Türk mitolojisi türeyiş destanı |
Türk mitolojisi türeyiş destan: Göktürkler, Hun' soylarından gelir ve onların bir koludurlar.
Türeyiş destanı
Kendileri ise, Aşina adlı bir aileden türemişlerdir. (Sonradan çoğalarak), ayrı oymaklar halinde yaşamağa başladılar, daha sonra Lin adını taşıyan bir memleket tarafından mağlup edildiler. (Mağlûbiyetten sonra Göktürkler), bu memleket tarafından, soyca öldürüldüler. ( Tamamen öldürülen Göktürkler içinde), yalnızca on yaşında bir çocuk kalmıştı. (Lin memleketinin) askerleri, çocuğun çok küçük olduğunu görünce, (ona acımışlar ve) onu öldürmemişlerdi.
Yalnızca çocuğun ayaklarını kesmişler ve bir bataklık içindeki otlar arasına bırakarak gitmişlerdi, bu sırada çocuğun etrafında dişi bir kurt peyda oldu ve ona et vererek çocuğu besledi.
Çocuk, bu şekilde büyüdükten sonra da, dişi kurtla karı-koca hayatı yaşamağa başladı, Kurt da çocuktan bu yolla gebe kaldı.
Göktürkleri mağlup eden ve hepsini kılıçtan geçiren Lin memleketinin kıralı, bu çocuğun halâ yaşadığını duydu ve onun da öldürülmesi için askerlerini gönderdi. Çocuğu öldürmek için gelen askerler, kurtla çocuğu yan yana gördüler.
Askerler kurdu öldürmek istediler, fakat kurt (onları görünce) hemen kaçtı ve Turfan memleketinin kuzeyindeki dağa gitti, bu dağda, derin bir mağara vardı, mağaranın içinde de büyük bir ova bulunuyordu, Ova, baştan başa ot ve çayırlarla kaplı idi, çevresi de birkaç yüz milden fazla değildi.
Dört yanı, çok dik dağlarla çevrili idi, Kurt, kaçarak bu mağaranın içine girdi ve orada on tane çocuk doğurdu.
Zamanla bu on çocuk büyüdüler ve dışarıdan kızlar getirerek, onlarla evlendiler.
Bu suretle evlendikleri kızlar gebe kaldı ve bunların her birinden de bir soy türedi. İşte Göktürk devletinin kurucularının geldikleri , Aşina ailesi de (bu Onboy'dan) biridir.
Onların oğulları ve torunları çoğaldılar ve yavaş yavaş yüz aile haline geldiler, bir kaç nesil geçtikten sonra, hep birlikte mağaradan çıktılar, Juan-juan devletine tabi oldular, Altay eteklerinde yerleştiler, bundan sonra da Juan-juan Devletinin demircileri oldular...
Kutsal mağaralar ve Ergenekon
Kutsal Mağara” inancının menşeleri: Büyük Hun Devletinde Kutsal bir Ata Mağarasının bulunduğunu, Çin kaynaklarından öğreniyoruz, bu kutsal mağaraya yalnız
Şamanlar veya kişiler değil, bütün devlet teşkilâtı saygı gösteriyor ve senenin belirli
aylarında bu mağara ziyaret edilerek büyük bir tören yapılıyordu, önemli olan nokta,
hükümdarın da bu törene başkanlık etmesi idi.
Maalesef bu mağaranın nerede ve hangi
mağara olduğunu bilmiyoruz, Toba’lar da, kayaları ata mabedi şeklinde oyuyorlar
ve mağaraya benzeyen bu yerlerde, göğe, yere ve Han soylarının ruhlarına kurbanlar
sunuyorlardı.
Bu kurban merasiminden sonra da, kayın ağaçlan dikerek, o bölgede
bir nevi kutsal bir orman meydana getiriyorlardı, öyle anlaşılıyor ki, Toba’larda da
bir nevi mağara kültü vardı
Göktürk’ler de de bir Ata-Mağarası'nın bulunduğunu kesin olarak biliyoruz, Göktürk Kağan da senenin belirli zamanlarında devletin ileri gelenlerini ve kabilelerin
soyluları yanma alarak bu ecdat mağarasına gidiyor ve oraya kurbanlar vererek
saygı duruşunda bulunuyordu
Yine Göktürklerin menşe efsanesinde de, dişi kurt
çocuğu alıp bir mağaradan içeriye götürmüş ve orada türemişlerdi.
Kırgız’lar kendilerini kurttan türeyen Türklerden ayırmak istemiş olacaklar ki,
başka bir menşe efsanesine bağlanmışlardır, onlara göre, kendilerinin ilk ataları bir
Ata Mağarası’nda bir inekle yaşıyordu. Kırgızlar, işte bu ilk ata ile inek’ den türemişlerdi
Görülüyor ki, burada da bir Ata Mağarası motifi vardır, Kore’liler de senenin
10. ayında Ata Mağarası’na gidiyorlar ve orada göğe kurban veriyorlardı
Aybek üd- Devâdârî’nin Türklerin menşei hakkında anlattığı efsaneye dıştan
bir çok tesirlerin girmiş olmasına rağmen, Türklerin ilk atası olan Ay-Ata da yine bir
mağarada meydana gelmişti.
Mağara ilk insana, yazarın da dediği gibi, bir “ ana rahmi”
vazifesini görmüştü. Proto-Moğol dinlerinde, bu ata mağaraları motifini görmek,
oldukça güçtür, biraz sonra vereceğimiz örneklerle de anlaşılacağı üzere, mağaraların
kutsal sayılmasının sebebi şu olmalıydı :
Mağaralar, yeraltı dünyasını, yer yüzüne bağlayan birer kapı gibi idiler.
Kaynaklar
Türk mitolojisi Bahattin Ögel
Yorum Gönder