Her ülke ve toplumun kendine özgü tarihi, kültürel, ekonomik ve siyasi şartları bulunmaktadır. Genel bir kabul olarak, demokrasi ile refah arasında bir ikilem olduğu düşünülse de, demokrasi insan hakları, hukukun üstünlüğü, katılımcılık, çoğulculuk gibi değerleri ve kurumları içermektedir. Bu değerler ve kurumlar, refah, gelişme, adalet gibi hedeflere ulaşmak için zorunlu koşullardır. Demokrasi, refahı üretmenin ve paylaşmanın en etkili yolu değil midir? Gerçekte, daha fazla demokrasi, daha fazla refah anlamına gelir.
Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde demokrasi
Freedom House isimli bir organizasyon, her yıl dünya genelindeki ülkelerin siyasi haklar ve sivil özgürlükler açısından durumlarını değerlendiriyor. Bu değerlendirmeye göre, ülkeler; özgür, kısmen özgür ve özgür olmayan olarak kategorize ediliyor. 2019 yılında, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki 20 ülkeden yalnızca 2'si (İsrail ve Tunus) özgür olarak, 5'i kısmen özgür olarak ve 13'ü özgür olmayan olarak sınıflandırılmıştır; Türkiye ise kısmen özgür kategorisinde yer almıştır.
Economist Intelligence Unit isimli kuruluş, her yıl dünya genelindeki ülkelerin demokrasi endekslerini hesaplamaktadır. Bu endekse göre ülkeler; tam demokrasi, kusurlu demokrasi, melez rejim ve otoriter rejim olmak üzere dört kategoriye ayrılmaktadır.
2019 yılında, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki 20 ülkeden yalnızca biri olan İsrail tam demokrasi olarak sınıflandırılmış, Lübnan, Tunus ve Fas kusurlu demokrasi, Cezayir, Irak, Ürdün, Kuveyt, Libya ve Filistin melez rejim, Bahreyn, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Katar, Umman ve Sudan ise otoriter rejim olarak değerlendirilmiş, Türkiye de melez rejimler arasında yer almıştır.
Bu veriler, Ortadoğu ülkelerinde demokrasinin zayıf olduğunu ve birçok sorunla yüz yüze olduğunu ortaya koyuyor. Bu sorunların kökeninde tarihsel, kültürel, ekonomik, siyasi ve dışsal faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerin üstesinden gelmek için, halkın demokrasi talebi ve desteğinin artırılması, demokratik kurumların ve değerlerin güçlendirilmesi, sivil toplum ve muhalefetin etkinliğinin artırılması, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygının sağlanması gerekmektedir.
Türkiye'de, siyasetçiler demokrasiyi yalnızca kendi çıkarları için bir araç olarak gördükleri sürece, ülkede tam anlamıyla bir demokrasi oluşmayacaktır.
Bitmeyen mağdurluğa Demokrasi Vatandaşa narkoz, yersen.
Bitmeyen mağdurluğa Demokrasi Vatandaşa narkoz, yersen.
Yorum Gönder