MEVLANA NASRETTİN HOCAYI NEDEN ÖLDÜRTTÜ


Mevlâna ve Ahi Evren mücadelesi, Mevlâna ve Nasrettin hoca mücadelesine geçmeden önde dönemin şartlarına bakmak adına biraz geri gitmekte fayda var.

Kösedağ savaşı


Kösedağ savaşı Türkler için tarihin dönüm noktalarından biridir, Selçuklu ve Moğol (1256) iki ordu Aksaray önlerinde karşılaşırlar, yapılan savaşta Selçuklu ordusu çok ağır bir yenilgiye uğrar, bozgun haberi Saray’a ulaşınca Sultan ve hanedan mensupları hazineyi de yanlarına alarak Konya’dan Alanya ya kaçarlar, İç karışıklar ile beraber devlet yönetimi tam anlamı ile çöküntüye uğrar, ardından isyanlar gelir,

Babailer isyanı


Babailer isyanı ile Selçuklu yönetimine karşı tavır alan tasavvuf zümreleri artık Selçuklu yönetimini hiç tanımazlar,
Selçukluların tabanını oluşturan Türkmen zümreleri yeni bir siyasî oluşumu şekillendirmek için uğraşıyorlardı.
Bu zümrenin başını Ahi Evran ve Sadreddin Konevi çekmektedir.
Bunlar artık Selçuklu yönetiminden bir fayda gelmeyeceğini öngörerek Türkmen zümrelerine batıya göçmelerini tavsiye ediyorlardı. 
Sadreddin Konevi, gücü olan batıya göçsün diyordu. 
Bu basit bir kaçıp kurtulma hali değildi.

Batı Anadolu’da Moğol tahakkümünün hissedilmediği, henüz Bizans’ın elinde bulunan toprakları fethederek buralarda Müslüman Türk kültürünün yaşama imkânını oluşturmaya dönük bir stratejiydi.
Mevlâna ve Ahi Evrenin bakış açıları burada farklılık göstermeye başlar

Prof. Mikail Bayram Mevlâna ve Ahi Evren mücadelesini anlatıyor.


Prof. Mikail Bayram’a göre Ahi Evren ile Nasreddin Hoca aynı kişidir, Ahi Evren ve Sadrettin Konevi Moğollar ile mücadele etmiş, Mevlâna ise Moğolların gücüne boyun eğme yönünde hareket etmişlerdir.
13. yüzyılda Moğollar Anadolu’yu işgal ettiklerinde, Mevlâna, Moğollarla iş birliği yapmıştır.
Ahi Evren ise Türkmenleri örgütleyerek Moğollara karşı direniş yürütmüştür.
Ahi Evren ile Mevlâna arasında, felsefi görüş farklılıklarının yanı sıra, bu nedenle de büyük bir mücadele vardır.
Yetiştikleri ortam ve beslendikleri kaynaklar bakımından oldukça farklı ekollerden gelen iki ismin böyle çalkantılı bir siyasi ortamda farklı cephelerde yer almaları anlamlı bir yere oturmaktır.

Mevlâna, Ahi Evren gibi Moğollar ile mücadele etmemiş, yetiştiği tasavvuf ekolu ve teslimiyetçi anlayışı ile var olan durumu korumayı seçmiştir.
Hatta daha da ileri giderek tutumunu Moğol taraftarlığına kadar vardırmıştır
Mevlana’nın Moğollarla yakından kurduğu iletişim ona yakın duran herkesi etkilemiştir.
Onunla beraber hareket eden veya ona bağlılığını bildirenlere dokunulmamıştır.

Hulagu Han Moğolların Anadolu’yu almasından sonra Mevlana’yı Anadolu’nun “Şeyhü-Şuyuhi’r-Rum” olarak görevlendirmiştir.
Mevlana’ya (Rumi) veya Şeyh-i Rum (Pir-i Rum) denmesinin sebebi de budur.
Mevlâna, Mesnevi’ de ve “Divan-i kebir” de:
  • Cuha,
  • Ejder,
  • Mar.
  • Muhannes.
Diyerek kendisine en muhalif gördüğü kişiyi ağır bir biçimde tahkir ettiği görülmektedir, fakat o bu baş düşmanı, Ejder, mar (yılan), iblis, muhannes (eşcinsel), hadım, ebter (züriyetsiz), kundeh, pelid (çirkef), mar-gir (yılan avcısı), hırsız gibi kötü sıfatlarla ve tahkir edici sözlerle onu insafsız bir biçimde kötülemektedir, bütün bu sözlerle hep aynı kişiyi hedef aldığı açık olarak fark edilmektedir.
İşte o kişi Ahi Evren diye bilinen Hace Nasiru’din’dir , yani Ahi Evren'dir .
 
Mevlâna zaman zaman bu muhalifini mesleği ile de anmaktadır, Onu:
  • Dabbağ (derici),
  • Ahi,
  • Yalancı,
  • Danişmend (bilge) ve
  • Hace gibi meslek bildiren sözlerle anmakta ve hicvetmektedir.

Ahi Evren Nasrettin Hoca'mıdır? 


Prof. Mikail Bayram’a göre Anadolu Ahiliğinin kurucusu Ahi Evren ile latifeleriyle tanıdığımız Nasrettin Hoca aynı kişidir. (Ahi Evren’in asıl adı Mahmud Nasıruddin.)
Bu zat Mevlâna Celalettin Rumi ile giriştiği “siyasi” mücadele sonucunda Mevlâna’nın taraftarlarınca tasfiye edilmiş ve Konya’yı terk etmek zorunda kalmıştır.

Mikail Bayram ayrıca Mevlana’nın işgalci Moğol yönetimiyle iş birliği yaptığını,
Ahi Evren’le çekişmesinin ise Ahilerin Moğol zulmüne karşı başkaldıran Türkmen ahalinin temsilcileri olarak o günkü mücadelenin ön saflarında yer almalarından kaynaklandığını ileri sürmektedir.

Ahi Evren'in öldürülmesi


Bu mücadele sırasında Mevlana’nın oğullarından Alâeddin’in de babasına karşı Ahîlerin safında yer aldığını, hatta Moğol yanlısı iktidara karşı Kırşehir’de başlatılan isyana iştirak ettiği için Ahi Evren’le birlikte öldürüldüğünü iddia eden Prof. Bayram’ın bu ilginç anlatısı ileri sürdüğü kanıtlar dönemin genel atmosferi çerçevesinde değerlendirilirse pek de akla uzak görünmüyor.

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun

Daha yeni Daha eski