no fucking license
Bookmark

İnsan Ölünce Ruh Nereye Gider

İnsan Ölünce Ruh Nereye Gider
İnsan Ölünce Ruh Nereye Gider

Ruh Nereye Gider

Enerji Yok Olmaz, Ruh Nereye Gider? Termodinamik Yasasından Sonsuzluğa Uzanan Bir Yolculuk

"Enerji yoktan var edilemez, var olan enerji de yok edilemez" diyor fizik. 
Bu cümleyi okulda duymuşsundur, belki de ezberleyip sınavda yazdın. 
Ama dur bir dakika... 
Ya bu yasa sadece maddenin değil, bizim varlığımızın özü olan ruh için de geçerliyse?

Günlük hayatı düşün. 
Bir çay demliyorsun, buharı gökyüzüne karışıyor. 
Elektrik faturanı düşünüyorsun, çünkü kombi çalışıyor. Her şey enerjiyle ilgili. 
Peki ya sen? 
Senin hüzünlerin, sevinçlerin, içinde hissettiğin o tarif edemediğin "ben kimim" duygusu? 
Tüm bunlar sadece sinir iletileri mi, yoksa bunların ötesinde bir şey mi var?

Ruhu bir enerji gibi düşün. 
Adeta bir şarj edilmiş pil gibi. 
Vücudun o pili kullanıyor, hayatta kalıyorsun. 
Ama bir gün vücut duruyor. 
Pil bitmiyor ama kullanıcı yok. 
İşte soru burada: 
Bu enerji nereye gider?

Bazıları der ki, ruh bir üst boyuta geçer. 
Kimileri, o enerjinin evrene karışıp tekrar dönüşüme uğradığına inanır. 
Belki de her ölen bir yıldız olur, bir şairin ilhamına dönüşür, ya da bir bebek gülüşüne gizlenir.

Termodinamiğin birinci yasası bize fiziksel düzlemde enerji yok olmaz diyorsa, biz de sorarız: Ruh da yok olmaz mı? 
Belki bilim burada susar ama felsefe konuşur, inanç ses verir, kalp hissettirir.

Son söz: 

Belki de ruh, evrenin kalp atışıdır. Göremeyiz, ölçemeyiz ama hep oradadır. Tıpkı sevgi gibi, tıpkı umut gibi, tıpkı enerji gibi..

----

Bir gün, ten durur, ses susar, 
Peki.
Ya içinde kıvılcım gibi yanan o şey? 
Nereye gider ruhun mavisi?

Bir fincan çayın buharında, 
Bir çocuğun gözlerinde, 
Ya da yaşlı bir ağacın gövdesinde 
Var mıdır o kayıp parça?

Ruh... 
Belki bir akımdır, 
Bir yıldızın içine hapsolmuş bir şiir, 
Ya da suskun bir gecede 
Göğe yükselen bir dua.

Kimi zaman kalbimizde çarpan bir özlemdir o, 
Kimi zaman ellerimizde kalan sıcaklık. 
Bir mırıltı gibi evrenin içinde dolaşır, 
Ne göz görür ne el tutar, 
Ama hep hissedilir bir şekilde.

Kokusunu alırsın bir anne şefkatinde, 
Sesini duyarsın ayrılığın sızısında, 
Bir dost sarılışında titrer o enerji, 
Ve bir mezar taşında yankılanır sessizce.

Termodinamik der ki: 
Enerji ölmez, sadece yer değiştirir. 
O hâlde biz soralım: 
Ruh da mı yer değiştirir? 
Bir sevdaya mı siner? 
Bir rüyaya mı dönüşür?

Belki de her ölen, 
Yeni bir şiirin ilk dizesinde can bulur, 
Yeni doğan bir sabahın serinliğinde, 
Yeniden karışır hayata.

Gözyaşları boşuna değil belki, 
Çünkü onlar da ruhtan kopan birer damla. 
Bir veda, bir kavuşma kadar kutsal, 
Bir nefes gibi yaşar, bir yankı gibi sürer.

Bilim susar burada, 
Ama felsefe bir pencere aralar, 
İnanç kanatlanır, Kalp ise... 
Kalp çoktan cevabı duymuştur bile.

Ruh, belki de evrenin kalp atışıdır. 
Hissedilir, Ama asla kaybolmaz.
Tıpkı enerji gibi, 
Tıpkı sevgi gibi, Tıpkı sonsuzluk gibi...
Ve belki de ruh, Karanlık bir evrende süzülen bir ateşböceğidir, Küçücük ama sarsılmaz, Yolunu kaybetmiş her kalbe Işık olan bir kıvılcım
Post a Comment

Post a Comment

Post a Comment