Kütahya yöresi beddualar ve batıl inançlar |
Kütahya ili Genel nitelikli kaçınmalar;
Gece vakti soğan, sarımsak, acı biber vb. Maya verilmez ve başkasının acısını getirmemek için başkasından da alıp eve getirilmez.
Gece evden ateş verilmez; verilirse evin ateşi söneceğine inanılır. (Emet ilçe.)
Gece sakız çiğnenmez, çiğnenirse ölü eti çiğnendiği söylenir. (Merkez-Körs köyü, şaphane ilç., Kütahya-Merkez) ya da kefeni (Hisarcık-Çatak köyü)
Sakız çiğnenirse ölü eti çiğnendiği, tırnak kesilirse şeytan tırnağı biteceği söylenir. (Domaniç-Çukurca köyü)
Geceye aynaya bakılmaz; bakarsan uzağa gidersin (Merkez-Körs köyü), bahtın kapanır (Çavdarhisar ilçesi), deli olursun (Domaniç-Çukurca köyü) denir.
Sacda ekmek yapılırken pişen ilk yufka yenmez; köpeğe, kediye ya da mala verilir.
İlk yufkayı yersen kocan ölür denir. (Çavdarhisar ilçesi) İlk bazlama ya da gözleme bölünmez ya da bir başkasına verelim, kokusu mezara ya da tarlaya varsın da gelsin denir. (Hisarcık-Çatak köyü)
Yine benzer bir inanış, ilk gözleme bölünürse baban ölecek denmesidir ki bu inanış bazı yerlerde eskide kalmıştır. (Domaniç-Çukurca köyü) Ocakta bulunan sacayak işi bitince kaldırılır; aksi halde şeytan bindirir denir. (Pazarlar ilçe.)
Çok ağlayan çocuğa, anne-babasının başına bir yıkım getireceği düşünülerek kendi başını ye denir. (Hisarcık-Çatak köyü, Kütahya-Merkez) Çok ağlayan çocuğun ağzına babasının sağ ayakkabısıyla vurulur. (Merkez-Körs köyü)
Nazar olan çocuk için 7 mezar tahtasından parça alınır.
Genel inanış, ömrü biten kişinin, fani olan bu dünyadan ayrılacağı ve ölümle bedeninin yok olacağı; ancak ruhunun ise yaşamaya devam edeceği şeklindedir.
Konuyla ilgili bazı inanışlar şunlardır:
Bazı rivayet ve inanışlara göre; Bir çocuk ana rahmine düştükten sonra 5 aylık olunca, Melekler çocuğun üzerine toprak dökerek çocuğa can verilir.
Ölüm sonrasında ceset çürüse de, omurganın uç kısmı çürümeyecek, Allah insanı tekrar oradan yaratarak mahşere çağıracaktır.
Kıyamet günü Allah, İsrafil’e elindeki suru üflemesini söyleyecektir.
Kütahya batıl inançlar, mantıksal bir temele dayanmayan, gerçek hayatla ilişkisi olmayan inanç ve davranışlardır, Bu tür inançlar, eski paganist inançlardan, bilgisizlikten, korkudan, çaresizlikten, umuttan veya kötü niyetten kaynaklanabilir,
Gece sakız çiğnenmez, çiğnenirse ölü eti çiğnendiği söylenir. (Merkez-Körs köyü, şaphane ilç., Kütahya-Merkez) ya da kefeni (Hisarcık-Çatak köyü)
Sakız çiğnenirse ölü eti çiğnendiği, tırnak kesilirse şeytan tırnağı biteceği söylenir. (Domaniç-Çukurca köyü)
Geceye aynaya bakılmaz; bakarsan uzağa gidersin (Merkez-Körs köyü), bahtın kapanır (Çavdarhisar ilçesi), deli olursun (Domaniç-Çukurca köyü) denir.
Sacda ekmek yapılırken pişen ilk yufka yenmez; köpeğe, kediye ya da mala verilir.
İlk yufkayı yersen kocan ölür denir. (Çavdarhisar ilçesi) İlk bazlama ya da gözleme bölünmez ya da bir başkasına verelim, kokusu mezara ya da tarlaya varsın da gelsin denir. (Hisarcık-Çatak köyü)
Yine benzer bir inanış, ilk gözleme bölünürse baban ölecek denmesidir ki bu inanış bazı yerlerde eskide kalmıştır. (Domaniç-Çukurca köyü) Ocakta bulunan sacayak işi bitince kaldırılır; aksi halde şeytan bindirir denir. (Pazarlar ilçe.)
Çok ağlayan çocuğa, anne-babasının başına bir yıkım getireceği düşünülerek kendi başını ye denir. (Hisarcık-Çatak köyü, Kütahya-Merkez) Çok ağlayan çocuğun ağzına babasının sağ ayakkabısıyla vurulur. (Merkez-Körs köyü)
Nazar olan çocuk için 7 mezar tahtasından parça alınır.
Çocuğu yıkamak için ısıtılan suyun altında yakılır.
Kırk basan çocuk, (zayıf ve gelişmemiş olur) annesi dışında bir yakını tarafından mezara yatırılıp 10-15 dakika bekletilir.
Fatiha ve ihlâs okunur. “Seviyorsan bize ver, alacaksan al” denilerek geriden bakılır.
Çocuk uyursa öleceğine, bağırırsa yaşayacağına işaret sayılır.
Ölen kadının kocası yeniden evleneceği zaman, ağrına gideceği inancıyla kadının mezarına gidilerek su dökülür. (Pazarlar ilçesi)
Aynı uygulamanın bir başka şekli, karısı ölen erkeğin bekar bir kızla evlenmesi durumunda geçerlidir. (Hisarcık-Çatak köyü)
Merkez-Körs köyünde, önceden gelin “gelin hatun mezarlığı hatırla” anlamında 2–3 sefer mezarlığın etrafında dolaştırılıp, mezarlık içinde bulunan tekkenin önünde kıbleye karşı dönülerek dua edildikten sonra uğurlanırken bu gelenek sonradan pek uygulanmaz olmuştur.
Fatiha ve ihlâs okunur. “Seviyorsan bize ver, alacaksan al” denilerek geriden bakılır.
Çocuk uyursa öleceğine, bağırırsa yaşayacağına işaret sayılır.
Ölen kadının kocası yeniden evleneceği zaman, ağrına gideceği inancıyla kadının mezarına gidilerek su dökülür. (Pazarlar ilçesi)
Aynı uygulamanın bir başka şekli, karısı ölen erkeğin bekar bir kızla evlenmesi durumunda geçerlidir. (Hisarcık-Çatak köyü)
Merkez-Körs köyünde, önceden gelin “gelin hatun mezarlığı hatırla” anlamında 2–3 sefer mezarlığın etrafında dolaştırılıp, mezarlık içinde bulunan tekkenin önünde kıbleye karşı dönülerek dua edildikten sonra uğurlanırken bu gelenek sonradan pek uygulanmaz olmuştur.
Kütahya ili Ruh, Öte Dünya ve Kıyamet ile ilgili inanışlar
Genel inanış, ömrü biten kişinin, fani olan bu dünyadan ayrılacağı ve ölümle bedeninin yok olacağı; ancak ruhunun ise yaşamaya devam edeceği şeklindedir.
Konuyla ilgili bazı inanışlar şunlardır:
Bazı rivayet ve inanışlara göre; Bir çocuk ana rahmine düştükten sonra 5 aylık olunca, Melekler çocuğun üzerine toprak dökerek çocuğa can verilir.
Melekler, o kişinin ne kadar yaşayacağı, nasıl öleceği gibi geleceği ile ilgili bilgileri ana rahmindeyken beyan ederler.
Kişinin ömrü, bu tayin edilen zamandan ne aşağı ne de yukarıdır.
Sadece, Allah rızası için verilen sadakalar (yiyecek, giyecek, para vb.) ömrü uzatabilir.
Sadaka verilen kişi “Allah senden razı olsun” “Allah ömrüne ömür bereketi versin” dediği zaman Allah o kişinin ömrünü uzatabilir.
Bu dünya fani, öte dünya bakidir.
Bu dünyanın bir senesi, öte dünyanın bir günü kadardır.
Bu dünya hayatı, sıcaktan bunalan birinin bir ağaç gölgesinde gölgelenip sonra kalkıp gitmesi gibidir. (Kütahya-Merkez)
Cennette kökü yukarıda, dalları aşağıda bir ağaç olan Tuğba ağacı vardır.
Sadece, Allah rızası için verilen sadakalar (yiyecek, giyecek, para vb.) ömrü uzatabilir.
Sadaka verilen kişi “Allah senden razı olsun” “Allah ömrüne ömür bereketi versin” dediği zaman Allah o kişinin ömrünü uzatabilir.
Bu dünya fani, öte dünya bakidir.
Bu dünyanın bir senesi, öte dünyanın bir günü kadardır.
Bu dünya hayatı, sıcaktan bunalan birinin bir ağaç gölgesinde gölgelenip sonra kalkıp gitmesi gibidir. (Kütahya-Merkez)
Cennette kökü yukarıda, dalları aşağıda bir ağaç olan Tuğba ağacı vardır.
Tuğba ağacının yaprakları dökülünce de insanın ömrü biter. (Kütahya-Merkez)
Dışarıda ölen birisinin ruhu, tabutu gelmeden önce kendi evine gelir. (Çavdarhisar ilç.)
Ölüm sonrasında ruh, melekler tarafından ruhlar menziline gider. (Kütahya-Merkez)
Hisarcık-Çatak köyünde, ölüm anında, bir hastanın başucundan ince bir duman gelip gittiğinin görüldüğünden söz edilmiştir.
Kişinin imanına bağlı olarak mezarı genişler ya da daralır.
Tıpkı Yunus Aleyhisselam'ın balığın karnında bir evde gibi yaşaması ve sonra karaya çıkması gibi, imanı iyi olan insanlar için de mezarlık ne kadar dar olursa olsun bir ev gibi geniş olacaktır. (Kütahya-Merkez)
Amele bağlı olarak kişinin yeri kabirde hazırlanır; iyi kişiler döşeğe konulurken, kötü olanların yeri ateştir. (şaphane ilçe.)
Ölüyü, ilk girdiği zaman mezar sıkar.
Bu sıkma, Allah’ın sevgisinden ileri gelir.
Allah o kişiyi sen bana geldin, hoş geldin demek için sıkar.
İkinci sıkması ise azaptan dolayıdır yani o kişinin cehennemlik olmasından dolayıdır. (Kütahya-Merkez)
Mahşer gününe kadar, ölen kişi cennetlik biri ise mezarda sağ tarafından bir pencere açılır ve ona mahşere kadar cennet gösterilir.
Tersi durumda da cehennem gösterilir. (Kütahya-Merkez)
Ruhlar menzilindeki kimi ruhlar gecenin gündüzün ne zaman olduğunu bilir ve her gün, kimi ruhlar haftada bir gün, kimi ruhlar da senede bir gün evine ziyarete gelir. (Kütahya-Merkez)
Ruhlar, Cuma aksamları, dini bayramlarda evine ziyarete gelir.
Gelen ruhları, okuyup dua ederek, hayır yaparak boş çevirmemek gerekir. (Genel)
Ruhlar, Kıyamet gününe kadar ruhlar menzilinde bekleyecektir.
Kıyamet gününe kadar cennet ve cehennem boş olacak, İsrafil elinde suru ile bekleyecektir. (Kütahya-Merkez)
Ruhla ilgili yaygın bir inanış da, ruhun uçucu bir öz olarak algılanmasıyla ilgilidir.
Bu kapsamda, sinek, kelebek, arı, kuş gibi hayvanların ölmeden önce ya da öldükten sonra eve gelmesi ruhla ilişkilendirilir.
Cenaze arkasından Kur’an okunurken sinek gelirse bu ölenin ruhuna yorulur.(Çavdarhisar ilç.) Cuma günleri kelebek gelirse eskiden ölen kişilerin (anne, baba vb.) ruhuna yorularak, yakınlarına bakmağa, kendisi için okuyup okumadıklarını kontrol etmeye geldiklerin inanılırmış. (Domaniç-Çukurca köyü) .
Uçan bir böcek gelse, kuş gelse ölünün ruhuna yorularak, onlara dokunulmaz. (şaphane ilçe.)
Bir arının vızıldayıp gelmesi ya da kelebek gelmesi bir ölüm olduğunun ya da olacağının habercisi olarak görülür.
Yabanda biri varsa ve bu kişinin daha sonra ölüm haberi alınmışsa, gelen arının ya da kelebeğin bunu işaret ettiğine yorulur. (Pazarlar ilç.)
Yatağa düşen bir hasta varken sinek (Hisarcık-Çatak köyü, Hisarcık-şeyhler beldesi), arı (Hisarcık- şeyhler beldesi) gelir de dönmeye başlarsa, bu o kişinin öleceğine iúaret sayılır.
Sinek ya da kelebek gelip kişinin başı üzerinde dönüyorsa, kuş gelip camı tıklatıyorsa ölenin ruhuna yorulmakla birlikte, bu tür şeylere inanılmaması gerektiği de aktarılan bilgiler arasındadır. (Kütahya-Merkez)
Ruhla ilgili bir diğer inanış, amele bağlı olarak ruhun değişik kalıplarda insan, hayvan, bitki vb. dünyaya gelip gitmesiyle ilgilidir.
Dünya gelimli gidimlidir.
Kimi doğar kimi ölür ama ruhlar ölmez.
Yağmur yağar gibi gökten yere yağarlar. insanlarda olduğu gibi ağaçlarda, taşlarda, mallarda vb. aynı ruh vardır.
İnsanı insan yapan o ruhu nasıl kullandığıdır.
Dışarıda ölen birisinin ruhu, tabutu gelmeden önce kendi evine gelir. (Çavdarhisar ilç.)
Ölüm sonrasında ruh, melekler tarafından ruhlar menziline gider. (Kütahya-Merkez)
Hisarcık-Çatak köyünde, ölüm anında, bir hastanın başucundan ince bir duman gelip gittiğinin görüldüğünden söz edilmiştir.
Kişinin imanına bağlı olarak mezarı genişler ya da daralır.
Tıpkı Yunus Aleyhisselam'ın balığın karnında bir evde gibi yaşaması ve sonra karaya çıkması gibi, imanı iyi olan insanlar için de mezarlık ne kadar dar olursa olsun bir ev gibi geniş olacaktır. (Kütahya-Merkez)
Amele bağlı olarak kişinin yeri kabirde hazırlanır; iyi kişiler döşeğe konulurken, kötü olanların yeri ateştir. (şaphane ilçe.)
Ölüyü, ilk girdiği zaman mezar sıkar.
Bu sıkma, Allah’ın sevgisinden ileri gelir.
Allah o kişiyi sen bana geldin, hoş geldin demek için sıkar.
İkinci sıkması ise azaptan dolayıdır yani o kişinin cehennemlik olmasından dolayıdır. (Kütahya-Merkez)
Mahşer gününe kadar, ölen kişi cennetlik biri ise mezarda sağ tarafından bir pencere açılır ve ona mahşere kadar cennet gösterilir.
Tersi durumda da cehennem gösterilir. (Kütahya-Merkez)
Ruhlar menzilindeki kimi ruhlar gecenin gündüzün ne zaman olduğunu bilir ve her gün, kimi ruhlar haftada bir gün, kimi ruhlar da senede bir gün evine ziyarete gelir. (Kütahya-Merkez)
Ruhlar, Cuma aksamları, dini bayramlarda evine ziyarete gelir.
Gelen ruhları, okuyup dua ederek, hayır yaparak boş çevirmemek gerekir. (Genel)
Ruhlar, Kıyamet gününe kadar ruhlar menzilinde bekleyecektir.
Kıyamet gününe kadar cennet ve cehennem boş olacak, İsrafil elinde suru ile bekleyecektir. (Kütahya-Merkez)
Ruhla ilgili yaygın bir inanış da, ruhun uçucu bir öz olarak algılanmasıyla ilgilidir.
Bu kapsamda, sinek, kelebek, arı, kuş gibi hayvanların ölmeden önce ya da öldükten sonra eve gelmesi ruhla ilişkilendirilir.
Cenaze arkasından Kur’an okunurken sinek gelirse bu ölenin ruhuna yorulur.(Çavdarhisar ilç.) Cuma günleri kelebek gelirse eskiden ölen kişilerin (anne, baba vb.) ruhuna yorularak, yakınlarına bakmağa, kendisi için okuyup okumadıklarını kontrol etmeye geldiklerin inanılırmış. (Domaniç-Çukurca köyü) .
Uçan bir böcek gelse, kuş gelse ölünün ruhuna yorularak, onlara dokunulmaz. (şaphane ilçe.)
Bir arının vızıldayıp gelmesi ya da kelebek gelmesi bir ölüm olduğunun ya da olacağının habercisi olarak görülür.
Yabanda biri varsa ve bu kişinin daha sonra ölüm haberi alınmışsa, gelen arının ya da kelebeğin bunu işaret ettiğine yorulur. (Pazarlar ilç.)
Yatağa düşen bir hasta varken sinek (Hisarcık-Çatak köyü, Hisarcık-şeyhler beldesi), arı (Hisarcık- şeyhler beldesi) gelir de dönmeye başlarsa, bu o kişinin öleceğine iúaret sayılır.
Sinek ya da kelebek gelip kişinin başı üzerinde dönüyorsa, kuş gelip camı tıklatıyorsa ölenin ruhuna yorulmakla birlikte, bu tür şeylere inanılmaması gerektiği de aktarılan bilgiler arasındadır. (Kütahya-Merkez)
Ruhla ilgili bir diğer inanış, amele bağlı olarak ruhun değişik kalıplarda insan, hayvan, bitki vb. dünyaya gelip gitmesiyle ilgilidir.
Dünya gelimli gidimlidir.
Kimi doğar kimi ölür ama ruhlar ölmez.
Yağmur yağar gibi gökten yere yağarlar. insanlarda olduğu gibi ağaçlarda, taşlarda, mallarda vb. aynı ruh vardır.
İnsanı insan yapan o ruhu nasıl kullandığıdır.
İnsanlığını nasıl kullanmışsa, ruhunun gireceği kalıp da o şekilde olacaktır.
İnsanoğlu eğer iyi bir insanlık yapamadıysa, konu komşuya eza cefa ettiyse, Allah’ın verdiğine şükretmediyse :
İnsan ölür yılan gelir, insan ölür tosbağa gelir, insan ölür domuz gelir.
İyi bir insan olursa koyun olarak gelir, at olarak gelir, beygir olarak gelir ya da insan olarak gelir.
İnsan ruhunun farklı kalıplara girerek ne kadar gelip gideceği ise bilinmez.
İnsan ölür yılan gelir, insan ölür tosbağa gelir, insan ölür domuz gelir.
İyi bir insan olursa koyun olarak gelir, at olarak gelir, beygir olarak gelir ya da insan olarak gelir.
İnsan ruhunun farklı kalıplara girerek ne kadar gelip gideceği ise bilinmez.
Kütahya ili Kıyamet ve mahşer günüyle ilgili inanışlar
Ölüm sonrasında ceset çürüse de, omurganın uç kısmı çürümeyecek, Allah insanı tekrar oradan yaratarak mahşere çağıracaktır.
Kıyamet günü Allah, İsrafil’e elindeki suru üflemesini söyleyecektir.
İsrafil’in sura birinci üflemesinde dünya batacak, her yer düzlenecek, gökyüzü inecek, denizlerde sular çekilecek; sura ikinci üflemesinde Adem Peygamberden itibaren ne kadar ruh varsa hepsi ekin biter gibi yerden çıkacaklardır.
Mahşer günü, Allah’ın emrinde, Peygamberin sünnetlerini yapan kişiler, Peygamberin sancağı” olarak adlandırılan büyük sancağının altında gölgelenecekler, güneşten korunacaklardır.
Allah’ın emrine uymayan ve Peygamberin sünnetlerini yerine getirmeyenlerin de, başlarının bir karış yukarısında olan günesin altında beyinleri kaynayacaktır.
Öyle ki, bu insanlar ne zaman sıram gelecek de cehenneme gideceğim diyerek cehennemi bile arzu edeceklerdir.
Oysa cehennem ondan daha kötü bir yerdir.
Mahşere ulaşan ruhların, Allah’ın huzuruna çıkması hemen gerçekleşmeyecektir.
En yakını, 40 yıl sonra Allah’ın huzuruna çıkabilecektir. (Kütahya-Merkez)
Allah, mahşerde huzuruna çıkan ruha beş tane soru soracak, cennet ya da cehenneme
ondan sonra gidilecektir.
Allah huzuruna gelen ruhlara, “Ey kulum dünya yüzüne nasıl geldin? Ömrünü ne ile yıprattın, neyle geçirdin?
Malını nerden kazandın, nereye harcadın?
Ne ögrendin, Öğrendiğinle ne amel işledin?” diye soracaktır.
Ruh, “Allah’ım sen beni dünya yüzüne getirdin. Senin verdiğin ömrümü ilimle irfanla, namazla, abdestle, oruçla, sadakatle, zekatla geçirdim.
Mahşer günü, Allah’ın emrinde, Peygamberin sünnetlerini yapan kişiler, Peygamberin sancağı” olarak adlandırılan büyük sancağının altında gölgelenecekler, güneşten korunacaklardır.
Allah’ın emrine uymayan ve Peygamberin sünnetlerini yerine getirmeyenlerin de, başlarının bir karış yukarısında olan günesin altında beyinleri kaynayacaktır.
Öyle ki, bu insanlar ne zaman sıram gelecek de cehenneme gideceğim diyerek cehennemi bile arzu edeceklerdir.
Oysa cehennem ondan daha kötü bir yerdir.
Mahşere ulaşan ruhların, Allah’ın huzuruna çıkması hemen gerçekleşmeyecektir.
En yakını, 40 yıl sonra Allah’ın huzuruna çıkabilecektir. (Kütahya-Merkez)
Allah, mahşerde huzuruna çıkan ruha beş tane soru soracak, cennet ya da cehenneme
ondan sonra gidilecektir.
Allah huzuruna gelen ruhlara, “Ey kulum dünya yüzüne nasıl geldin? Ömrünü ne ile yıprattın, neyle geçirdin?
Malını nerden kazandın, nereye harcadın?
Ne ögrendin, Öğrendiğinle ne amel işledin?” diye soracaktır.
Ruh, “Allah’ım sen beni dünya yüzüne getirdin. Senin verdiğin ömrümü ilimle irfanla, namazla, abdestle, oruçla, sadakatle, zekatla geçirdim.
Malımdan hayır ettim, hasanet ettim, bildiğimi amel ettim, geldim huzuruna” diye cevap verirse Allah o ruhu melekleriyle cennete gönderecek, aksi halde zebaniler cehenneme götüreceklerdir. (Kütahya-Merkez)
Kütahya ili halk dilindeki Beddualar
- Ölüm dirim bizim için.
- Ölümden öte köy yok.
- Düğünsüz ev olur, ölümsüz ev olmaz..
- Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi.
- Duvağını alarda alarda gel, ağarda ağarda git.
- Teneşir paklar.
- Kabir suali gibi.
- Cehenneme kadar yolu var.
- Cehennemin dibi.
- Canı cehenneme.
- Allah canını alsın.
- Boyu devrilesice.
- Cehennem tıkacı ol.
- Cehennem dibine git .
- Cehennem çırası olaydın.
- Civan sırtın yere gelsin.
- Defteri dürülesice.
- Gara topraklara giresice.
- Gidişin olsun da gelişin olmasın.
- Hotum hotum hortla.
- Saman doldursunlar derine, öl gerine gerine.
- Teneşire gelesice.
- Teneşir paklasın.
- Urganlara gidesice.
Kütahya batıl inançlar, mantıksal bir temele dayanmayan, gerçek hayatla ilişkisi olmayan inanç ve davranışlardır, Bu tür inançlar, eski paganist inançlardan, bilgisizlikten, korkudan, çaresizlikten, umuttan veya kötü niyetten kaynaklanabilir,
Türk kültüründe yaygın olan bazı batıl inançlar:
Tahtaya vurmak: Kötü bir şey olmasını önlemek için tahtaya vurulur. Bu inanış, eski Türklerde ağaçlara tapınmanın bir yansımasıdır.
Nazar boncuğu takmak: Nazar boncuğu, kötü gözlerden korunmak için kullanılan bir tılsım olarak kabul edilir. Bu inanış, eski Anadolu uygarlıklarından gelmektedir.
Kara kedi: Kara kedinin uğursuzluk getirdiğine inanılır. Bu inanış, Orta Çağ Avrupa’sında cadılarla ilişkilendirilen kara kedilerden kaynaklanmaktadır.
Yıldız kayarken dilek tutmak: Yıldız kayarken dilek tutulursa dileğin gerçekleşeceğine inanılır. Bu inanış, eski Mısır’da yıldızların tanrıların gözleri olduğuna inanılmasından gelmektedir.
Muska taşımak: Muska, üzerinde dua veya ayet yazılı bir kağıt veya bez parçasıdır. Muska taşıyan kişinin hastalıklardan, belalardan, kötülüklerden korunacağına inanılır. Bu inanış, İslam öncesi Arap kültüründen gelmektedir.
Ayna kırmanın yedi yıl uğursuzluk getirmesi: Ayna kırmanın yedi yıl boyunca uğursuzluk getireceğine inanılır. Bu inanış, eski Roma’da aynanın ruhu yansıttığına inanılmasından kaynaklanmaktadır.
Bu ve benzeri batıl inançlar, insanların hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, batıl inançlardan uzak durmak, akılcı ve bilimsel düşünmek gerekir.
Kaynaklar:
Fotoğraf yapay zeka ile oluşturulmuştur
Makale - Bircan KALAYCI DURDU
Nazar boncuğu takmak: Nazar boncuğu, kötü gözlerden korunmak için kullanılan bir tılsım olarak kabul edilir. Bu inanış, eski Anadolu uygarlıklarından gelmektedir.
Kara kedi: Kara kedinin uğursuzluk getirdiğine inanılır. Bu inanış, Orta Çağ Avrupa’sında cadılarla ilişkilendirilen kara kedilerden kaynaklanmaktadır.
Yıldız kayarken dilek tutmak: Yıldız kayarken dilek tutulursa dileğin gerçekleşeceğine inanılır. Bu inanış, eski Mısır’da yıldızların tanrıların gözleri olduğuna inanılmasından gelmektedir.
Muska taşımak: Muska, üzerinde dua veya ayet yazılı bir kağıt veya bez parçasıdır. Muska taşıyan kişinin hastalıklardan, belalardan, kötülüklerden korunacağına inanılır. Bu inanış, İslam öncesi Arap kültüründen gelmektedir.
Ayna kırmanın yedi yıl uğursuzluk getirmesi: Ayna kırmanın yedi yıl boyunca uğursuzluk getireceğine inanılır. Bu inanış, eski Roma’da aynanın ruhu yansıttığına inanılmasından kaynaklanmaktadır.
Bu ve benzeri batıl inançlar, insanların hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, batıl inançlardan uzak durmak, akılcı ve bilimsel düşünmek gerekir.
Kaynaklar:
Fotoğraf yapay zeka ile oluşturulmuştur
Makale - Bircan KALAYCI DURDU
Kütahya valiliği Halk kültürü 2006/2007 araştırmaları kitabı
Yorum Gönder