Halil Cibran beden ve ruh |
Bu konulardan biri de beden ve ruhtur.
Beden ve ruh
Ermiş, beden ve ruhun birbirine bağlı olduğunu, ancak aynı zamanda birbirinden farklı olduğunu söyler.- Beden, ruhun tapınağıdır ve ona saygı duyulmalıdır.
- Ruh ise bedenin ışığıdır ve onu aydınlatmalıdır.
- Beden ve ruh arasında uyum olmalıdır.
- Beden, ruhun ihtiyaçlarını karşılamalı, ruh da bedenin sınırlarını aşmamalıdır.
Ermiş, beden ve ruhun aynı zamanda birbirine zıt olduğunu da belirtir.
Beden, dünyaya bağlıdır ve onun zevklerine, acılarına ve değişimlerine maruz kalır.
Ruh ise dünyadan uzaktır ve onun ötesinde bir gerçeklik arar.
Beden, zamanın akışına tabidir ve yaşlanır, hastalanır ve ölür.
Ruh ise zamansızdır ve ölümsüzdür.
Ermiş, beden ve ruhun bu çelişkisini nasıl çözebileceğimizi sorar.
Ermiş, beden ve ruhun bu çelişkisini nasıl çözebileceğimizi sorar.
Cevabı şudur:
- Beden ve ruhu sevmek, onlara bakmak ve onları geliştirmek.
- Bedeni sağlıklı tutmak, ruhu da bilgelikle beslemek.
- Bedeni güzelleştirmek, ruhu da sevgiyle doldurmak.
- Bedeni dinlendirmek, ruhu da meditasyonla sakinleştirmek.
Ermiş'in sözleri, beden ve ruh arasındaki ilişkiyi anlamamız için bize bir yol gösterir.
Beden ve ruhun birliği, hayatın anlamını bulmamız için önemlidir.
Beden ve ruhun uyumu, hayatın kalitesini arttırmamız için gereklidir.
Birbirlerine iyice sokulmuşlardı.
Ve kadın dedi,
Seni seviyorum.
Yakışıklısın, zenginsin ve her zaman bakımlısın.
Ve adam dedi,
Seni seviyorum.
Güzel bir düşünce, elde tutulamayacak denli uzak bir şey, düşümdeki bir şarkı' sın.
Ama kadın öfkeyle ondan yüz çevirdi ve dedi,
Lütfen şimdi burayı terk ediniz efendim.
Ben bir düşünce ya da düşlerinizde gerçekleşecek bir şey değilim.
Ben bir kadınım.
Beni bir kadın, doğmamış çocukların anası olarak arzulamanızı isterdim:"
Ve ayrıldılar.
Ve adam yüreğinden geçiriyordu,
İşte bir düş daha sise dönüşüyor."
Ve kadın diyordu,
Ya beni sise ve düşe dönüştüren bir adama ne demeli?
Halil Cibran
Halil Cibran'dan beden ve ruh öyküsü
Bir adam ve bir kadın Bahar'a açılan bir pencerenin önünde oturuyorlardı.Birbirlerine iyice sokulmuşlardı.
Ve kadın dedi,
Seni seviyorum.
Yakışıklısın, zenginsin ve her zaman bakımlısın.
Ve adam dedi,
Seni seviyorum.
Güzel bir düşünce, elde tutulamayacak denli uzak bir şey, düşümdeki bir şarkı' sın.
Ama kadın öfkeyle ondan yüz çevirdi ve dedi,
Lütfen şimdi burayı terk ediniz efendim.
Ben bir düşünce ya da düşlerinizde gerçekleşecek bir şey değilim.
Ben bir kadınım.
Beni bir kadın, doğmamış çocukların anası olarak arzulamanızı isterdim:"
Ve ayrıldılar.
Ve adam yüreğinden geçiriyordu,
İşte bir düş daha sise dönüşüyor."
Ve kadın diyordu,
Ya beni sise ve düşe dönüştüren bir adama ne demeli?
Halil Cibran
Yorum Gönder