Osmanlı Türkün nesi olur

Osmanlı Türk'ün nesi olur

Bilinmeyen Osmanlı:

Osmanlı Türklerin geçmişi midir, atası mıdır?

Osmanlı Türk’ün nesi olur? Osmanlı’nın bizim için ne ifade ettiği sorulduğunda sıkça “Biz Türkiye’yiz, Osmanlı da bizim atamızdır” cevabı verilir; peki bu gerçekten doğru mu? Günümüz şartlarında geçmişi yargılamak mümkün olmasa da, onu doğru bilmek önemlidir. 

Osmanlı İmparatorluğu 1299’da kurulmuştur. Ancak Aşık Paşazade (1400-1484) ve Mehmet Neşri (1450/1520) dönemlerinden önceye ait yazılı bir kaynak bulunmamaktadır; hatta o döneme ait yazılı bir mezar taşı bile yoktur. Bugün bildiklerimiz, Osmanlı’nın kuruluşundan yaklaşık yüz yıl sonrasına ait kaynaklara dayanmaktadır.

Kuruluş dönemi Osmanlı tarihi: 


Osmanlı tarihini bu iki isimden önce yazan kimse yoktu. Kuruluştan 150-200 yıl sonra kaleme alınmış tarihler bulunur. Bizans tarihçileri, Osmanlı yerine OTTOMAN, Osman Bey yerine ise Otman ya da Ataman adını kullanır. Bu, Osmanlı tarihini tamamen farklı bir Bizans bakış açısından yansıtır.

Osmanlı, bünyesindeki milletlerin atası mı yoksa geçmişi mi? Aslında Osmanlı, yalnızca Türkiye'nin ve Türk milletinin atası ya da geçmişi değil; aynı zamanda Bosna'nın, Irak'ın, Suriye'nin, Hicaz'ın, Mısır'ın, Filistin'in, Yunanistan'ın, Bulgaristan'ın ve hatta Romanya'nın da geçmişidir. Bu ülkeler Osmanlı'yı geçmişlerinin bir parçası olarak görür, ancak ataları olarak kabul etmez.

Bazıları Osmanlı'ya bugün hâlâ kin ve nefretle dolu bir düşmanlıkla bakıyorlar. Osmanlı'yı yüzyıllar boyunca kendilerini sömüren bir imparatorluk gücü olarak görüyorlar.
 

Osmanlı bir İslam devleti miydi?

 
Hayır. Osmanlı bir Türk İmparatorluğu muydu? Hayır. Osmanlı, her dinden ve ırktan insanları içinde barındıran bir hanedan imparatorluğuydu.

Kardeş katlini meşru gören Osmanlı, kendi kardeşlerine ve çocuklarına bile acımasızca davranan, vahşi ve gaddar bir hanedan olarak biliniyordu. İslam dünyasında evlat ya da kardeş katlini haklı göstermek mümkün değildir; çünkü inancımızda böyle bir anlayış yoktur. İslam’da, zan veya kuşkuya dayanarak insan öldürmek yasaktır. Osmanlı’da kardeşler haksız yere öldürülmüş, haksız yere bir cana kıyan ise tüm insanlığı öldürmüş sayılmıştır.
 
Kur'an, “Mümin kardeşin hakkında kötü zan besleme ve onu öldürme” der. Gaybı yalnızca Allah bilir; ancak Osmanlı, ilahlık iddiasında bulunarak, “Gelecekte bu kardeşler tahtımızı çalacak” diyerek onları öldürmüştür, hatta beşikteki bebekleri bile. Muaviye gibi Osmanlı da saltanat sistemini Doğu Roma’dan almıştır.

Türk-İslam devleti olarak görülen Osmanlı, hem Türk hem de İslam devletleriyle savaştı. Oysa Kuran, size saldırmayanlara saldırmamayı öğütler; fakat Osmanlı önüne gelene saldırdı. Türk İmparatorluğu olarak birçok Türk devletiyle, İslam İmparatorluğu olarak ise birçok İslam devletiyle çatıştı. 

Fethettiği bölgeleri haraca bağladı, Anadolu’yu ağır vergiler altında ezdi; Anadolu çalıştı, payitaht yedi. Yoksul halk toprağını terk edip dağlara sığındı. Celali isyanları bahanesiyle idamlar yapıldı, Kuyucu Murat Paşalar kellelerden kuleler diktirdi.

Kuran, insanlara barış içinde yaşamayı öğütlerken Osmanlı ise at sırtında nereleri yağmalayacağını, nereleri talan edeceğini düşünmüştür. Padişahlar Mısır’a, Viyana’ya gitmiş ama nedense hacca gitmeye fırsat bulamamışlardır. Osmanlı, sadece kardeşlerini değil, kendi emrinde çalışan yöneticileri de işine gelmeyince öldürürdü. Adam öldürmek sinek öldürmek gibiydi; “Vurun kellesini, mallarını da hazineme irat kaydedin,” denir, mesele kapanırdı.

Osmanlı Ve Aristokrasi:


Osmanlı’da aristokrat bir sınıfa asla izin verilmezdi. 
Avrupa’da medeniyet, zenginlik ve refaha katkı sağlayan bir aristokrasi varken, Osmanlı’da devlet, verdiği ulufeyi cezalarla geri alarak bu sınıfın oluşmasını engelledi. Çok istisnai durumlar dışında, saray dışındaki kişiler servetlerini kolayca sonraki kuşaklara aktaramadı; bu sorunu vakıflar aracılığıyla çözmeye çalıştılar. Birçok sadrazam, paşa ve vali sudan sebeplerle öldürülüp mallarına el konuldu. Tam anlamıyla bir firavun düzeni hakimdi.

Düşünsenize, “Muhteşem” dedikleri Kanuni Sultan Süleyman, öz oğlu Şehzade Mustafa’yı öldürtüyor. Yetmiyor, diğer oğlu Şehzade Beyazıt’ı ve altı torununu boğdurtuyor. Nasıl bir düzen bu, siz karar verin. Şehzade Beyazıt’ın annesinin kucağındaki en küçük oğlu, Amasya’da annesinden alınarak boğduruluyor. İnsanlık bunun neresinde? İslamiyet bunun neresinde? Tam anlamıyla şirk düzeni, ilahlık taslamak.

Riyakârlık yapmayalım; lafa gelince “insanı yaşat ki devlet yaşasın” derler, ama gerçekte “gık diyeni öldür ki devlet yaşasın” anlayışı hakimdir. Ölümü ve devleti kutsamak şirktir. Osmanlı sultanları rab’lık tasladılar, kendilerini efendi, halkı ise kul ve köle gördüler. Padişahlar halka “kullarım” diye hitap ederdi. Firavun da aynısını yapmıştı.

İstanbul'da kadınlar Ve erkek köle pazarları:


Osmanlı saraylarında içki, eğlence ve malum konularla ilgili Murat Bardakçı’nın bizzat yaptığı araştırmalar var; kendisi kanıt olmadan konuşmayan biri. Ayrıca Halil İnalcık’ın has bahçeler üzerine yazdığı bir kitabı bulunuyor. Bence bu tür konularla yüzleşmeliyiz. Biliyorum, kabul etmek zor. Ancak pek çok şey göründüğünden çok farklı; insan okudukça, araştırdıkça, düşündükçe eski inanışlarını sorguluyor.

En büyük mutluluk bilmeden, sadece inanmak, hem de körü körüne, Hiç başınız ağrımaz , kimseyle de kötü olmadan , taş altında kurbağa gibi yaşar gidersiniz, Tabi baştan aptal olmanız yada aptalı oynamanız kaydı şartı ile.

Son olarak bana sorarsanız asla geçmişini ve mazinizi unutmayın , kötü olsa da sahiplenin , hatası ile sevabı ile , çünkü sizin bu günkü mayanız , geçmişinizdir .
Lakin yine Osmanlı'nın ne olduğunu öğrenip anlamadan , ben Osmanlıyım demeyin .

Osmanlı Türklerin geçmişi midir, atası mıdır?


Bu soru, Osmanlılar ve Türkler arasındaki ilişkiyi anlamak için oldukça önemli bir soru. Basit bir cevap vermek yerine, konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim:

Osmanlılar, Türk tarihine bakıldığında hem bir geçmişi hem de bir atası olarak değerlendirilebilir:

  • Geçmiş: Osmanlı İmparatorluğu, Türk tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. 600 yıla yakın süren bu imparatorluk, Türk kültürünü, dilini ve siyasi gücünü geniş coğrafyalara yaymıştır. Bu nedenle, Osmanlılar Türklerin geçmişini anlamak için önemli bir referans noktasıdır. Osmanlıların kurumları, sanatı, mimarisi ve yönetim anlayışı, günümüz Türk toplumunu ve kültürünü şekillendiren birçok unsuru içerir.
  • Atası: Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi, Oğuz Türklerinin Kayı boyundan gelmektedir. Bu nedenle, Osmanlılar genetik olarak Türk kökenlidir ve günümüz Türklerinin ataları arasında sayılabilir. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu'nun geniş coğrafyada hüküm sürmesiyle birlikte, farklı kültürlerden insanlar imparatorluğa katılmış ve Osmanlı kimliği çok kültürlü bir hal almıştır. Bu nedenle, Osmanlılar sadece tek bir ataya değil, birçok farklı etnik kökene sahip karmaşık bir kimliğe sahiptir.

Özetle:

Osmanlılar, Türk tarihi ve kimliği üzerinde derin etkiler bırakmış köklü bir medeniyettir. Hem Türklerin geçmişini anlamada önemli bir kaynak, hem de günümüz Türklerinin ataları arasında yer alırlar. Ancak Osmanlı kimliği, tek bir etnik kökene sığmayacak kadar karmaşık ve zengin bir yapıya sahiptir.

 
A.Atam
Next Post Previous Post
No Comment
Add Comment
comment url