-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

SEÇİMLERDEN SONRA TÜRK EKONOMİSİNİ NE BEKLİYOR

Türk ekonomisini ne bekliyor
Türk ekonomisini ne bekliyor


2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Türkiye'yi nasıl bir ekonomik durum bekliyor? ekonomik ve siyasi istikrar mı? kusursuz bir fırtınanın yerle yeksan edeceği bir Türkiye ekonomisi mi 

Türk ekonomisi nereye gidiyor

Türkiye ekonomisi, 2021 yılında yaşadığı yüksek enflasyon ve kur baskısı nedeniyle zorlu bir süreçten geçti. 
2022 yılında ise faiz indirimleri ve düşük kur politikası ile büyüme ve dezenflasyon hedefleyen bir ekonomi yönetimi izlendi. 
Ancak bu politikaların enflasyonu düşürmede yeterli olmadığı ve ekonomik kırılganlıkları artırdığı görüldü. 
Enflasyon azdı.

2023 yılında Türkiye'yi nasıl bir ekonomik durum bekliyor? 

Bu yazıda, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Türkiye'nin ekonomik görünümüne ilişkin bazı öngörülerde bulunacağım
Öncelikle, 2023 yılının ilk yarısında mevcut ekonomi politikalarının sürdürüleceğini varsayabiliriz. 

Bu durumda, Türkiye'nin enflasyonu düşük faiz ve düşük kur ile kontrol altına almayı başaramayacağını ve yüksek enflasyonla düşük de olsa büyümeye devam edeceğini söyleyebiliriz. 
1970li yıllar gibi neredeyse üç haneye ulaşacak olan enflasyonist bir döneme hazır olun derim.
Bu senaryoda, Türkiye'nin büyüme oranının kalıcı ve sürdürülebilir olmadığını ve;

  • Cari açık
  • İşsizlik
  • İç ve dış borçluluk gibi sorunları çözmediğini de göreceğiz

Düşük faiz ve düşük kur politikasının etkileri neler olabilir?


Düşük faiz ve düşük kur politikası, merkez bankasının para arzını artırarak hem faiz oranlarını hem de döviz kurlarını düşürmeye çalıştığı bir makroekonomik stratejidir. 
Bu politikanın amacı, ekonomiyi canlandırmak, ihracatı artırmak ve enflasyonu düşürmektir. 
Ancak bu politikanın etkileri her zaman olumlu olmayabilir. 
Olmadığıda görüldü
Yandaş DİE idarecilerİ vasıtası ile belirlenen, aslında üç haneli olan enflasyon yine yandaş medya tarafından istikrar ve beka lokumuna sarılarak halka yutturuldu.
Bu yazıda, düşük faiz ve düşük kur politikasının olası etkilerini inceleyeceğiz.

Düşük faiz ve düşük kur politikasının olumlu etkileri şunlardır:


- Düşük faiz oranları, yatırım ve tüketim harcamalarını teşvik eder. Bu da ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırır.
- Düşük döviz kurları, ihracatı ucuzlatır ve ithalatı pahalılaştırır. 
Bu da dış ticaret açığını azaltır ve cari işlemler dengesini iyileştirir.
- Düşük faiz oranları ve döviz kurları, enflasyon baskısını azaltır. 
Bu da fiyat istikrarını sağlar ve reel gelirleri korur.

Düşük faiz ve düşük kur politikasının olumsuz etkileri şunlardır:


- Düşük faiz oranları, tasarruf eğilimini azaltır. 
Bu da uzun vadede yatırım fonlarının azalmasına ve ekonomik büyümenin yavaşlamasına neden olabilir.
- Düşük döviz kurları, ithal girdi maliyetlerini artırır. 
Bu da üretim maliyetlerini ve dolayısıyla enflasyonu yükseltebilir.
- Düşük faiz oranları ve döviz kurları, spekülatif sermaye akımlarını çeker. 
Bu da finansal piyasalarda aşırı dalgalanmalara ve kriz riskine yol açabilir.

Sonuç olarak, düşük faiz ve düşük kur politikası, ekonomiyi kısa vadede canlandırmak için etkili bir araç olabilir. 
Ancak bu politikanın uzun vadede sürdürülebilir olması için, yapısal reformlarla desteklenmesi ve makroekonomik göstergelerin yakından izlenmesi gerekmektedir.

İkinci olarak, 2023 yılının ikinci yarısında seçim sonuçlarına bağlı olarak ekonomi politikasında değişiklikler olabileceğini düşünebiliriz. 

Eğer seçim sonucunda AK Parti iktidarda kalırsa, ekonomi politikasında önemli bir değişiklik beklenmez. 
Lakin!
Hem faiz hemde döviz kurunu sabit tutmak mümkün olmaz.
Birinden birin mutlaka patlar
Gerek faizlerin gerekse döviz kurlarının patlaması da enflasyonist baskıyı beraberinde getirir
Bu durumda da Türkiye'nin ekonomik sorunlarının devam edeceği ve kriz riskinin artacağı söylenebilir. 

Seçim sonucunda AK Parti iktidardan uzaklaşırsa

Yeni bir ekonomi yönetiminin kurulması ve farklı bir ekonomi politikası izlenmesi mümkün olabilir. 
Bu durumda da Türkiye'nin ekonomik sorunlarını çözmek için radikal reformlara ihtiyaç duyacağı ve bu reformların kısa vadede maliyetli olabileceği ifade edilebilir.

Sonuç olarak, 2023 yılında Türkiye'nin ekonomisini nelerin beklediği belirsizliğini koruyor. 
Ancak şunu söylemek mümkün ki, Türkiye'nin ekonomik sorunlarını çözmek için gerekli olan; 
  • Hukuk
  • Eğitim
  • Teknoloji gibi alanlarda ciddi reformlara ihtiyacı var. 
Aksi takdirde, Türkiye'nin ekonomisi fotokopi krizlerden kurtulamayacak ve uzun vadeli büyüme potansiyelini kaybedecek.

Türkiye'nin döviz mevduatlarına el koyma riski var mı?


Bu soru son zamanlarda birçok kişinin aklını kurcalıyor. 
Türkiye ekonomisi zor bir dönemden geçiyor ve döviz kurları rekor seviyelere ulaştı. 
Bazı uzmanlar, hükümetin döviz mevduatlarına el koyabileceği veya sınırlayabileceği yönünde uyarılarda bulunuyor. 
Peki bu senaryo gerçekçi mi? 
Türkiye'nin döviz mevduatlarına el koyma riski var mı?
Öncelikle, döviz mevduatlarına el koymak ne demek? 
Bu, hükümetin vatandaşların bankalardaki döviz hesaplarını zorla TL'ye çevirmesi veya bloke etmesi anlamına gelir. 
Bu şekilde, hükümet döviz rezervlerini artırmaya veya TL'nin değer kaybını durdurmaya çalışabilir. 
Ancak bu, hem hukuki hem de ekonomik açıdan çok ciddi sonuçlar doğurur.

Hukuki açıdan bakarsak, döviz mevduatlarına el koymak anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. 
Anayasanın 35. Maddesi, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğunu ve bu hakkın ancak kamu yararı için ve kanunla sınırlanabileceğini belirtir. (Anayasayı takan var mı)
Ayrıca Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin de tarafıdır ve bu sözleşme de mülkiyet hakkını güvence altına alır. (Avrupa insan haklarını kim takar)
 
Ekonomik açıdan bakarsak, döviz mevduatlarına el koymak piyasalarda büyük bir güven kaybına ve kaosa yol açar. (Lakin aç tavuk darı ambarı deler)
Döviz mevduatları Türkiye'deki toplam mevduatların yaklaşık yarısını oluşturuyor ve bunların zorla TL'ye çevrilmesi veya bloke edilmesi bankacılık sisteminin çökmesine neden olabilir. Ayrıca bu hamle, yabancı yatırımcıları da kaçırır ve Türkiye'nin uluslararası kredi notunu düşürür. 

Bu da Türkiye'nin borçlanma maliyetlerini artırır ve ekonomik krizi daha da derinleştirir.

Sonuç olarak, Türkiye'nin döviz mevduatlarına el koyma riski olsa da çok düşüktür. 
Böyle bir adım hem anayasaya hem de uluslararası hukuka aykırıdır ve ekonomik olarak da intihardır. 
Türkiye'nin döviz sorununu çözmenin yolu, güvenilir politikalar izlemek, kurumsal reformlar yapmak ve piyasalarla iş birliği içinde olmaktır.
Türkiye 2023 yılı itibarı ile ekonomide yeni bir döneme girmektedir, ne olacağını neler yaşanacağını anlamak için Arjantin ekonomisini takip edin derim.

İkili döviz kuru
Çılgın bir enflasyon 
Yoksullaşan halk
Kurlar kontrol edilemez ise 200 dolar civarına inen asgari ücret.
Çünkü Türkiye Arjantinleşiyor.

Ahmet Atam

1 yorum

1 yorum

Yorumlarda lütfen saygılı olun
  • Adsız
    Adsız
    27/5/23
    2023 genel seçimlerinden sonra kim iktidar olursa olsun, Türkiye'yi çok zor günler bekliyor olacak, kusursuz bir fırtına kapıda çünkü
    Reply