OTOKRASİ Mİ DEMOKRASİ Mİ - Kendime Yazılarım

OTOKRASİ Mİ DEMOKRASİ Mİ

Otokrasi mi demokrasi mi
Otokrasi mi demokrasi mi


Türk halkı 2023 yılında tercihini hangi tarafa kullanacak, otokrasiye devam mı, yoksa Demokrasi mi, Otokrasi, bir kişi veya küçük bir grup tarafından yönetilen bir yönetim biçimidir. Otokratlar, halkın iradesine veya yasalara bağlı değildir. Otokratik rejimlerde, iktidarın sınırları yoktur ve muhalefet bastırılır, otokrasi mi, demokrasi mi.

Otokrasi nedir?


Otokrasi, demokrasinin zıttıdır.
Otokrasinin örnekleri arasında;
  • Monarşi
  • Diktatörlük
  • Totalitarizm ve teokrasi sayılabilir. 
  1. Monarşide, iktidar genellikle aile içinde miras yoluyla devredilir. 
  2. Diktatörlükte, iktidar genellikle askeri darbe veya seçim hilesi ile ele geçirilir. 
  3. Totalitarizmde, iktidar tüm toplumu kontrol altına almak için ideoloji veya propaganda kullanır. Teokraside, iktidar dini otoriteye dayanır.
Otokrasinin avantajları ve dezavantajları vardır. 
Otokrasinin avantajları arasında karar vermenin daha hızlı ve etkili olması, istikrarın sağlanması ve bürokrasinin azalması sayılabilir. 
Otokrasinin dezavantajları arasında insan haklarının ihlali, yolsuzluğun artması, muhalefetin yok edilmesi ve ekonomik gelişmenin engellenmesi sayılabilir.

Otokrasi, tarihte ve günümüzde birçok ülkede görülmüştür. 
Otokrasiye karşı mücadele eden birçok hareket de olmuştur. 
Otokrasiye alternatif olarak;

  • Demokrasi
  • Cumhuriyet
  • Federalizm ve 
  • Parlamenter sistem gibi yönetim biçimleri geliştirilmiştir.

Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi ilkesine dayanan bir yönetim biçimidir. Demokrasinin kökeni Antik Yunan'da Atina şehir devletine dayanır. 
Demokrasi, halkın doğrudan ya da seçtikleri temsilciler aracılığıyla devlet işlerine katılmasını sağlar. 
Demokrasi, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyan, çoğulcu ve katılımcı bir siyasi kültürü gerektirir. 
Demokrasi, farklı görüş ve değerlere saygı duyan, çoğunluğun kararlarına uyan, azınlığın haklarını tanıyan bir yönetim anlayışıdır.

Otokrasi mi demokrasimi ülke yönetimleri için daha idealdir? 


Bu soru, siyaset biliminin en temel ve en tartışmalı konularından biridir. 
Otokrasi, bir kişinin devlet üzerinde mutlak güce sahip olduğu bir yönetim biçimidir. 
Demokrasi ise, tüm vatandaşların politikaya eşit katılım hakkına sahip olduğu bir yönetim biçimidir. 
Her iki sistem de kendi avantaj ve dezavantajlarına sahiptir.

Otokrasinin avantajları 

  • Karar alma sürecinin hızlı ve etkili olması
  • İstikrarın sağlanması
  • Muhalefetin bastırılması ve;
  • Ulusal birlik ve beraberliğin korunması sayılabilir. 

Otokrasinin dezavantajları ise;

  • İnsan haklarının ihlali
  • Yolsuzluk, adaletsizlik
  • Baskı ve şiddet
  • Siyasi katılımın engellenmesi ve;
  • Muhalif seslerin susturulmasıdır.

Demokrasinin avantajları 

  • İnsan haklarının korunması
  • Yasalara saygı
  • Hukukun üstünlüğü
  • Özgürlüklerin genişliği
  • Çoğulculuk ve çeşitlilik
  • Siyasi katılımın teşviki ve muhalefetin varlığı sayılabilir. 

Demokrasinin dezavantajları 

  • Karar alma sürecinin yavaş ve karmaşık olması
  • İstikrarsızlık
  • Çoğunluğun azınlığa baskısı ve 
  • Ulusal birlik ve beraberliğin zayıflamasıdır.
Bu noktada hangi sistemin daha ideal olduğunu söylemek zor olabilir. 
Bazı ülkeler otokrasi ile ekonomik ve siyasi başarılar elde etmişken, bazı ülkeler demokrasi ile refah ve barış içinde yaşamıştır. 
Ancak genel olarak bakıldığında demokrasinin otokrasiden daha fazla tercih edildiği görülmektedir. 
Birleşmiş Milletler' in 2020 yılı raporuna göre dünyadaki 193 ülkenin 167'si demokratik rejimlere sahiptir. 
Bu da demokrasinin evrensel bir değer olarak kabul edildiğini göstermektedir.

Sonuç olarak otokrasi mi demokrasi mi sorusunun kesin bir cevabı yoktur. 
Her ülkenin kendi tarihi, kültürel, ekonomik ve sosyal koşullarına göre en uygun yönetim biçimini seçmesi gerekir. 
Ancak insan haklarına saygı duyan, hukukun üstünlüğünü sağlayan, özgürlükleri genişleten ve siyasi katılımı arttıran bir sistem her zaman daha idealdir.

Türkiye Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde otokrat mı demokrat mı bir yönetim sergiledi?


Bu sorunun cevabını bulmak için Türkiye'nin son 20 yıllık siyasi tarihine bakmak gerekir. Recep Tayyip Erdoğan, 1994-1998 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 2003-2014 yılları arasında Türkiye Başbakanlığı ve 2014 yılından beri de Türkiye Cumhurbaşkanlığı görevlerini yürütmektedir. 
Bu süreçte, Erdoğan'ın liderliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ülkenin en büyük siyasi gücü haline gelmiş, pek çok seçim ve referandumda halkın desteğini almıştır.

Erdoğan'ın 2015 Yılana dek Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yaşadığı dönüşümün etkisi büyüktür. 
Erdoğan ilk döneminde;

  • Türkiye'nin milli geliri artmış
  • Enflasyon düşmüş
  • Altyapı yatırımları hızlanmış
  • Sağlık ve eğitim hizmetleri yaygınlaşmış
  • Demokratikleşme ve insan hakları alanlarında reformlar yapılmıştır. 
  • Erdoğan, aynı zamanda Türkiye'nin dış politikasında da aktif bir rol oynamış, ülkenin bölgesel ve küresel etkinliğini artırmıştır.

Ancak Erdoğan'ın siyasi kariyeri, sadece başarılarla dolu değildir. 
Erdoğan, aynı zamanda pek çok eleştiriye ve muhalefete de maruz kalmıştır. 
Erdoğan'ın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri, Türkiye'nin siyasi sisteminin değiştirilmesi konusudur. 

Başkanlık sistemine geçiş ve kaçınılmaz çöküşün başlangıcı

Erdoğan, 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumu ile Türkiye'nin parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmesini sağlamıştır. 
Bu sistem değişikliği, Erdoğan'a geniş yetkiler vermiş, ancak aynı zamanda kuvvetler ayrılığı ilkesini zayıflatmıştır.

Erdoğan'ın başkanlık sistemini savunmasının nedeni, Türkiye'nin karşılaştığı zorluklara daha hızlı ve etkili bir şekilde cevap verebilmektir, Erdoğan;
  • Türkiye'nin terörle mücadele
  • 15 Temmuz
  • Ekonomik kriz
Salgın hastalık gibi pek çok sorunla boğuştuğunu belirtmiş, bu sorunların çözümü için güçlü bir liderliğe ihtiyaç duyulduğunu savunmuştur. 

Erdoğan'a göre, başkanlık sistemi Türkiye'nin istikrarını ve güvenliğini sağlamakta, halkın iradesini yansıtmaktadır.

Erdoğan'ın muhalifleri ise başkanlık sistemini otokratik bir yönetim olarak görmektedir. Erdoğan'ın muhalifleri, başkanlık sisteminin Türkiye'de demokrasinin gerilemesine yol açtığını iddia etmektedir. 
Erdoğan'ın muhalifleri, başkanlık sisteminin;

  1. Erdoğan'a aşırı bir güç yoğunlaştırması sağladığını
  2. Meclisin ve yargının bağımsızlığını ortadan kaldırdığını
  3. Medyanın ve sivil toplumun baskı altına alındığını
  4. Muhalefet partilerinin ve seçmenlerinin haklarının ihlal edildiğini öne sürmektedir. 
  5. Erdoğan'ın muhalifleri, başkanlık sisteminin Türkiye'nin kutuplaşmasını ve çatışmasını artırdığını, ülkenin uluslararası alanda yalnızlaştığını söylemektedir.

Sonuç olarak
Türkiye Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde otokrat mı demokrat mı bir yönetim sergiledi sorusunun net bir cevabı yoktur. 
Bu sorunun cevabı, büyük ölçüde kişinin bakış açısına ve değer yargılarına bağlıdır. 
Ancak şunu söylemek mümkündür ki; 

Erdoğan'ın yönetimi hem Türkiye hem de dünya için önemli sonuçlar doğurmuştur ve doğurmaya devam edecektir.

Bu yazıdaki otokrasi ve demokrasi sadece siyasi olarak değerlendirilmiş olup, ekonomik yönü ise tamamen bambaşka bir çerçeve çizmektedir.
Otokrasinin getirdiği paylaşımdaki adaletsizlik, yağma ve yolsuzluk, Türkiye'yi tam bir ekonomik çöküşe götürmüştür

Türkiye Cumhuriyeti 2023 yılı ile tam bir ekonomik çöküşün eşiğindedir,

Kapıda 2001 krizini mumla aratacak bir ekonomik çöküş, kusursuz fırtına vardır
Bu seçimi kim kazanırsa kazansın, ekonomik çöküşün getireceği yıkım nedeni ile iktidarını koruyacağı şüpheli olup
En fazla iki yıl içinde Türkiye tekrar seçimlere gitmek zorunda kalacaktır.
Türk devleti artık erken seçimler ve istikrarsız yönetimler ile 2023 yılı itibarı ile belirsiz bir yöne doğru yelken açmıştır.
Tanrı Türkü ve Türkiye'yi korusun


0 تعليقات

Yorumlarda lütfen saygılı olun