-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

SICAK PARA POLİTİKASI NEDİR

Sıcak para politikası nedir
Sıcak para politikası nedir

Sıcak para politikası nedir, baskılanmış döviz krizi varken, yüksek oranlı bir devalüasyon yapmadan sıcak para politikasına geçilir mi, sıcak para politikasının sonuçları nelerdir.

Sıcak para politikası


Sıcak para politikası, kısa vadeli sermaye hareketlerini etkilemek için merkez bankasının faiz oranlarını ve döviz kurlarını kullanarak yaptığı bir para politikasıdır. 
Sıcak para politikası, genellikle, enflasyonu düşürmek veya döviz rezervlerini artırmak için daraltıcı bir şekilde uygulanır.

Eğer ekonomi aşırı ısınma veya enflasyon riski altındaysa, daraltıcı sıcak para politikası uygulanabilir. 
Bu, merkez bankasının para arzını azaltması veya faiz oranlarını yükseltmesi demektir. Böylece, kredi maliyeti artar, tüketim ve yatırım harcamaları azalır, ekonomik büyüme ve istihdam yavaşlatılır.

Sıcak para politikasının uygulanması için merkez bankası, piyasadaki paranın maliyetini yükseltmek amacıyla faiz oranlarını artırır. 
Bu durumda, yurt içindeki yatırım imkanları cazip hale gelir ve yabancı sermaye ülkeye akar. Bu da döviz arzını artırır ve döviz kuru düşer. 
Döviz kurunun düşmesi, ithalatı ucuzlatır ve enflasyonu azaltır. 
Ayrıca, merkez bankası döviz rezervlerini güçlendirir.

Sıcak para politikasının olumlu ve olumsuz sonuçları nelerdir


Olumlu sonuçlar arasında; enflasyonun düşmesi, döviz rezervlerinin artması, cari açığın azalması, ekonomik istikrarın sağlanması sayılabilir. 
Olumsuz sonuçlar arasında ise; faiz oranlarının yükselmesi nedeniyle yatırım ve tüketimin azalması, ekonomik büyümenin yavaşlaması, işsizliğin artması, sıcak paranın ani çıkış riski, finansal piyasalarda spekülatif hareketlerin artması sayılabilir.
En kötü tarafı yurt içi üretilen malların rekabet oranı düşer, ithal mallar ucuzlarken yerli üretim hem yavaşlar hem de pahalı hale gelir
Hans kazanır, Hasan kaybeder.

Türkiye sıcak para politikalarını kaç kez ve hangi iktidarlar döneminde uygulamıştır


Türkiye, sıcak para politikalarını, küresel finansal sisteme entegre olma sürecinde, dönem dönem uygulamıştır. 
Bu politikaların temel amacı, yüksek faiz oranlarıyla kısa vadeli sermaye girişini teşvik ederek, cari açığı ve kamu borcunu finanse etmekti. 
Ancak bu politikaların uzun vadede olumsuz sonuçları da oldu. 
Sıcak para girişi tam ters etki yaparak;
  • Türk lirasının aşırı değerlenmesine
  • Enflasyonun yükselmesine
  • İhracatın azalmasına ve
  • Dış rekabet gücünün kaybedilmesine yol açtı. 
Ayrıca sıcak para, ekonomik ve siyasi belirsizlikler karşısında hızla çıkış eğilimi gösterdi. 
Bu da finansal krizlere ve kur şoklarına neden oldu.

Türkiye'nin sıcak para politikalarını uyguladığı iktidarlar 


- 1986-1994 arası ANAP iktidarı: 
Bu dönemde Türkiye, IMF destekli istikrar programları uyguladı. 
Faiz oranları serbest bırakıldı. 
Zorunlu karşılık oranları düşürüldü. 
Sermaye hareketleri serbestleştirildi. 
Bu politikalarla sıcak para girişi arttı. 
Ancak 1994 yılında yaşanan siyasi kriz ve bütçe açığının patlaması sonucu sıcak para çıkışı başladı ve Türkiye büyük bir ekonomik krizle karşılaştı.

- 1999-2002 arası DSP-MHP-ANAP koalisyonu: 
Bu dönemde Türkiye, 1999 yılında yaşadığı deprem felaketinin ardından IMF ile yeni bir stand-by anlaşması imzaladı. 
2000 yılında başlatılan değişken kur rejimi ile sıcak para girişi teşvik edildi. 
Ancak 2001 yılında yaşanan bankacılık krizi ve siyasi gerilimler sonucu sıcak para çıkışı hızlandı ve Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşadı.

- 2002-2013 arası AKP iktidarı: 
Bu dönemde Türkiye, IMF ile son stand-by anlaşmasını imzaladı. 
2002 yılında başlatılan dalgalı kur rejimi ile sıcak para girişi devam etti. 
Türkiye, küresel likidite bolluğundan ve siyasi istikrardan faydalandı.
 Ancak 2008 yılında patlak veren küresel finansal kriz sonrasında sıcak para çıkışına maruz kaldı. 
Türkiye, bu krizi görece hafif atlattı ancak büyüme hızında yavaşlama yaşandı. 
2013 yılında ABD Merkez Bankası'nın parasal genişlemeyi sonlandıracağını açıklamasıyla birlikte sıcak para çıkışı yeniden başladı ve Türk lirasında değer kaybı görüldü.

Yüksek enflasyon altındaki Türkiye de baskılanmış bir döviz kuru varken sıcak para politikası uygulanabilir mi? 


Bu sorunun cevabını aramak için faiz, enflasyon ve döviz kuru arasındaki ilişkiyi incelemek gerekir. 
Geleneksel ekonomi teorisine göre, faiz oranlarının yükseltilmesi enflasyonu düşürür ve döviz kurunu güçlendirir. 
Böylece sıcak para girişi artar ve ekonomiye fayda sağlar. 
Ancak Türkiye'de son yıllarda faiz oranlarının düşürülmesi savunulmaktadır. 
Bu politikanın amacı, yatırım ve tüketimi artırmak ve büyümeyi desteklemektir.

Fakat bu politika aynı zamanda enflasyonu ve döviz kurunu yükseltmektedir. 
Bu durumda sıcak para girişi azalır ve ekonomiye zarar verir. 
Dolayısıyla, yüksek enflasyon altındaki Türkiye de baskılanmış bir döviz kuru varken sıcak para politikası uygulanamaz
Aksine, faiz oranlarının enflasyonun üzerinde tutulması ve döviz kurunun serbest bırakılması gerekmektedir.
Mehmet Şimşek Türkiye'de yeniden sıcak para politikası uygulamak istiyorsa, öncelikle yüksek oranlı bir devalüasyona gidilmesi gerekir.
Gidebilir mi?
Mahalli seçimler öncesi oldukça zor.

Türkiye her sıcak para politikası sonucu ekonomik krize girmiştir, bu günkü yaşanan krizin sorumlusu da 2002 ile 2012 yılları arasında bizzat Mehmet Şimşek'in başında olduğu, sıcak para politikalarının, geciktirilmiş sonucudur.
Krizin müsebbibi kriz çözecek, şaka gibi.
-----
Ahmet Atam



Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun