SIRADA TÜRK BAHARIMI VAR

TÜRK BAHARI

Durduk yere olmadı mutlaka, lakin Kazakistan bir gecede patladı.
Kazakistan örneğinin bize düşündürdükleri
Halk neden patladı
Neden sokağa dökülen halk 30 yıllık değişmeyen bir iktidarı bir gecede nasıl salladı, yeni bir devletin temellerini atan, ülkeyi modernize eden, Nazarbeyev'e halk neden sırtını döndü, bir değil birçok sebepleri var elbette, hem madde madde sıralayalım, hem de Türkiye'ye olası etkileri üzerine bir beyin fırtınası yapalım .
Uzun süren iktidar yıpranır .
Yeni nesil hiç başka bir iktidar görmedi, ne kadar mükemmel olursa olsun uzun süreli iktidarlar halkta bıkkınlık yaratıyor, ikinci dünya savaşını kazanan Churchill olsan, halk yeter diyor.

Uzun süreli iktidarlar, artık devleti de kendi mülkü gibi görmeye başlayıp keyfileşebiliyor, otokratlaşabiliyor, otokratlaştıkca tepki çekiyor, tepkileri bastırmak içinde diktatörleşebiliyor, diktatörleştikçe iktidarı kaybettiğinde hesap vermesi zorlaşıyor.
Her ne pahasına olursa olsun koltuğu koruma kendi geleceğini koruma ve kurtarmaya dönüşüyor, tam bir kısır döngü dür bu çıkışı olmayan, bu tür iktidarların artık seçimle gittiği pek görülmemiştir .

Değişen toplum yapısı ve ilerleyen teknoloji iktidarlara baskı unsuru oluşturuyor

İktidarda kalmayı hayat memat meselesine getiren liderlerin ilk işleri önce kendi zenginini, sonrasında kendi medyasını kurmak oluyor, bu amaçla etik olmayan yöntemler ile yandaşlarına kaynak aktarıyor, bir süre etkili gibi olsa da ileriki dönemlerde yandaşlık çok göze çarptığından etkisini yitiriyor, hatta tam tersine dönebiliyor, ve de artık gazeteler okunmuyor, yandaş medya izlenilmiyor.
Cep telefonları bilgisayar ve adsl , basının tekelini kırdı attı, şimdi YouTube da her düşüncenin ifade edildiği sayısız haber kanalı var .

Ülkenin neresinde olursan ol , Twitter'dan haberleri basından bile daha önce öğrenme ve hatta izleme olanağı var, peki ya o mecralara yandaş gazetecilik yapsınlar diye usulsüzce aktarılan hatta geri dönmeyen milyar dolarlar, işte o hesapların bir gün kendilerinden sorulacağını çok iyi bile iktidar yandaşları seçimle giderler mi dersiniz.
Mahkeme kadıya mülk değildir elbette , bir kişi oturduğu makamdan kalkmıyor da kalkmak istemiyorsa bilin ki alında çok büyük pislikler vardır, çok büyük pisliklerin üzerine oturan iktidarlar da seçimle giderler mi.
Kimse vazgeçilmez değildir, ben gidersem ülke batar diyenlerle doludur mezarlıklar
Yaşamın kanunu, doğar, büyür, ölürsün

Kötüye giden ekonomi iktidarları daha baskıcı hale getirebiliyor

Ülkenin zenginlikleri adilane paylaşıldıkça , fakirlik de olsa zenginlikte olsa sorun olmaz, 2002 yılında SSK emeklisi asgari ücretin %,30 fazlasını alırken, bu gün iktidarın en büyük destekçisi konumundaki 50/60 yaş üzeri emekliler, asgari ücretin %30 altına çekilerek, ulusal gelirden kendilerine düşen pasta küçültülmüştür, %60 lık bir gelir kaybıdır bu ülke pastasından pay edilen, bu paylar emeklilerden alınarak, başka mecralara aktarılmıştır,
Enflasyonun %80 leri bulduğu bu dönemde onlara %,25 zam teklif etmek , siz ölün artık demektir
Yaşlı ve emekli kesim küstürüldü bu kesim daha çok muhafazakardır, bu güne kadar da iktidarın en çok destek aldığı guruptur, lâkin açlık sofuluğu bozar, bu gurup bu gün değil destek vermek burnundan solur hale gelmiştir, bir şekilde bunun hesabını da soracaktır.
Yaşlı kesimi din pazarlayarak elde tutma gayretleri de beyhudedir .
Bu kesimden de seçimlerde beklediğini bulamayacağını gören iktidarlar da demokratik yollarla koltuğu bırakırlar mı.?

Ekonomi de sopalı dönem

En büyük zamları yapan, temel girdilerde acımasızca fiyat arttıran, enflasyonu hayat pahalılığını esnaf ve tüccara çıkarma gayreti ile açıkca göz dağı vermeye başlamış olup, bu konuda yeni cezai yaslar çıkarma yoluna gitmiştir, son iki yılda zaten perişan olan ve devletten beklediğini göremeyen esnaf ve tüccar kısmı, kaynakların kendilerine ve halka değil beşli çeteye aktığını gördükçe onlar burnundan solumakta olup mevcut iktidara destek vermeyecekleri çok açıktır.
Bu tespiti yapan iktidarlar sonucu bile bile seçime gider mi dersiniz ?

Sn Erdoğan yargılanır mı ?

Ülke tarihinde görülmemiş bir şekilde hem iç hem de dış borca boğulmuşsa
Borçlar ya yeni borç alınarak, yada para basılarak çevrilmeye çalışıyorsa ardında ekonomik bir enkaz kalıyorsa !
Enkaz devralan , o enkazın altında kalmak istemeyeceğinden, enkazı bırakanları yargılama hatta mahkum ettirme cihetine gideceklerdir .
Enkaz devralan, devraldığı enkazı halka anlatmak zorunda olduğundan. devri sabık yaratma zorunluluğu vardır, bu enkazı devralmak, iktidara gelecek partiler için baştan intihar etmek demektir.
Bu nedenle Erdoğan yargılanır .
Bu nedenle Erdoğan demokratik yollarla gitmez, istese de gidemez,
Kaybedeceğini anladıklarında hiçbir iktidar seçime yanaşmaz, kavga çıkarır, kargaşa çıkarır hatta savaş çıkarır yine gitmez,

Mevcut iktidarın tek kurtuluşu vardır .

Şevki Yılmaz'ın da dediği gibi ne yapıp edip hazinedeki tüm altınları satma, harcama pahasına iktidarda kalmak zorunluluğudur.
İkinci bir şık ise muhtemel seçimi kazanacak görünen muhalefetten yargılanma garantisi almak, bu da biraz zor görünüyor, devralacakları enkazı izah edemeyen yeni iktidarı, halk çok kısa sürede enkaz haline getirir .
Enkazı bırakanı da kurtarıcı ;
Kısaca seçim kazanacağını anlayan muhalefet böyle bir mutabakat içinde olmaz.
Yargılanabileceğini anlayan iktidarda , koltuğu meşru bir şekilde bırakmaz.
Silahlı bir yandaş güç oluşturma gayretine girer .
Sadat gibi sivil kurumlar kurar.
Iraktan ,Afganistan'dan, Suriye'den kaçan IŞİD el kaide Nusra gibi silahlı çeteleri mülteci gibi ülkeye sokar, elinin altında hazır bulundurur,
İç savaşı göze alır yine gitmez, işte o gün Türk baharının başladığı gündür.

Cübbeli Ahmet Hoca'nın tarikatlar silahlanıyor, devletin çağırırsa gider ifade veririm
Sözü asla unutulmamalıdır
Dilerim bu yazdıklarım benim hüsnü kuruntularım ve hayal dünyam olsun,
Ülkem normal zamanda, demokratik bir ortamda seçime gitsin, kimsenin burnu kanamasın, kimse mağdur olmasın, seçim kazananları da medeni bir şekilde tebrik edelim.

Velev ki Sn Erdoğan seçimi kaybetti ve yargı önüne çıktı, bu güne kadar söylenen sayısız yolsuzlukların gerçek olmadığı anlaşıldı, benim de Sn Erdoğan'a giderek özür dilemek, hatta elini öpmek boynumun borcu olsun.