KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

EKONOMİK KRİZİN FATURASI

Ekonomik krizin faturasını kimler ödeyecek,?
Ekonomik krizin faturası kime
Ekonomik krizin faturası kime

Ekonomik krizin faturası kime, Üretim, yatırım, kişi başına düşen gelirde düşüş ve işsizlik oranında atış, bunların yanı sıra enflasyonda önlenemeyen yükseliş varsa
Bunun adı ekonomik krizdir, krizin anlamı hacizlerdir, işsizliktir, iş cinayetleridir…
Fabrika kapatmalar , Fabrika yakmalardır Kriz . krizin sebebi olmayan kesim , yine yeniden sonuçlarına katlanmak zorunda mı kalacak ?

Ekonomik kriz var mı ?


Enflasyondan işsizliğe.
Yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar.
Hayatlarımızı her alanda kâbusa çeviren kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıyayız maalesef .
En yetkili ağızlar.
Ekonomik kriz’ sözcüğünü kullanmaktan özenle kaçınsalar da, bizler için krizin anlamı ;
Birbiri ardına kapanan dükkanlardır .
Marketlerde sürekli yapılan zamlardır .
Kabaran elektrik-su-doğal gaz faturalarıdır .
Ödenemeyen borçlardır .
Evlere gelen hacizlerdir .
İşsizliktir, iş cinayetleridir. Krizin anlamı, yaşamımızın giderek sürdürülemez hale gelmesidir .

Krizin faturasını kim ödeyecek


Farkında 'mısınız ?
Küçük bir azınlığın borcu yüzde 90'ının sırtına yıkılıyor.
Bugün temel meselenin, bu büyük krizin faturasının kime ödetileceğidir
İktidar çevrelerinin şimdiye kadar yaşanan tüm krizlerde olduğu gibi bu krizin faturasını da; İşçilere .
Yoksul halk kesimlerine çıkartmak niyetinde olduğu görülüyor .
Gerçek çıplaktır:
AKP iktidarının sürdürdüğü.
İthalata.
Betonlaşmaya.
Dış borçlanmaya.
Ranta.
Spekülasyona dayalı.
Ekonomik model hızla çökmektedir , hatta çökmüştür .

Çöken sadece ekonomik model değildir: Torpilli akademisyeninden iktidar yanaşması sanatçısına.
Serseri futbolcusundan.
Medyatik tarikatlarına kadar toplumsal çürüme yaygınlaşmaktadır.

  • Krizin sorumlusu, Türkiye’yi sermaye için cazip bir ülke yapmak adına emeğin en temel haklarını gasp edenlerdir.
  • Krizin sorumlusu şeker fabrikalarından kağıt fabrikalarına kamu birikimini özelleştirmeler yoluyla talan edip Türkiye’yi ithalata mahkum edenlerdir.
  • Krizin sorumlusu sosyal hak olarak tanımlanması gereken kamusal hizmetleri, yerli tarımsal üretimi, kentleri, doğayı imha eden politikaları hayata geçirenlerdir.
  • Krizin sorumlusu ülkenin kaynaklarını üretime değil yandaşa, halka değil şatafata, kullanan siyasi iktidardır.

Bu ülkenin yüzde 90’ı borçlu değil alacaklıdır. 
Çünkü ekonomik büyüme söz konusu iken, bu ülkenin işçileri, kamu çalışanları, tüm emekçileri .
Yoksullaşmayla.
Gelir dağılımı ve vergi adaletsizliğiyle.
İş cinayetleriyle.
Eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerin ticarileşmesiyle, fabrikalarımızın satılmasıyla büyük bedeller ödemiştir.

Ekonomik krizde temel soru… Her ekonomik kriz bir karar aşamasıdır ve bugün verilecek kararın temel sorusu şudur:
Kriz karşısında işçiler, kamu emekçileri, işsizler, gençler, kadınlar, emekliler, köylüler, yoksullar mı korunacak;
Şirketler.
Bankalar.
Patronlar ve ülkeyi yönetenler mi korunacak?
Krizin bedelini emeğiyle bu ülkenin değerlerini yaratan yüzde 90 mı ödeyecek, krizi yaratan yüzde 10 mu ödeyecek?
Kısaca krizin faturası kime kesilecek .
2024 yılı itibarı ile krizin ilk faturası emeklilere kesildi maalesef, Lakin Mart ayı sonu itibarı ile fatura daha geniş olmak suretiyle alt gelir düzeyindekilerin üzerlerine yığılacak gibi görünüyor.
Siyasiler ise yine sırıtarak sıyrılacaklar.

Ahmet ATAM

A.Atam