-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

KENDİNE YETEN KÖYLER KENDİNE YETEN KENTLER


KENDİNE  YETEN KÖYLER KENDİNE YETEN  KENTLER 

Bir zamanlar benim şehirlerim de ,kendi kendine yeterli evler vardı , bahçesi olan kuyusu tulumbası olan .
Bir zamanlar kendi kendine yeterli idi bizim  köylerimiz .
Kasabalar , kentler hep kendi kendine yeterli idi 
Kendi kendine yeten bir Türkiye idi .
Aslında Temel ülkü bu olmalı idi ..olmadı .

Bundan 70 yıl önce Türkiye'de model bu idi. 
Köylerdeki her ev ihtiyacının % 90'nı karşılıyordu. 

Bakkala ihtiyaç yoktu. 
Bazı köylerde bir iki demirci olur , kalaycılar çerçici ler ayağına gelirdi köylerin

Benim dedem köyün demircisi idi .
Köylü şehire sadece gaz tuz ve bez almak için giderdi .

Şehirlerde, terzi, kunduracı, tenekeci, bakırcı, demirci gibi imalatçılar olur şehirler kendi ihtiyacını karşılardı.

Anadolu'daki bir şehir bir başka şehre pek az ihtiyaç duyardı. 

Mobilya İstanbul'dan, konfeksiyon Merter'den gelmezdi. 
Basit giyinir , basit yaşardık ..
Çoğu kişinin üçüncü bir elbisesi olmazdı .
Pantolonlar yatak ütüsü yapılırdı 
Her evin kapısının dışında bir ayakkabı çamur kazıyacağı
İçerisinde ise ceket fırçası olurdu 
Kadınlar akşama kadar mobilya tozu almak için çalışmazdı .
Çalı süpürgesi ile süpürülen evler ile ..
Odun yada kömür sobasının önündeki kül , gaz lambasının şişesindeki is idi temizlik
Basit yaşardık kısacası ... çok basit ..

Yerinde üretim yerinde tüketim esastı. 
Her şey Enerji tasarrufuydu. 
Yola kamyona otobüse vs bu kadar ihtiyaç olmazdı.

İnsanlar yerel gıda tüketirdi. 
Çukurovalı portakal, Kütahya'lı elma armut yerdi. 

Kütahya tam bir sebze ve meyve cenneti idi 
Bir narenciye birde muz gelirdi dışarıdan
Tahıl bakliyat zaten her köyde yetişirdi. 
Yaz aylarında üretilen tüm sebzeler turşu olur kış aylarında tüketilirdi .

Her evin bir kileri vardı
Ve kilerinde bir kış yiyecek yiygi .

Komşu komşunun külüne muhtaçtır diye bir söz vardı
Ateşi sönen kibrit yakmaz , komşudan köz alırdı 

Derede az çok balık , dağlarında tavşan vardı .
Fakirdi köylü , lâkin mutlu idi , yüzü güler , bu günkü kadar gelecek kaygısı yaşamazdı .

Karadenizliler mısırdan, Kütahyalı buğday unundan ekmek yapardı. 

Fındık Fıstık pek yoktu
Nohutu haşlar tavada kızartır çerez yapar
Varsa mısır patlatırdı 

Afrika'dan muz gelmezdi, ihtiyaç da yoktu. İnsanlar hazır değil , doğal ve yerel olanı tüketirdi.

İnsanlar belli aylarda çalışır, belli aylarda dinlenirdi. 

Yetmiş yaşında ihtiyarlar kış aylarında köylerde kızak kayardı .

Hayvanlar merada otlar genelde başında kimse olmazdı.
Kimse hazır yem almazdı .
Ekmek elden su ya kuyudan ya pınardandı. 
Gıdalar toprak kaplarda saklanırdı. 
Yemekler tel dolaplarda .
Ekmekler üç günde bayatlamazdı ..

Enerjiye pek ihtiyaç yoktu. 
Yatsı ezanı çok geç saatlerdi 
Erkenden yatılır erkenden kalkılırdı.

Taşımalı eğitim, taşımalı çalışma hayatı yoktu. 

Okul ve iş yerleri yürüyüş mesafesindeydi. 
Nüfus Ve şehirler ülkeye dengeli bir şekilde dağılmıştı. 

Baba Kütahya'da, oğul İstanbul'da, gelin giden kız Uşak'ta değildi.  

Kimse bayramlarda izinlerde yollara düşmezdi.

Beş yıllık bir ilkokul vardı benim köyümde
Muallimin maaşını devlet öderdi 
İmam'ın maaşını köylü .

Bu gün Öğretmen yok taşımalı eğitim var 
Gerçi talebede kalmadı .
Ve yirmi kişi kalan köyde maaşını devletin ödediği bir İmam .
Nasılda her şey ters yüz olmuş , yada edilmiş .

Anadolu'da tarihin hiç bir döneminde ( uzun süreli savaşlar dışında ) kıtlık olmamıştır. 

Gıda sıkıntısı erkeklerin savaşlardan dolayı uzun süreli askerlik yapmasından kaynaklanmıştır.

Ya şimdi .
Küresel liberalizmde Köylerin kentlere yığılması teşvik edildi ..

Çin'de yarasa yiyen bir adam yüzünden , herkes sefer tası gibi üst üste yığılmış karınca odası gibi dar ve havasız mekanlara yıkıldık .
Pancar gibi kırmızı suratlar , yerini soluk benizlere ve çeşitli hastalıklara bıraktı 

Biliyor'musunuz ?
Avrupa'da olduğu gibi çoğu iller yerel konularda kendi kendini yönetse, 
Vergilerin büyük bir bölümü direk illere ödense .
Her il bir nevi eyalet olsa ..
Benim tahminim Türkiye çok daha iyi gelişir..

Böylece hiç bir  köy hiç bir bölge merkez yönetimden uzak kalmaz...
Kendi kendinin merkezi olur ..

Böyle bir ülkü,Köy Enstitüleriyle gerçekleşmeye başlamıştı .
Yönetenler , çok rahatsız oldu .
Kominizm geliyor diye milleti korkuttular ,kapattılar.

Tam bağımsızlık idi bu projenin adı. 
Köy ensitütüleriyle sağlanmak istenen buydu. 

Sonraları bir Karaoğlan çıktı 
Köy kentler dedi , lâkin halka anlatamadı , uygulamaya geçilmesine fırsat dahi verilmedi 
Cehalet  yobazlık ve küresel emperyalizm ağır bastı .

Hala bu gün dahi akıl ile nakili
Bilim ile hurafeyi 
Sosyal devlet ile liberalizmi 
Birbirinden ayırabilmiş değiliz .
Sistem bu tür konuları değil konuşmayı düşünmeyi dahi yasaklar halde 

Konuşmaya , birbirimizi dinlemeye ve anlamaya başlayıncaya ..
Değişim ve dönüşüm için adım atmaya başlayıncaya 
Asvalt'ın ve betonun sofraya konulamayacağına 
Satacak malımız , cebimizde yabancı malları alacak paramız kalmayıncaya kadar da bu tehlikeli gidiş devam edecek .

Okuduğunuz için teşekkür ederim .

A.Atam 


Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun