-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

SULTAN ALAADDİN KEYKUBAT

alaattin keykubat
Alaattin Keykubat

SELÇUKLU SULTANI ALAATTİN KEYKUBAT


Sultan Alaattin'in hükümdarlık tahtına cülusu ve Cengiz Han'ın zuhuru sırasındadır ki, Osmanlı neslinin birinci defa olarak Moğol fatihleri içinden Ertuğrul'un ve Sultan Osman'ın büyük pederi Süleyman'ın şahsiyle ortaya çıkmış olduğu görülür, ondan sonra yarım asır bu devrenin vekayi karışıklıkları arasında kaybolarak, nihayet ikinci ve son sultan Alaattin zamanlarında Osmanlı hükümetinin esasım kurmak ve tâaihte mevkiini kazanmak üzere, yepyeni bir şaşaile zuhurları müşahede olunur.


İleride Osmanlı vekayîi sırasında sözü kesmeğe mecbur olmamak için, Konya Selçuklularının tarihini mümkün olduğu kadar muhtasaran nakledelim, bu tarihi son yedi hükümdarın saltanatları arasında inkıraz tarihlerine, yani I. Alâü'ddîn'den III. Alâü'ddîn'e kadar takip edeceğiz.
Büyük Alaatdin tahta çıkınca, ilk himmeti Ermenistan hükümdar Melik Eşref ile anlaşmak oldu. Mezopotamya hükümdarı Melik Kamil Muhammed'den birkaç kule (622/ 1225) ve ertesi sene müttefiki Melik Eşrefin imdadiyle mağlup etmiş olduğu, Artuk ailesinden Amid Beyi Melik Mesûd bin Salih'den birkaç kale zaptetti (623/1226).


Sultan Alaattin'in'in saltanatının yedinci senesindedir ki, (627/1229), Harezm hükümdarlarının en sonu ve en meşhuru olup Cengiz Han tarihinde mühim bir mevka tutmuş' ve Moğollar'ın istilasına uzun süren kahramanca bir şecaat ile mukavemet ettikten sonra, sukutu, Hind ve İran devletlerinin de harab olmalarına yol açmış bulunan Celâlü'ddîn aleyhine yedi sene muharebesi açıldı.


Osmanlılar'm ceddi Süleyman'ın, Celâlü'd-dîn'in istilâsından birkaç sene önce Ermenistan hududunda görürmüş olmasına iddialarını dayandıran bâzı müverrihler,
Osmanlılar'la Hârezmliler'i, karıştırmış olduklarından, bu noktada hakikati tayin edebilmek için hiç olmazsa şu bölgelerin daha önceki tarihine müteallik şarkiyat vesikalarının müsait olduğu kadar vuzuhla Harezm'in aslından malûmat vermek lâzım gelmiştir.


Doğuda Ceyhun, batıda Hazar Denizi, güneyde Horasan, kuzeyde Türkmen memleketleri ile hudutlanmış olan dar ve uzun araziye Hârezm nâmı verilir.
Muhtelif cinslerin ihtilâtından terekküp etmiş olan sekenesi civarındaki milletlerden, büsbütün kendilerine mahsus ahlâk ve yarısı türkçe, yansı farsça bir lisân ile tefrik olunurlar.
Başlıca şehirleri Ceyhun'un batı sahilinde kâin Gürgene, diğer adıyla Cürcâniyye, doğu sahilinde bulunan Kât'dır.
Birincisi Hârezm nâmıyla da yâd olunur; ikincisi Şâhlar'ın ikametgâh merkezi olmuştur.
Birçok âlimlerin,167 özellikle allâme-i zî-iştihâr Zemahşerî'nin168 doğum yeri olan Zemah-şer şehrini de yâd edeceğiz, ikisi de Berkyaruk ve Sencer'e sâkîlik etmiş oîsn Kutbü*d-dîn ve oğlu Atsiz'dan (müverrih îtsiz suretinde yazıyorsada, biz doğrusunu yazıyoruz.


Horasan'da alelade bir vali ve diğeri istiklâl sahibi olmuştur.
Kutbü'd-dîn, Selçuklu ümerâsından birinin sakisinin kölesi olan Nuş-tekin nâmındaki Türk'ün oğlu idi. Atsız'ın oğlu, torunu, torununun oğlu Alâü'd-dîn îöküş (Tekeş)169 kendisine halef oldular. îşbu Töküş, dâhilen biraderleri ve oğullan ve haricen Selçuklu prensleri ve Kara- Hıtay hükümdarları aleyhinde hesapsız muharebelere girişmeğe mecbur olarak, cömertliği ve ilimlere muhabbeti derecesinde şecâatiyle de şöhret kazanmıştır.
Alâü'd-dîn'in sancakları ve çadırları üzerine bir telmih işareti olmak üzere «Hilâl» resmettirmiş olduğunu burada nazar-ı dikkate vaz'et-mek ehemmiyetten hâlî değildir. îşbu işaret Osmanlı milletine münhasır zannolunmuşsa da Alâü'd-dîn'den bile çok zaman evvel, İran men-şe'li paralarda görüldüğü üzere, şems ve kamer (güneş ve ay) derecesindeki iktidarlarına alâmet olarak, Güneş ile beraber Husrev'lerin tacını süslemişti.
Töküş'ün oğlu Alâü'd-dîn Muhammed, selefinin birçok müessese ve âdetlerini değiştirdi.
Meselâ Selçuklulâr'm hükümetinde ondan evvel asker muzıkası beş vakit namaz zamanlarında çalınırdı; Alâü'd-dîn Muhammed, oğullan için beş defa, kendisi için yalnız Güneş'in doğuşu ve batışı vakitlerinde iki defa çalınmasını arzu etti. Yirmi yedi prens işbu muzıkada altun davullar üzerine inci ile süslenmiş deynekler ile vurarak nağmelerin icrasına memur idiler. Bunlar Selçuklu hükümdarlarının şehzadeleri; silâh kuvvetiyle itaate alınmış Gûr'lu hükümdar-zadeleri; BeJh, Bamyan, Buhara hükümdarları ve onların evlâdı idi.


Bundan başka Hâ-rezm sultânı sarayının bütün hizmetleri hükümdarlara, şehzadelere tevcih olunmuştu .172 Kuvvetine mağrur olan Alâü'd-dîn, Otrar şehrinde birkaç Moğol tacirini idam ettirmekle Cengiz Hân'ın hiddetini celbetmişti. Bu vahşî kavimler derhal Ceyhun'un iki sahilinde Alâü'd-dîn'in memleketlerini istî-lâ ederek, Neeend, Fenâket, (Benâket olacaktır. Hazırlayan), Hocend, Se-merkand, Buhara ile büyük ve küçük Gürgenc'i; velhâsıl173 bütün Hâ-rezm'i tarhîb ettiler174. Muhammed Şâh'ın oğlu Celâl ü'd-dîn Mengübirti -ki en son ve en şöhretli Hârezm şahıdır- yalnız doğuda Alâü'd-dîn tarafından Cengiz Hâii üzerine açılan muharebede devanı ile iktifa etmeyerek, batıda dahî, Rûm (Anadolu) Selçuklularının en kuvvetlisi olan Alâü'd-dîn Key-kubâd aleyhine sınama muharebelerine çabucak başladı.


Alâü'd-dîn'in Ahlat valiliğinde bulunan yeğeni şehrin anahtarlarını bir miktar akçe mukabilinde muzaffer Hârezmşâh' teslim etmesi üzerine, Selçuklu Sultânı kendisinin yirmi bin süvarisi ve müttefiki olan Beynü'n-nehreyn (Mezopotamya) ve Ermeniyye hükümdarı Eyyûbîler'den Melik Eşref Mûsâ tarafından gönderilip de o kuvvete iltihak eden beş bin asker ile hâinin üzerine hücum ederek, İslâm'ın vekâyî cedvelinin kaydettiği en kanlı muharebelerden biri olmak üzere vukua gelen büyük çarpışmada yeğenini tam bir hezimete uğrattı (627/1229). Erzincan yakınlarında Yassı-çemen (metinde yanlış olarak Nisi-çemen yazılıdır, düzelttik. Ha.) nâm mahalde cereyan eden bu harbden dört sene sonra (631/1233) Ahlat, Alâü'd-dîn'in yeğeni olan prensin iktidarının pençesine düştü



Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun