 |
| Türkiye de zengin olmanın yolu |
Nasıl zengin olunur?
Türkiye de zengin olmanın yolu, Kimse hayal kurmasın çalışır kazanır zengin olurum diye , bu ülkede DEVLET VERİR ve yine DEVLET ALIR, iki yolu vardır zengin olabilmenin, Biri siyaset , diğeri cemaat ve tarikat. ha birde zengin eş bulmak var, lakin Kütahya'da iç güveyleri her daim dış kapının mandalıdır.
Ailem varlıklı değildi , ve babam üç erkek kardeş olduğumuz halde hiçbir zaman gidin çalışın eve para getirin asla demedi
İlk paramı simit satarak kazandım
Babamdan izin almadan ve habersiz
Üç tekerlekli bir araba ile seyyar satıcılık yaptım
Tezgahtarlık yaptım, Gündüz marangozluk gece kulüplerde garsonluk yaptım
Bir ara Parmak ören köyünde tuğla ocakları vardı , çamur içinde orada çalıştım, Servis minibüsü yok, tabana kuvvet, gidiş bir buçuk saat, geliş bir buçuk saat .
Askerden sonra Babamın emekli ikramiyesi ile konfeksiyon mağazası açtım
Olmadı, iyi bir tezgahtar olmanın, başarılı bir iş adamı olacağının garantisi yok, tezgahtarlık başka şey patron olmak ticareti bilmek çok başka şey.
Dedik ya !
Küçük bir sermaye ile olmuyor, ya siyasetten , yada tarikattan çevren yoksa , bireysel parakente ve veresiye satışlar ile çark dönmez
Dönmedi, battık .
Konfeksiyondan Kuru temizleme işine geçtim Hizmet sektöründe nafakamız varmış
Tam kırk yıldır aynı sektörde devam ediyorum
Geçmiş kırk yılın muhasebesini yapmak gerekirse
Çoğu tanıdığım varlıklı kişiler bile yok oldu gitti .
Gelelim tekrar nasıl zengin olursun sorusunun cevabına, Türkiye'de veren de alan da Devlettir .aslında hiç kasmaya da gerek yok. yıllardır ticaretin içindeyim. siyasetin içine ucundan kıyısından girmek zorundasın. illa milletvekili olmana da gerek yok, iktidar da olan bir partinin ilçe teşkilatına gir o bile yeter. siyaset içindeysen her zaman kazanırsın, muhalifsen zaten baştan yandın.
Ailem varlıklı değildi , ve babam üç erkek kardeş olduğumuz halde hiçbir zaman gidin çalışın eve para getirin asla demedi
İlk paramı simit satarak kazandım
Babamdan izin almadan ve habersiz
Üç tekerlekli bir araba ile seyyar satıcılık yaptım
Tezgahtarlık yaptım, Gündüz marangozluk gece kulüplerde garsonluk yaptım
Bir ara Parmak ören köyünde tuğla ocakları vardı , çamur içinde orada çalıştım, Servis minibüsü yok, tabana kuvvet, gidiş bir buçuk saat, geliş bir buçuk saat .
Askerden sonra Babamın emekli ikramiyesi ile konfeksiyon mağazası açtım
Olmadı, iyi bir tezgahtar olmanın, başarılı bir iş adamı olacağının garantisi yok, tezgahtarlık başka şey patron olmak ticareti bilmek çok başka şey.
Dedik ya !
Küçük bir sermaye ile olmuyor, ya siyasetten , yada tarikattan çevren yoksa , bireysel parakente ve veresiye satışlar ile çark dönmez
Dönmedi, battık .
Konfeksiyondan Kuru temizleme işine geçtim Hizmet sektöründe nafakamız varmış
Tam kırk yıldır aynı sektörde devam ediyorum
Geçmiş kırk yılın muhasebesini yapmak gerekirse
Çoğu tanıdığım varlıklı kişiler bile yok oldu gitti .
Bakıyorum ! politikaya giren, sırtını cemaat ve tarikatlara sağlayanlar dağları aştı
Diğerleri ise düz yola bile yürüyemedi, şaştı.
40 yıl tırnaklarım ile yırttım
Bu kadar ,
Ben yine çevremde geçmiş 40 yılda kim ne yapmış diye baktığımda şanslı ve başarılı görüyorum kendimi.
Tabii bu yazdıkların dürüst esnaf ve tüccarlar için, üç kagıtçı isen pazarlama yeteneğin kuvvetli ise yine zengin olabilirsin, nihayetinde bu ülkede yanmaz kefene 1000 lira veren de var, özel baskı diye Atatürk kitabına 5000 tl veren de var.
Bir misal
Kütahya'da vazodan saman pazarına kadar olan güzergahta bir yürüyün.
Vazgeçtim 40 yıllık esnaftan, 10 yıl aynı yerde kalabilen kaç esnaf ve tüccar göreceksiniz.(Saman Pazarı esnafı hariç, çünkü onların ekserisi kendi mülklerinde çalışır, kira ödemez ve işi bir kaç kuşaktır)
Ticareti en kalabalık en işlek caddelerde yapıp para kazanan görmedim , dükkan sahiplerini zengin ettiler sadece, bu kırk yılın sonunda dürüst bir esnafın kazancı, çocuklarını okutur, evlendirir, belki iş güç sahibi yapar, kendisi de bir ev bir otomobil, birde emekli maaşı sahibi olur, o kadar, o da şansı yaver gitti ise.
Sonuç ;
Diğerleri ise düz yola bile yürüyemedi, şaştı.
40 yıl tırnaklarım ile yırttım
Bu kadar ,
Ben yine çevremde geçmiş 40 yılda kim ne yapmış diye baktığımda şanslı ve başarılı görüyorum kendimi.
Tabii bu yazdıkların dürüst esnaf ve tüccarlar için, üç kagıtçı isen pazarlama yeteneğin kuvvetli ise yine zengin olabilirsin, nihayetinde bu ülkede yanmaz kefene 1000 lira veren de var, özel baskı diye Atatürk kitabına 5000 tl veren de var.
Bir misal
Kütahya'da vazodan saman pazarına kadar olan güzergahta bir yürüyün.
Vazgeçtim 40 yıllık esnaftan, 10 yıl aynı yerde kalabilen kaç esnaf ve tüccar göreceksiniz.(Saman Pazarı esnafı hariç, çünkü onların ekserisi kendi mülklerinde çalışır, kira ödemez ve işi bir kaç kuşaktır)
Ticareti en kalabalık en işlek caddelerde yapıp para kazanan görmedim , dükkan sahiplerini zengin ettiler sadece, bu kırk yılın sonunda dürüst bir esnafın kazancı, çocuklarını okutur, evlendirir, belki iş güç sahibi yapar, kendisi de bir ev bir otomobil, birde emekli maaşı sahibi olur, o kadar, o da şansı yaver gitti ise.
Sonuç ;
Gelelim tekrar nasıl zengin olursun sorusunun cevabına, Türkiye'de veren de alan da Devlettir .aslında hiç kasmaya da gerek yok. yıllardır ticaretin içindeyim. siyasetin içine ucundan kıyısından girmek zorundasın. illa milletvekili olmana da gerek yok, iktidar da olan bir partinin ilçe teşkilatına gir o bile yeter. siyaset içindeysen her zaman kazanırsın, muhalifsen zaten baştan yandın.
Hele ki son yirmi yılda, yandaş değilsen Belediye'de çöpçü bile olamazsın değil zengin olmak.
Para devlet ve kurum ihalelerinde, İş bulma, işe girmek yandaşlıkta. O da, Ya siyasetin, Yada tarikatların tekelinde , ötesi yok.
Post a Comment