SURİYELİ İSTİLACILAR NASIL GERİ GÖNDERİLİR

Türkiye'nin Mülteci Krizi

Türkiye’nin Mülteci Labirenti: Geri Göndermek mi, Göndermemek mi? 🚪✈️

Türkiye'nin Mülteci Krizi Nasıl Çözülür?


Son yıllarda Türkiye, "dünyanın en büyük misafir odası" olma unvanını almak için adeta yarışıyor! 🌍 
Suriye’den Afganistan’a, Afrika’dan uzanan bu "renkli" demografik mozaik, ekonomiyi sallarken, sosyal dokuyu da "esnetiyor". 
Peki, bu misafirler artık "kalkma vakti" geldi mi? 
Türkiye, yasadışı mültecileri geri gönderebilir mi? 
İşte bu "sıcak patates" meselesine ironi ve metaforlarla yaklaşıyoruz! 🔥🥔

1️⃣ Suriyeli Mülteciler "Hoş Geldin" Demek Kolay, "Güle Güle" Demek Zor!


Türkiye, "kapıları açık tutma" politikasıyla milyonlarca mülteciye ev sahipliği yaptı. 
Ancak şimdi bu "ağır misafirler", ekonomik dengeleri "sandalyelerini çekerek" oturmuş durumda. 🪑💸

  • Ekonomi: Mülteciler ucuz işgücü olarak görülse de, sosyal yardımlar ve kayıt dışı ekonomiyle bütçeye "ekstra bagaj" yüklendi.
  • Demografi: Bazı şehirlerde "yerli halk azınlıkta" kaldı. Sanki "nüfus takası" yapılmış gibi!
  • Güvenlik: Yasadışı geçişler ve suç oranları "kontrolsüz büyüyen bir ağaç" gibi dallanıp budaklanıyor. 🌳🔪

Peki, bu misafirleri "usulünce" uğurlamak mümkün mü?

2️⃣ "Geri Gönderme" Politikası: Çıkış Kapısı Aranıyor!


Türkiye’nin elinde "geri gönderme" için bazı kozlar var, ancak işler o kadar da basit değil.

📌 Diplomatik Pazarlık: "Alın Bunları, Karşılığında Ne Verirsiniz?"

  • Suriye ile Anlaşma: Türkiye, "güvenli bölge" projeleriyle Suriyelileri geri göndermeye çalışıyor. Ama Esad rejimiyle masaya oturmak, "ateşle oynamak" gibi. 🔥
  • AB ile Vize Serbestisi: Avrupa, "bize gelmesinler diye" Türkiye’ye fon vaat ediyor. Ancak bu fonlar "bir kovaya su taşımak" gibi: sızıntı çok, doldurması zor! 🪣💶

📌 Yasal Düzenlemeler: "Artık Kurallar Net!"

  • Geri Kabul Anlaşmaları: Türkiye, bazı ülkelerle anlaşma yaparak sınır dışı edebilir. 
  • Fakat Afganistan gibi ülkeler "pasaport kontrolü yapmayan bir havaalanı" gibi: kimse geri almıyor! ✈️🚫
  • Sınır Güvenliği: İran sınırından gelen Afganlar için "dikenli tel çit" çözüm mü? Belki, ama insan kaçakçıları için bu bir "engel değil, iş fırsatı"! �🕵️

📌 Gönüllü Dönüşler: "Bilet Parasını Biz Verelim, Siz Gidin!"


Maddi Teşvik: Bazı mültecilere "uçak bileti + nakdi yardım" verilerek gönüllü dönüş sağlanıyor. Ancak bu, "küçük bir dalgayı geri itmek" gibi: ana akım durmuyor! 🌊

3️⃣ "Gitsinler mi, Kalmasınlar mı?" Kısır Döngü 🔄


Türkiye’nin önünde iki seçenek var:

  • "Hepsini Gönder!" derseniz, uluslararası tepki + insani kriz riski.
  • "Kalsınlar!" derseniz, ekonomik ve sosyal gerilimler artacak.

Peki çözüm?

✅ Kontrollü Entegrasyon: Yasal statü belirleme, dil kursları, istihdam sağlama.
✅ AB ile Geri Kabul Anlaşmalarını Sıkılaştırma: "Parayı ver, mülteciyi al" modeli revize edilmeli.
✅ Suriye’de Kalıcı Barış: En köklü çözüm, ama "bulmaca gibi" her parçası eksik! 🧩

Sonuç: "Misafir 3 Gün Kalırsa Misafir, 10 Yıl Kalırsa?" 🏠⏳

Türkiye, "dünyanın mülteci kampı" olmaktan çıkıp, "kontrollü göç yönetimi" modeline geçmeli. Yoksa bu "açık büfe" misafirperverlik, hem ev sahibini hem de misafiri yoracak!

Tek Adam Rejimi ve Mülteci Krizi: "İstemiyoruz!" Diyebilmek 🚨


Türkiye son yıllarda "kontrolden çıkmış bir misafir ağırlama politikasıyla karşı karşıya. Suriyeliler, Afganlar, Pakistanlılar derken, nüfus mühendisliği "kendi vatandaşını azınlığa düşürme" noktasına geldi. Peki, bu durum gerçekten de "tek adam rejiminin siyasi çıkarları için mi" sürdürülüyor?

Eğer öyleyse, "halkın iradesi hiçe sayılıyor" demektir. Peki, bu kısır döngüyü kırmak için ne yapmalı?

1️⃣ "Tek Adamın Mülteci Politikası: Oy Deposu mu, Sosyal Mühendislik mi?"


  • Vatandaşlık Dağıtarak Oy Devşirme: Son yıllarda milyonlarca mülteciye vatandaşlık verildi. Acaba bu, "seçimlerde blok oy" almak için mi?
  • Demografiyi Değiştirme Projesi: Bazı bölgelerde yerli nüfus azınlığa düşürülüyor. Bu, "toplumsal dengeyi altüst etme" planı olabilir mi?
  • AB ile Pazarlık Malzemesi: Mülteciler, Avrupa’ya karşı "sürekli bir tehdit unsuru" olarak kullanılıyor. "Bize destek olmazsanız kapıları açarız!" stratejisi…

🔴 Halkın Tepkisi: "Artık Yeter!"

Sokak protestoları, sosyal medya kampanyaları (#MültecilerGitsin), yerel direnişler yükseliyor.
Ancak tek adam rejimi, eleştirileri "ırkçılık" diyerek bastırmaya çalışıyor.

2️⃣ Peki, Bu Rejim Mültecileri Gerçekten Göndermek İstemiyorsa Ne Yapmalı?


✅ Siyasi ve Hukuki Mücadele: "Demokrasiye Darbe Vurdurtmayız!"

  • Yerel seçimlerde tepki oyları: Belediyeler, mülteci politikalarını sıkılaştırabilir.
  • Anayasa Mahkemesi ve uluslararası hukuk: Mülteci anlaşmalarının hukuka aykırılığı işlenmeli.
  • Millet ittifakı ortak politikası: Mültecilerin geri gönderilmesi ana vaat olmalı.

✅ Toplumsal Direniş: "Sokaklar Bizim!"

  • Kitlesel protestolar: Polonya, Macaristan gibi ülkeler sert tavırla mültecileri durdurdu.
  • Ekonomik boykot: Mülteci işçi çalıştıran işletmeler teşhir edilmeli.
  • Medya ve sosyal baskı: #MültecilerGitsin gibi hashtag'ler trend olmalı.

✅ Uluslararası Baskı: "AB, Bize Yardım Etmek Zorunda!"

  • Türkiye, AB’nin mülteci bekçisi değil!
  • Fonlar kesilirse, rejim mültecileri tutamaz.
  • Suriye ile diplomatik görüşmeler zorlanmalı.

3️⃣ Sonuç: "Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe!"

Eğer tek adam rejimi, mültecileri siyasi çıkar için tutuyorsa, halkın tepkisi daha sert olmalı.
  • Seçimlerde bu politika sorgulanmalı.
  • Hukuk ve diplomasi devreye sokulmalı.
  • Sokaklar, bu göçmen krizine karşı sesini yükseltmeli.
  • Çünkü Türkiye, kimsenin "demografik laboratuvarı" değildir!

İki Yakanın Ateşi Türkiye'm,


Bağrında Bir Hicran Denizi

Ey üç kıtanın nazlı gelini,
Şimdi gözyaşıyla ıslak eteklerin.
Açtın sineni, yurdun oldun nice garibin,
Ama yoruldu artık cefakar yüreğin.

Sokaklarında yabancı bir telaş,
Dilinde bin bir ah, bin bir sitem.
Kendi evlatların dar gelirken aş,
Nasıl bölüşülür bu koca elem?

Kirpiklerinde biriken hüzün bulutu,
Yüreğinde bir yangın, bir kara kış.
Demografyanın oynak bir oyunu mu bu?
Kendi kimliğinle verdiğin çetin bir savaş.

Mülteci, Garip Kuşun Kanat Çırpışı

Ey yurdundan koparılmış biçare canlar,
Ayaklarınızda bin yıllık bir hicretin izi.
Sırtınızda bir enkaz, gözlerinizde kanlı yaşlar,
Sığınacak bir liman ararlar  .

Vardınız bir diyara, lakin yabancısınız,
Gönüllerde bir burukluk, dillerde bir soru.
Ne geçmişiniz kaldı, ne de yarınlarınız,
Tutunacak bir dal ararsınız umuda doğru.

Çocukların gözlerinde bir korku ışıltısı,
Anaların feryadı göklere yükselir sessizce.
Bir dilim ekmek, bir sıcak yuva umudu,
Yaşarsınız her gün bir bilinmez bilmece.

İki Yakanın Ortasında Bir Kırık Köprü

Ne ev sahibi güler artık eskisi gibi,
Ne de misafir bulur aradığı huzuru tam.
Bir yanda sabrın tükenişi, öte yanda garibin kalbi,
İki ateş arasında yanan bir dram.

Ey vicdan sahibi, ey insan olan,
Bu acıya nasıl kayıtsız kalınır?
Bir yanda yoksulluk, öte yanda vatan hasreti yanan,
Bu iki yaralı yüreğe merhem nasıl çalınır?

Umut bir tohumdur, yeşerir mi bilinmez,
Gelecek karanlık, yollar çetin ve uzun.
Ama belki bir gün, bu hicran diner, yüzler güler,
Ve iki yakanın ateşi de  bir gün.söner

Ahmet ATAM
Next Post Previous Post