Siyasal İslam'ın getirdikleri
Jakoben, tepeden inmeci ve dayatmacı anlamında kullanılan Fransızca bir sözlük, hiç kimse kendisi kandırmasın, bu topraklarda en eski çağlardan beri ilk kez bir halk iktidarı (Çarıklılar ve sarıklılar) yaşanıyor, adı ise siyasal İslam, tam olarak da Türkiye'de yaşayan halkın iktidarı, bu halkın karakterine, zekasına, isteklerine, kültürüne, etik değerlerine, yaşam biçimine de en yakışan iktidar bu ve bu nedenle yirmi yıldır iktidarlar.
Ne yazık ki hayat.
Zira halk.
Bir ülkede toplumsal gelişim, o topluluktaki insanların hep birlikte çaba ve emeğiyle oluşan zenginliklerle mümkün.
Ve her toplum.
Ve her toplum.
Kendi yarattığı kültürün, ekonominin, bilimin, sanat ve de politik ilişkilerin bir yansımasıdır.
Velev ki bu zenginlik, sadece belirli bir kesimin eline geçti, orada işler değişir
Bu değişime karşı durma oranları ise toplumların da refahını da belirler.
Velev ki bu zenginlik, sadece belirli bir kesimin eline geçti, orada işler değişir
Bu değişime karşı durma oranları ise toplumların da refahını da belirler.
Bu bakış açısı ile toplumların refahı;
Sadece ürettikleri zenginliklerle değil.Aynı zamanda o toplum içerisindeki bireylerin, ele geçirdikleri zenginlikleri yurttaşları ile paylaşmak konusundaki istek irade ve çabalarına bağlı olarak da gelişir.
Bu sebeple iktidarlar;
Kulluk sistemini benimsemiş, özümsemiş hatta içselleştirmiş toplumlar yaratmak için ellerinden geleni yaparlar.
Ülkemizde yaşandığı üzere.
Ülkemizde yaşandığı üzere.
Güce tapan.
Tebaa kültürü ile yetişmiş bireylerin yoğun olduğu toplumlarda ise, kaza kader ve şükür kelimelerini çok fazla duyarsınız.
Yani halklar ve toplumlar.
Kendi mücadele azimleri ve değişme beklentilerine paralel olarak şekillenen, iyi ya da kötü bir hayat sürer.
Halkların benimsemiş oldukları siyasi tercihe bağlı olarak hayat kalitesi artar ya da azalır.
Bu anlamda her halk her toplum, hak ettiğini yaşar.
Halkların benimsemiş oldukları siyasi tercihe bağlı olarak hayat kalitesi artar ya da azalır.
Bu anlamda her halk her toplum, hak ettiğini yaşar.
Türkiye'de de halk kendi hak ettiğini yaşıyor.
Buradaki insanların;
- Politik
- Kültürel ve ahlaki tercihleri.
Türkiye’de böylesi bir yaşamı ve yönetimi doğurdu.
Bu yaşam biçimi, ülkedeki çoğunluğun kendi isteğiydi.
Zira, bu halkın kendisine en uygun yönetim buydu
Bu yaşam biçimi, ülkedeki çoğunluğun kendi isteğiydi.
Zira, bu halkın kendisine en uygun yönetim buydu
- Riyakarlıkla.
- Köylü kurnazlığıyla.
- Gavur edebiyatıyla yetiştirilmiş.
- Cin hikayeleriyle.
- Orta çağ masallarıyla.
- Bilim dışı her türden bilgiyle eğitilmiş.
- Hak arayan memura,
- Gev yapan işçiye.
- Slogan atan öğrenciye saldıran.
Siyasal İslam Kader midir?
Kendi gibi düşünmeyenleri illet ile zillet ile, vatan hainliği ile suçlayanlarda, gün geldiğinde hak ettiğini yaşar.
Türk milleti olarak bu gerçeği görmezden geldiğimiz müddetçe sorun tespit edilemiyor.
Türk toplumunun toplumsal dokusu doğru okunmadığında, tüm bu ekonomik, kültürel ve ahlaki çöküşe rağmen, neden AKP'nin hala 1. parti olduğu da anlamlandırılamaz.
Türk toplumunun toplumsal dokusu doğru okunmadığında, tüm bu ekonomik, kültürel ve ahlaki çöküşe rağmen, neden AKP'nin hala 1. parti olduğu da anlamlandırılamaz.
Ne yazık ki hayat.
Duygusal ya da düşünsel formülasyonlarımıza göre değil;
Maddi gerçeğe göre şekilleniyor.
Halk kavramı elbette tek bir tanıma sahip değil.
Burada da halk dediğimizde.
Halk kavramı elbette tek bir tanıma sahip değil.
Burada da halk dediğimizde.
İçindeki tek tek tüm bireyleri kapsayan, nüfusun tamamından bahsetmiyoruz.
Toplumsal dokuyu belirleyen ekseriyetten bahsediyoruz.
Toplumsal dokuyu belirleyen ekseriyetten bahsediyoruz.
Toplum ve iktidar madalyonun iki yüzüdür.
İktidar ve toplum arasındaki ilişki görülmediği müddetçe.
Yani iktidarların da aynı toplumun içinden çıkan bireyler olduğunu görmezden geldiğimiz müddetçe
Tüm mesele iktidarla sınırlanıyor.
Bu ise kolaya kaçıp topu taca atmaktır.
Bu ise kolaya kaçıp topu taca atmaktır.
Romantik formülasyonlara sığınıp.
İktidar ve toplum ilişkisini görmezden gelmek en kolayı.
Gözden kaçan ise Mevcut iktidarların halkların bir aynası olduğu gerçeğidir.
Yaşadığımız yüz yılda halkçılık ise sanıldığının aksine, ilerici bir tavır değildir.Zira halk.
Egemenler tarafından rahatça şekillendirilebilen bir oyun hamurundan farkı yoktur
Çıkarcı sadece kendi menfaatini düşünen halklara uygun politika yürütmek ise;
Doğruluk ölçütleri, yanlıştan öte, geri olan bir şeye teslim olmaktır.
Halka liberalizm diye yutturulan bir durumdur
Siyasetçinin buradaki en tehlikeli söylemi ise.
Halka liberalizm diye yutturulan bir durumdur
Siyasetçinin buradaki en tehlikeli söylemi ise.
Halkın değerleri aldatmacasıdır.
Sırf bu değerlere göre tavır almak.
Sırf bu değerlere göre tavır almak.
Politika yürütmektir.
Bu politikayı yürüten politik özneyi ise;
Şu veya bu oranda ideolojileştirerek, gerici politikalar üretilmesine neden olmak, Türkiye gibi kendine has özellikleri olan ülkelerin özgün koşullarında tehlikelidir.
Bugün Türkiye iktidara sahip olan egemenlerin doğruluk ölçütlerinin kıskaçları arasında yaşıyor.
Bu mengene gibi kıskaçlarla Kasımpaşa kıraathanesinde.
Bu mengene gibi kıskaçlarla Kasımpaşa kıraathanesinde.
Anadolu'da herhangi bir köyde.
Ya da yaşadığınız bir sokakta her an karşılaşıyoruz.
Ya da yaşadığınız bir sokakta her an karşılaşıyoruz.
Jakoben bir anlayış ile uygulanan bu kıskaç
Yine Jakobence sonlandırılır
Bu kıskaçlardan kurtulmanın tek çaresi de jakoben bir tavırla mümkün.
Türkiye gibi ülkeleri ileri ya da geri götüren her daim Jakoben yaklaşımlar ve yönetimler olmuştur, gericilerin elinde geri, idealistlerin yönetiminde ise uçuşa geçen.
Türkiye gibi ülkeleri ileri ya da geri götüren her daim Jakoben yaklaşımlar ve yönetimler olmuştur, gericilerin elinde geri, idealistlerin yönetiminde ise uçuşa geçen.
Atatürk dönemi de bir Jakoben yönetim idi
Erdoğan Yönetimi de
Hiç kimse Demokrasiden bahsetmesin, Türkiye'de bir demokrasi kültürü yoktur, oluşması belki yüzyılları alacaktır
Halkın bilinçlenmesini, değişmesini beklemek de siyasal İslam'ın tarikat ve cemaat kültürünün hakimiyet kıskacını sürdürdüğü müddetçe tam bir ham hayaldir.
Ahmet Atam
Yorum Gönder