DEVLETLER NASIL BATAR
Ülkelerin ekonomik olarak krize girmelerinin para değerlerinin çökmesinin tek müsebbipleri vardır, mevcut iktidarlar, denk bütçe yapamaz isen, giderin gelirinden fazla olursa, işi ehline vermez isen, seçim kazanmayı, ülke menfaatlerinin önüne koyarsan, yandaşlara ulufe dağıtırsan, kazanmadığın parayı harcama eğilimine girmişsen, itibarı tasarrufta önce görüyorsan, batmak mukadderat tır, hiçbir ülke durduk yerde iflas etmez, iflas ettirilir, hırsızlığın yolsuzluğun, adam kayırmanın kol gezdiği bir ülkede siyasiler, yöneticiler, kısaca halkın parasını hovardaca harcayanlar itibardan tasarruf olmaz diyorsa o ülke bir gün mutlaka batar.
En cahil insana sorsan, geri ödenebilecek şartlarda kredi neden alınır, vereceği cevap şudur.
Kazancı vereceğin faizin üstünde olacak bir işe yatırırsan, hem kazanır, hem de geri ödeyebilirsin der, geri dönüşü olmayan taşa toprağa diğer öncelikler varken para yatırılır mı,, aldığın krediler ile yurt dışı satış yapabilecek işletmeler kurabilirsen o faiz geri ödenir, sende kazanırsın, o kazandığın para ile ne yaparsan yap, taşa mı toprağa mı yatıracaksın yatır.
Yol yaptık, e şimdi otur o yaptığın yolları ekmek arasına koy da ye !
Ülkeler nasıl batar
Ülkelerin batması da bir anlamda kişilerin batmasına benzeyebilir, kişiler batınca donuna kadar kaybeder malı mülkü elden gider.
Devletlerin batması ise yükümlü olduğu ödemeleri yapmakta zorlanması, bu ödemeler için her daim dış borç bulma gereksinimi içinde olmaları, ve dahi yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanıyor olmaları demektir, iç varlıklarını haraç mezat yabancılara satma girişimi başlamış ise de, zaten o ülke ekonomik olarak batmıştır, evler araziler, fabrikalar yerinde duruyordur, lâkin sahipleri değişir, yeni sahipler o ülkeden kazandıkları paraları kendi ülkelerine transfer eder, kendi ülke halkları refah içinde yaşarken, üç otuza kapattıkları işletmelerde asgari ücret talim eden o ülkenin insanları ise sefalete mahkum olurlar.
Ülkelerin batmasında suçlu kimdir ?
Burada o ülke insanının hiç suçu yoktur
Tüm suç siyasi iktidarlarındır, lâkin siyasiler bu başarısızlıklarını dahi halkın üzerine yıkmakta mahir demagoji ustalarıdır,
Bir aile düşünün dört çocuklu, aynı evde oturuyor ve kazançlarının büyük kısmını ailenin ihtiyaçları için evin Reisine veriyor, evin reisi ise evlatların bin bir meşakkat ile elde ettiği kazançlarını, kendi lüks ihtiyaçlarını karşılamakta kullanıyor, yeni arabalar, yeni kıyafetler, gezmeler, tozmalar, hatta metresler, yetmiyor evlatlardan aldığı para, üzerine birde borçlanıyor, düşük faizle bankalardan, zamanla riski arttığından tefecilerden, gün geliyor borç gırtlağa dayanıyor, borcu ödemek için evdeki değerli eşyaları satmaya başlıyor, suçu ise hane halkında buluyor, borcu onların üzerine yıkıyor .
Kendisi Ak kaşık ya, hemen içte ve dışta müsebbip aramaya koyuluyor, yok dış güçler, yok içerdeki şer ittifakı, başlıyor ezan bayrak muhabbetine.
Neden battık
Türkiye bu kısır döngüyü 70 yıldır bir türlü kıramadı, her gelen iktidar seçim kazanmayı her daim ülke menfaatini önünde tuttu, kim ne veriyorsa, ben beş lira daha yükseğini vereceğim diyen, hazineyi kendi kasası gören halk dalkavuğu liboş siyasetçi profilinden bir türlü vazgeçmedi
Ezan susmaz, bayrak inmez söyleminin tesiri altında ceplerinin nasıl da zübük'lerce boşaltıldığının farkına varamadı, ezan ve bayrak söylemi ile adeta uyuşturulmuş bir şekilde baka kaldı, halende öyle.
Bir türlü görmedi, görmek istemedi, kimsenin ne ezanla, nede bayrakla bir sorunu yok, ve hiç kimse de, ne iç nede dış , ezanı susturacak, bayrağı indirecek bir niyet ve güç olmadığını.
Gün geldi Atatürk'ü alet edenler, gün geldi dini siyasete alet eden siyasal İslâmcılar eli ile talan edildi güzelim ülke
Sorarsanız siyasetçiye, Reise, suçlu cep tefonu kullanan çiftçidir,
Suçlu siyasetçinin yarattığı enflasyondan kendini korumak adına döviz talep eden halktır.
Günümüzde halk dilinde devletlerin batması ifadesiyle kastedilen şey savaşlar nedeniyle olmaz, borçların ödenemez duruma gelmesi nedeniyle ortaya çıkan durumdur , ülkenin batması, Böyle bir durumda ise bir sonraki aşama moratoryum dur, battığının ilânıdır
Mevcut kasa durumu budur
Ölmüşüz de ağlayanımız yok
Gelinen noktada sırtı duvara dayanmış 600 Milyar dolara yaklaşmış bir iç ve dış borç vardır, bu günün yöneticileri bu borcu halka yıkarak kaçıp gidecekler, yedik içtik elhamdülillah, Allah arttırsın, sofrayı da kuran (bizi seçen) kaldırsın.
Yerine gelecek olanlardan da hiç umut beklemeyin, enkaz edebiyatı ile başlayacak, enkaz bırakarak onlarda devirlerini tamamlayıp gideceklerdir, Türk halkı ise beklesin dursun beyaz atlı prens gelecek diye .
Ne zamanki sorunların insan kaynaklı değil, sistem kaynaklı olduğunu, bozuk sistemin, bozuk yöneticiler yarattığını halk görecek, ikna olacak, bu ülke işte o gün ayağa kalkmaya başlayacaktır
O gün hangi bedeller ödendikten
Ne zaman ve nasıl gelecektir
İşte bu gün meçhul olanda budur .
Yorum Gönder