KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

ZÜĞÜRT TESELLİSİ

Züğürt tesellisi deyimi Türk insanı için ne anlama gelir
Züğürt tesellisi
Züğürt tesellisi

Züğürt tesellisi, kötü sonuçlanmış bir işte, çok önemsiz iyi bir yan bularak sevinme anlamına gelir. Örneğin, arabasını kaybeden bir adam, "En azından bisikletim var" diyerek züğürt tesellisi yapabilir. 
Bu deyim, züğürt kelimesinin fakirlik ve sefalet anlamına gelmesinden kaynaklanır. 
Züğürt tesellisi yapan kişi, büyük bir kayıp yaşadığı halde, küçük şeylerle avunmaya çalışır. 
Bu durum hem komik hem de acıklıdır. 
Züğürt tesellisi yapmak, bazen insanın kendini iyi hissetmesini sağlayabilir ama bazen de gerçekleri görmesini engelleyebilir.

Züğürt tesellisi deyimi


Türk kültüründe yaygın olarak kullanılan bir deyimdir. 
Bu deyimin kökeni ise Osmanlı dönemine dayanır. 
Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında, devletin ekonomik durumu çok kötüydü ve halk yoksulluk içinde yaşıyordu. 
Bu durumda halkın moralini yüksek tutmak için bazı şeyler söylenirdi. Örneğin;
Bizim devletimiz çok büyük ve güçlüdür.
Bizim padişahımız çok adaletli ve cömerttir.
Bizim yaşantımız en doğru ve en güzel hayattır.
Gibi sözler halka telkin edilirdi. 
Bu sözler de züğürt tesellisi olarak nitelendirilirdi. 
Çünkü halkın gerçek durumu ile bu sözler arasında büyük bir çelişki vardı.
Bugünde Türk halkı için değişen bir şey yok
Seksen milyon züğürt tesellisi ile avunup gidiyor işte.

Züğürt tesellisi, bir kişinin yoksulluğunu veya başarısızlığını kabullenip kendini avutmasıdır da aynı zamanda. Örneğin,
Ben zaten arabaya binmeyi sevmem, yürümek daha sağlıklı" diyen biri züğürt tesellisi yapıyor demektir.


Bir züğürt tesellisi örneği 

Mesela züğürdün birsi yazmış, hiciv ile ortaya karışık.
Kim demiş yok yoksul züğürt biriyim diye, Beni senelerdir bırakmayan bir migrenim var
İkide bir tekleyen kalbim var, hiç geçmeyen sinirim var, depresyonum var, 
Ata sıra nükseden ağrısı bitmez bir belim var, üstüne üstlük hiçbir şeyden memnun olmayan ha bire dırdır eden bir çenem var, öyle her yerde her şekilde popomun üstüne oturamam, basurum var.

Aklına eseni yapmak isteyen bir yapım, ama öyle herkese de açılmayan bir gönül kapım var.
Bakmayın böyle diri göründüğüme,
Dünyanın derdini sırtında taşıyan;
Derdi tasası hiç bitmez bir başım var.

Ben hiç yalnız değilim
Ailemi ülkeyi hatta dünyayı yeniden dizayn edecek hayallerim var.
Gösterişten uzak, moda denilen çılgınlığa kapalı, otuz yıl önce aldığım, bir o kadar sürede daha giymeyi düşündüğüm gardırop dolusu elbiselerim var.

  • İşim var.
  • Aşım var.
  • Aşkım var.
  • Başımı sokacak bir evim.
  • Elimi öpen evlatlarım var.

İyiyi doğruyu bilecek aklım, riyakarları sahtekârları fark edecek bilincim, bana her gün iktidarın yalanlarını pazarlayan, soframa yalancı dolmaları servis eden kocaman ekranlı bir televizyonum var.
Ne yapayım atı eşeği arabayı;
Algısı var, vergisi var, çeşit çeşit derdi var, evlatlarımın alıverdiği çeşit çeşit ayakkabım var.
Dedik ya bu dangalak da elle tutulamayan gözle görülemeyen sırtındaki yükleri de kendi varlığı olarak saymış
O da bir başka züğürt tesellisi işte.

Birde Züğürt tesellisi ile mutlu olan cehaleti dip yapmış dangalaklar vardır ki ülkenin de kaderi ile oynarlar 


Adam on km ötede kaplıcaya senede bir kez gidemez, hayatında hiç görmediği göremeyeceği viyadükler ile öğünür.

Kasabın önünden geçemeyen, midesi sakada kültürü, beyni siyasi propagandaya teslim olmuş adam, aya otoyol yapacak yapacağız diyen siyasilerin yalanları ile şehir meydanlarındaki boş bulabildiği banklara oturarak, lüks Restoranlarda yemek yiyenlerin çokluğu, hayatında bir hacı Murat'a bile sahip olamadığı halde, fakir bırakılmayı bir nimet olarak görüp, ahiretteki hurileri düşleyerek, caddelerdeki otomobillerim fazlalığı ile öğünür durur.
Seksen milyon insanın kaderi ile oynayanlarda bu dangalaklardır zaten.
 
Züğürt tesellisi günümüz insanı için tamda budur işte.
Ahmet Atam