KÖYLÜLERİ NEDEN ÖLDÜRMELİYİZ

Köylüleri niçin öldürmeliyiz Şükrü Erbaş
Köylüleri niçin öldürmeliyiz Şükrü Erbaş

Köylülük ne demek


Köylüleri niçin öldürmeliyiz, insan onuruna yakışır bir yaşama biçimini tersinden söyleyen bir dil ile yazılmış, oldukça provokatif bir dili olan şiir, köylüleri değil, aslında köylülüğü neden öldürmeliyiz daha doğru bir başlık olabilirdi
Yazının başında şu ayrımı çok net koyalım.
Köylü olmak başka şeydir.
Köylülük bahsimiz çok başka.
Köylü, köyde yaşayan anlamındadır.
Köylülük ise yok edilmesi ve dahi öldürülmesi gereken bu devirde sürdürülemez bir sosyal kavramdır
Ne yazık ki köylülük sadece köyler ile sınırlı değil ülkemizde, köylülükten kurtulmalıyız sözü bile köylüye hakaret anlamına çekiliyor hemen, burada amaç köylülüğü tasfiye ederek yeni ve medeni değerler üzerine bir toplum yapısı oluşturmak
  • Köylülük ahlaki bir değer değil, sosyolojik bir katagoridir
Tarihte şöyle bir geriye bakın
Hiç bir medeniyet, köylerden ve köylülükten çıkmaz, çıkmamıştır da
Avrupa gelişmesini, öncelikle köylülüğün çözülmesine bağlar.
  • Sanayi devrimi esnasında çözülen köylerdeki köylülük şehirlere sokulmaz, şehirlerin köylüleşmesi önlenir böylece.
Türkiye'de ise bunun tam tersi bir süreç yaşanmıştır.
Günümüzde bile apartmanın beşinci katında inek besleyenlerin olduğunu haberlerde izliyoruz.
Avrupa'da boşalan kırsal kesim ;
Hızla makineleştirilerek tarımda zirai kayıp önlenirken;
Şehirlere göçen köylüler de hükümetler tarafından başı boş bırakılmayarak sosyal yaşama uyum sağlamaları yönündeki projeler ile burjuvalaştılar.
Türkiye'deki  süreç 1950'li yıllarda başlarken
Batı kendi sürecini çoktan tamamlamıştı bile .
Köylüleri niçin öldürmeliyiz Acımasız analizleri var şairin. (Küfür etmeyin; ne demek istediğini anlamaya çalışın.)

Şükrü Erbaşın köylüleri niçin öldürmeliyiz şiiri ile asıl anlatmak istediği şey ,

Köylülüğü nasıl yok ederiz konusudur
Tam ironi içeren ve tersine okunması gereken bir şiir



Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden düşünemezler...
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek topraklarını büyütmeye çalışırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
Karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştirmezler
Evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
Bir gün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında bu da tuhaftır ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
On bir ay gökyüzünden bereket beklerler,
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez şehre giderler!...
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
Gülmek ayıp, eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında azarlarlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar, lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre yollara tükürürler...
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
Bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarının ipoteği altındadır .
Ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
Zamanın derin ırmakları önünde...
Köylüleri söyleyin nasıl , nasıl kurtaralım?

Şiir ; Şükrü Erbaş ..

Ben kaba bir dünyada yaşamak istemiyorum.
Benim geleceğimi ufukları eşiklerinden öteye varamayanlar belirlesin istemiyorum.
Bencilliğinden başka erdemi olmayan insanların dünyamıza iyilik ve güzellik katacağına inanmıyorum.
Felsefeyi, sanatı, bilimi bilmeyen, küçümseyen;
Dinini mülke;
Mülkünü dine dönüştüren insanları sevmiyorum.
Ne yazık ki ülke, tenha kasabalardan ışıklı kentlere kadar, bu düzeysizliğin egemenlik alanı haline geldi.
Gerisinde bu bakışın yattığı bir tepki şiirdir
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Kendim için , onlar için insan onuruna yakışır bir yaşama biçimini tersinden söyleyen bir dili, kurgusu vardır bu şiirin .

SONUÇ

Sevmediğimiz değil, sevdiğimiz insanlar bize dert olur değil mi?
Bu şiirde yargılanan aslında köylü  değildir .
Toplumun bir kısmını saran :
Bir ölçüde Feodalizm, gelenekler, okumamak, kendini geliştirmemek, çıkarcılık, ikiyüzlülük , yalan ve riyadır .
Şimdi yapılacak olan şey
Köylüyü değil, Köylülüğü bir an önce tasfiye etmek
Yeni bir şehirli kimliği, o kimlikler üzerinde insani değerler, bilim. sanat, teknoloji, ahlak, adalet tesis etmek
Unutmayalım ki medeniyetler, şehirlerden doğar ve şehirlerden yıkılırlar, bu günkü köylülüğü seyretmeye devam edersek yıkılışımızda kaçınılmaz olacaktır


Okuduğunuz için teşekkür ederim ..

0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun