Saraylar ve sultanlar



Gün gelir yıkılır tahtlar,  sultanlar bile eğilir,
Muhteşem saraylar toz dumana boğulur.
Kadere karşı koymak nafiledir,
Bu gün var olan, yarın yok olur.

Efsane gibi görünse de sultanların ihtişamı,
Seraptır aslında, algılara bürünen.
Kabre dönerken o muhteşem saraylar,
Aslında bir düştür, rüya olup görünen.

Yarın toprak altında, bugün hüküm sürenler,
Sessizce yatarlar, sanki hiç var olmamış.
Sarayların o eski ihtişamını bilenler,
Gördünüz mü, bir varmış bir yokmuş.

Bu dünyada baki kalan tek şey zaman,
Değişir her şey, yok olur günü geldiği an.
Güçlü saraylar bile esirdir zamana,
Giden gelmez asla, sen öyle san.

Hükmün sürdüğü yaldızlı salonlar,
İhtişam kaçmış, kibir yerlerde.
Şimdi yankılar boş koridorlarda fısıldar,
Anlatılırken hikayelerde..

Ne sultanların tacı, ne imparator fermanı,
Devran dönünce düşer gider.
Kudretin timsali o güçlü başlar,
Yuvarlanırken hep teker teker.

Bahçeler renk renk çiçek açarken,
Şimdi sessiz sakin. susmuş doğa, 
Saraylıların yürüdüğü yollarda kır çiçekleri,
O eski ihtişamı anlatır dönüp her bakana.

Padişahlar, sultanlar, nice tahtlar kurdular,
Güçlü ve asla yıkılmaz sandılar.
Muhteşem saraylar, o altın kaplar,
Bırakıp giderken şimdi yapa yalnızlar.

Acımasız zaman, her şeye güler,
Söküp attıkça kralların bile tacını.  
Yıkılır saraylar, solar bahçeler,
Geriye kalan sadece bir hüzün dalgası.

Her şey geçici, herkes fani,
Güç de, şan da, şöhret de birer rüya.
İnciler döküldü mü bir kez yerlere,
Ağır ağır kapanıyordur son perde.

Ahmet atam

0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun