paylaşmamı istiyor, ama Tanrı'nın zenginliğini terk edip, güzellik pelerinimi atamam.
O hilebaz elçiyi değil, kalbinin elçisini arıyorum.
Sevgilim, düşmanım olan Madde için kalbini feryat edip ağlamayı öğrenmiş.
Ona ruhunun gözlerinden sevgi ve merhamet göz yaşları nasıl dökülür öğretmek isterdim.
Her şey, bu göz yaşlarıyla mutlak iç geçirir.
Halil Cibran.
Benim arzum, Âdemoğlu benim sevgilim, Ona ait olmaktır.
Ademoğlu ile ben birbirimizi seviyoruz. O beni özler, ben de onu istiyorum. Ama ne yazık ki! Aramızda bizi rahatsız eden bir rakip var. O zalim ve zorlayıcı biri... Boş yere zaman harcatan biri...
Onun adı Madde.
Her gittiğimiz yere o da gelmek istiyor.
Sevgilime bir nöbetçi gibi göz kulak olması huzursuzluk veriyor.
Ormanda sevgilimi bulamıyorum, çünkü madde onu gürültülü şehirde ruhlandırdı ve metal zenginliğinin sarsılan tahtına yerleştirdi.
Ağaçların altında, göllerin kenarında onu istedim, ama bulamadım.
Onu bilgi sesi ve bilgelik şarkısıyla çağırdım, ama duymadı.
Madde, onu hırs ve bencillik zindanına ikna ettiği için memnuniyet meydanında bulamadım. Yalnız kaldım çünkü rakibim onu obur ve bencillik mağarasında tutsak edip acı veren altın zincirlerle kilitlemiş.
Şafak vakti, tabiatın gülümsediği zaman onu çağırdım, fakat beni duymuyor çünkü derin bir uykuda.
Akşam üstü, sessizlik hakimken ve diğerleri uyurken aklını çelmeye çalıştım, ama o cevap vermiyor çünkü yarının getireceği korkusu düşüncelerini gölgeliyor.
Beni sevmek için can atıyor, kendi eylemlerinde beni arıyor.
Ancak Tanrı'nın eyleminin dışında beni bulamayacak.
Başkalarının zaferinde beni arıyor, altın ve gümüş yığınlarının arasında bana fısıldıyor.
Ancak Tanrı'nın sevgi seli eşiğinde inşa ettiği sadelik evinde ancak beni bulabilir.
Kasasından önce beni öpmek istiyor, fakat saf esinti hazinesi dışında bana dokunamaz asla.
Kendisiyle büyük servetini paylaşmamı istiyor, ama Tanrı'nın zenginliğini terk edip, güzellik pelerinimi atamam.
O hilebaz elçiyi değil, kalbinin elçisini arıyorum.
Sevgilim, düşmanım olan Madde için kalbini feryat edip ağlamayı öğrenmiş.
Ona ruhunun gözlerinden sevgi ve merhamet göz yaşları nasıl dökülür öğretmek isterdim.
Her şey, bu göz yaşlarıyla mutlak iç geçirir.
Halil Cibran.
Benim arzum, Âdemoğlu benim sevgilim, Ona ait olmaktır.
Yorum Gönder