-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

KÜTAHYA EFSANELERİ ÇOBAN MURAT DEDE

Kütahya efsaneleri
Kütahya efsaneleri Çoban Murat Efsanesi


Kütahya efsaneleri 


Nereli olduğunu bilen yok dedemizin.
Hangi köye çoban dursa bir önceki köyün halkından biri zannedilirdi.
Nedense o, kendini bırakmak istemeyenlerin yalvarıp yakarmalarına bakmaksızın her iki veya üç yılda bir köy değiştirirdi.

O, ağaçları, hayvanları, böcekleri, kuşları, çiçekleri öyle çok severdi ki, nerede çobanlığa dursa başka bir güzellik gelirdi.
Yaz, kış dağlarda gezer, ağaçlarla kuşlarla konuştuğu söylenirdi. Hemen her yerdeki müşterek ismi "Çam Dede" veya "Çoban Dedeydi." Esas adı Murat'mış.

Dağlarda ağaçlarda aşılar yapar, yeni aşılı meyveler, yeni türler, yeni formlar elde etmeyi diğer çobanlara da öğretirmiş.
Belki 10 veya 15 sene oldu, bu köye geleli "Son durağım bu dağlar benim" dermiş diğer çobanlara. Bir çam ağacının altına ağılını kendisi kurar, yaz kış orada yatarmış.

Ne hikmettir bilinmez, altına ağıl kurduğu çamların dalları, şemsiye gibi ağılın üstünü kapatır, altına yağmuru, karı geçirmez, hatta kışları birçok yabani hayvan o ağaçların dalları içinde bir in gibi kışlarlarmış.

Elindeki asası ile ağaçların etrafında çizgiler yapar, o çizgilerden içeriye ne bir canavarın girdiği, dışarıya da bir tek koyunun çıktığı görülmez, onun koyunlarının gölgelendiği tüm çamlar, adeta hayvanlara bir ağıl olurmuş.

Ona koyun ağılı dedesi diyenlerde vardı.
Çam dede diyorlardı.
Çoban Murat Dede derlerdi.
Köye hiç inmez, tüm dostları, koyunlar, ağaçlar, dağlar, bayırlar idi.

Domaniç Dağlarında Çobanlık yapardı Murat Dede
Ağıtlar yakardı koyunlarına
Aşılar yapardı ağaçlarına Koyun Ağılı Dedem,
Baharı, yazı, kışı, güzü Daim gülerde yüzü
Onunla kurttan korkmazdı kuzu
Uyumaz gezerdi, yıldızlarda sonsuzu,
Hiç eksik olmazdı dağlarda tanrı misafirleri,
Bayram ederdi onları görmekten ağırlamaktan.

Gelen misafirlerine ağaçlarını, çamlarını, çamlarının altındaki ağıllarını gösterir, çiçekleri verir, meyveleri verir, canı isterse kavalı ile adeta yeni besteler yapar, memnun etmeye çalışırdı ziyaretçilerini.
Ama bu defa gelen misafir, daha önce gelenlere benzemiyordu.
Köyün muhtarının cenazesini getiriyordu, karısı, köylü bayram etti, muhtar öldü diye.

Dert yandı Çoban Murat Ağa'ya muhtarın karısı.
Köy mezarlığına gömülmesine müsaade edilmeyince, ne yapsındı kadıncağız.
Zar zor koymuş kocasının cesedini öküz arabasına, gömüversin diye getirmişti.

Şimdiye kadar gelen misafirler hep diriydi.
Onlara ağzından ikramlar yapardı.
Ne yapsın düşündü taşındı, muhtarın karısı ile bir çamın altını kazdılar mezarı, koydular muhtarı içine.
Kapattılar üstünü, üzgün kadıncağız,
Çoban Murat Ağa'nın içinden okuduğu duaya "âmin" dedi ve döndü evine.

Aradan ne kadar zaman geçti bilinmez, köyünde zulmün sembolü haline gelmiş muhtar bu defa köylülerin rüyalarında cennette görünüyordu.
Hemen hemen tüm köy görmüştü bu rüyayı.
Kimse çıkıp da anlatamıyordu rüyasını, ta biri çıkıp da anlatıncaya dek.
O zaman herkes teker teker söylediler, "Biz de gördük o rüyayı " ama böylesine kötü bilinen muhtarın herkes tarafından cennette görünmesini gerektiren iyi bir tarafı olmalıydı.

Düşündüler, düşündüler bulamadılar.
Hanımına sordular, o da görmüş aynı rüyayı ama yorumlayamamıştı.
Zira o da beraberliklerinde kocasının iyi tarafına rastlayamamıştı.
Düğüm muhtarı gömen çoban muratta çözülecekti.
Gittiler koyun ağılına buldular ve sordular.

Murat Ağa nasıl dualar okudun bizim muhtarı gömmeden dediler.
Ben ümmi biriyim komşular, ne bilirim cenaze dualarını.
Biçare kadıncağız getirince cenazeyi, kazdık çukuru gömdük beraber, kapattık üstünü toprakla, hepsi bu kadar dedi.

Hiç mi bir dua veya bir şey söylemedin, dediler.
Söyledim, söylemez olur muyum söyledim.
Eee neler söyledin dediler.
Allah'ım şu dağlarda bana ne zaman misafir gönderdinse, biliyorsun sen gönderdin diye ben onların hepsine baktım.

Yemedim yedirdim, içmedim içirdim.
Güzel Allah'ım bir tanede ben sana misafir gönderiyorum, ne olursun sende ona iyi bak.
Dedim hepsi o kadar.
Gelenler ne diyeceklerini şaşırmışlar, bir kaç hoşbeşten sonra ayrılmışlardı.

O günden sonra bu havalilerde herkes, koyun ağılı çobanı Murat Ağayı konuşur oldu.
Her sene köyün davarı yaylaya çıkacağı zaman, Murat Dede' ye onun aşı yaptığı çoban çamlarının altında mevlitler okutur, fakir fukarayı yedirir içirir, giydirirler.
Hacılar hacıya, askerler askere, çoban çamlarının altında uğurlanır.
Onun aşı yaptığı çoban çamlarını kimse kesmez, saygısızlıktır, uğursuzluktur, böyle inanılmıştır.




Alıntı : Kütahya efsaneleri
Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun