ARAPLAR OSMANLI'YI SIRTINDAN MI VURDU ?
![]() |
| Araplar Osmanlı'yı Sırtından mı Vurdu |
Araplar Osmanlı’yı Gerçekten Arkadan mı Vurdu?
Arapların Osmanlı’ya “sırtından vurduğu” iddiası nereden geliyor?
Allah rahmet eylesin. Rahmetli dedem o kadar çok ağlardı ki anlatırken, çocukluğumda hiç unutmadım dedemin o gözyaşlarını, büyüyünce anladım ki, o gözyaşları bir milletin acısıydı.
Dedem anlatırken. Hem ağlar hem anlatırdı, biz çölde kan dökerken kardeş dediğimiz Araplar bizi sırtımızdan vurdu, esir düşünce bizi gece boyunca boğazımıza kadar lağım dolu çukurlarda beklettiler.
Dedem anlatırken. Hem ağlar hem anlatırdı, biz çölde kan dökerken kardeş dediğimiz Araplar bizi sırtımızdan vurdu, esir düşünce bizi gece boyunca boğazımıza kadar lağım dolu çukurlarda beklettiler.
Pislik boğazımıza doluyordu, nefes bile alamıyorduk, öksürükten ciğerlerimiz parçalanıyordu, sabah foseptik çukurundan çıkardıklarında ise, kızgın güneşin altında saatlerce bekliyor ve o kuruyan kabukları yolluyorduk. o nefret o kadar derindi ki, sanki biz onların anasını babasını kesmişiz gibi
Dedem. İngiliz altın verdi, Şerif Hüseyin de o altın karşılığı sattı bizi, demiryollarını patlattılar, su kuyularını zehirlediler, yaralılarımızı boğazladılar, sırtımızdan kalleşçe hançerlediler diye anlatırdı.
İstanbul'dan teslim ol emri geldiğinde bile Paşa'nın cevabı yürekleri dağladı.
İngiliz Lawrence'ın kendi hatıralarında Arapları altınla satın aldık, Türk'ün sırtına hançeri vurduk demesi de mi yalan, evet binlerce Arap kardeşimiz:.
Onlara minnettarız, ruhları şad olsun ama, Hicaz'da, Medine yolunda yaşanan katliamlar da gerçek, Şerif Hüseyin ve çetelerinin ihaneti de gerçek.
Sonuç:
Ahmet ATAM
Dedem. İngiliz altın verdi, Şerif Hüseyin de o altın karşılığı sattı bizi, demiryollarını patlattılar, su kuyularını zehirlediler, yaralılarımızı boğazladılar, sırtımızdan kalleşçe hançerlediler diye anlatırdı.
Arap İsyanı ve Fahrettin Paşa:
Şimdi çöl kaplanı dediğimiz müdafaa-i Fahrettin Paşa o kahraman komutan günlüğünde ve hatıralarında aynı acıyı yazıyor, ravza-ı mutahhara'ya gidip peygamber Efendimize yalvarırken şöyle. diyor.
Ya Resulullah, senin için savaşlarla sana karşı çıkanları gör, Allah'ım yardımını bize ulaştır.
Ve o ünlü sözü:
Medine'nin enkazı altında, ravza-ı mutahhara'nın altında kan ve ateşten örülmüş kızıl. Kefenle gömülmedikçe Medine kalesinin burçlarından ve yeşil kubbeden Osmanlı bayrağı indirilmeyecektir.Askerlerimiz çekirge yedi, hastalıkla boğuştu ama teslim olmadı, çünkü biliyorlardı, bu sadece bir şehir savunması değil bir ihanetle yüzleşme idi.
İstanbul'dan teslim ol emri geldiğinde bile Paşa'nın cevabı yürekleri dağladı.
Peygamberin kabrinin bulunduğu Medine'deki Türk bayrağını kendi elimle indiremem, İngiliz'e ve araba teslim olmaktansa kendimi ve şehri feda ederim..Şimdilerde ise Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan canlı yayında dedi ki:
Araplar Osmanlı'yı arkadan vurmadı bu büyük bir yalan.Kusura bakmayın ama bu söz dedemin gözyaşlarını Fahrettin Paşa'nın feryadını, lağım çukurlarında boğulan yiğitlerimizin ruhunu incitiyor.
Dedem hayal mi gördü?
Fahrettin Paşa'nın yalanları mıydı yoksa günlüklerine yazdıkları?
Arap İsyanında İngiliz Lawrence neler söylüyor:
İngiliz Lawrence'ın kendi hatıralarında Arapları altınla satın aldık, Türk'ün sırtına hançeri vurduk demesi de mi yalan, evet binlerce Arap kardeşimiz:.
- Çanakkale.
- Yemen'de
- Kut'ul amare'de bizimle şehit oldu,
Onlara minnettarız, ruhları şad olsun ama, Hicaz'da, Medine yolunda yaşanan katliamlar da gerçek, Şerif Hüseyin ve çetelerinin ihaneti de gerçek.
Genel Kurmay Arşivi Toplam Kayıplar (Tüm Cepheler)
- Şehit sayısı: Yaklaşık 325.000 (savaşta doğrudan ölen + yaralanma/hastalık sonucu ölen).
- Yaralı: Yaklaşık 400.000.
- Hastalık ve diğer nedenlerle ölen/kayıp/esir/firari: Toplam kayıplar içinde 771.844 ölü (bazı kaynaklarda 772.000 olarak geçer, Erickson'un Osmanlı arşivlerine dayalı çalışmasıyla uyumlu).
- Esir düşen: 202.152 (resmi ATASE verisi).
- Seferber edilen toplam asker: 2.850.000 - 2.873.000 civarı.
- Savaş sonu orduda kalan: Yaklaşık 323.000.
Bu rakamlar, Genelkurmay'ın "Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi" serisi ve ATASE arşiv belgelerinde yer almaktadır. Hastalık (tifüs, kolera, sıtma) ve lojistik çöküş nedeniyle kayıpların büyük kısmı muharebe dışıdır
Sonuç:
Bugün Arap kardeşlerimiz de dost olabiliriz, sarılabiliriz, ama dün dedelerimize, babalarımıza yapılan zulmü yalan diye silersek, o zaman foseptik çukurunda boğulan, çölde susuz bırakılan, sırtından vurulan şehitlerin ruhu nasıl rahat uyusun.
Dedem öldü ama sesi hala kulaklarımda. Evladım unutmayın, unutturmayın, ben unutmayacağım, Fahrettin Paşa gibi, dedem gibi dimdik duracağım, torunlarıma da anlatacağım.
Çünkü gözyaşı yalan söylemez, şehit kanı yalan söylemez. Çöl kaplanının günlüğü de yalan söylemez. Allah tüm şehitlerimize rahmet eylesin ve Allah'ım bizi bir daha öyle bir ihanetle imtihan etmesin.
Bugünün dünyasında bu söylem neye yol açıyor?
Aslına bakarsanız bu tip toplu suçlamalar, hem Türkiye Arap ülkeleri ilişkilerinde gereksiz bir soğukluk yaratıyor, hem de çoğu kez tarihsel gerçeklerle tam olarak uyuşmuyor.Ayrıca şunu unutmamak lazım. Aynı yıllarda Osmanlı ya isyan eden yalnızca Araplar değildi ki;
Hepsi farklı dönemlerde ayrılma sürecine girdi, ve aslına bakarsanız. Hepsi bizi arkamızdan vurdu..
Ahmet ATAM
