-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

YOKSULLUK KADERMİDİR

Yoksulluk kader midir?
Yoksulluk kader midir?

Yoksulluk kader midir? Bu soru, toplumda eşitsizlik ve adaletsizlik yaratan bir sorundur. Bazı insanlar, yoksulluğun Tanrı tarafından belirlenen bir kader olduğunu ve bu durumu değiştirmenin mümkün olmadığını düşünürler. Bu düşünce, insanları pasif ve çaresiz bırakır.

Yoksulluk ile fakirlik arasındaki fark nedir

Türk halkı çoğunluk olarak yoksul mudur, fakir midir? Yoksulluk ile fakirlik arasında önemli bir fark vardır. 

Yoksulluk, günlük temel ihtiyaçların tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacak yeterli gelire sahip olmama durumudur. Özellikle, yiyecek, içecek, barınma, giyim-kuşam gibi temel ihtiyaçlara zor erişmek veya erişememek yoksulluk olarak tanımlanabilmektedir. Yoksulluk müzminleşmiş, demir gibi katılaşmış ve elem verici bir hale gelmiş, çözümü çok zor olan bir yapıyı temsil eder. Yoksulluğun nedenleri arasında çevresel, ekonomik, siyasi ve toplumsal faktörler sayılabilir.

Fakirlik ise, üstesinden gelinebilen bir durumdur. Fakirlik, elinde az da olsa para geçen en azından karnını doyurabilen kişilere denir. Fakirlik aynı zamanda Allah’a muhtaç olma bilinciyle yaşamını sürdüren kimse demektir. Fakirlik dinen de bir fazilet olarak kabul edilmiştir. Nitekim peygamberlerin çoğu fakir olarak yaşamıştır.

Türk halkı çoğunluk olarak yoksul mudur, fakir midir? 

Bu sorunun cevabı için resmi istatistiklere bakmak gerekir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de yoksulluk oranı %21.9 olarak hesaplanmıştır. Bu oran 2019 yılında %21.2 idi. Yani Türkiye’de her beş kişiden biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor demektir. Yoksulluk sınırı ise 2020 yılında dört kişilik bir aile için aylık 7.787 TL olarak belirlenmiştir.

Fakirlik oranı ise daha zor ölçülen bir kavramdır. Fakirlik sadece maddi bir durum değil, aynı zamanda manevi bir haldir.

Fakirliğin ölçütleri de ülkeden ülkeye veya coğrafyadan coğrafyaya değişebilir. Ancak genel olarak fakirlik oranını belirlemek için gelire göre değil, harcamalara göre hesaplama yapmak daha doğru olabilir. Buna göre 2020 yılında Türkiye’de fakirlik oranı %13.8 olarak tahmin edilmektedir. Bu oran 2019 yılında %14.3 idi. Yani Türkiye’de her yedi kişiden biri fakirdir diyebiliriz. Fakirlik sınırı ise 2020 yılında dört kişilik bir aile için aylık 4.999 TL olarak belirlenmiştir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'nun Ocak 2023 itibariyle açıkladığı verilere göre, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 9.796 TL, fakirlik sınırı ise 26.994 TL

  • Aylık geliriniz 9796 TL'den az ise yoksul
  • Aylık geliriniz 26 994 TL'den az ise fakirsiniz.
 

Yoksulluğun tarifi nedir

Yoksulluk, sadece kader değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyal nedenlerle ortaya çıkan bir olgudur. Bu nedenlerin anlaşılması ve çözümü için çalışılması gerekmektedir.

Yoksulluğun kader olduğunu savunan siyasal iktidarlar, vatandaşlarına yardım etmek yerine onları el açıcılığa ve bağımlılığa mahkûm ederler. Bu şekilde, zenginlerin daha da zenginleşmesine ve yoksulların daha da yoksullaşmasına neden olurlar. Yoksulluk, sadece maddi bir eksiklik değil, aynı zamanda insan onurunu ve haklarını zedeleyen bir durumdur. Yoksul insanlar, eğitimden, sağlıktan, kültürden ve siyasetten uzaklaştırılırlar. Bu da onların toplumsal hayata katılımını engeller.

Yoksulluğun kader olmadığını gösteren pek çok örnek vardır. 

Dünyada birçok ülke, yoksulluğu azaltmak için başarılı politikalar uygulamıştır. Bu politikalar, yoksul insanlara gelir sağlamak, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırmak, istihdam olanaklarını artırmak ve sosyal güvenlik sistemini güçlendirmek gibi önlemler içermektedir. Bu önlemler sayesinde, yoksul insanlar kendilerini geliştirebilir, topluma katkıda bulunabilir ve daha iyi bir yaşam kalitesine ulaşabilirler.

Yoksulluk kader midir? Sorusunun cevabı hayırdır. 

Yoksulluk, değiştirilebilir ve önlenebilir bir durumdur. Bunun için gerekli olan şey, yoksulluğun nedenlerini anlamak, yoksul insanlara saygı duymak ve onlara yardım etmek değil, onlara fırsat vermek ve haklarını korumaktır. Gerek siyasi ve gerek dini kurumlardan Yoksulluk kaderdir diyenler sizi yoksulluğa mahkûm etmeye çalışan, sizin yoksulluğunuzdan fakirliğinizden menfaat devşirmeye çalışan insanlar değil midir? 


Bu soruya cevap vermek için öncelikle yoksulluğun ne olduğunu ve nasıl tanımlandığını bilmek gerekir. 
Yoksulluk, literatürde net bir tanımı olmayan ve zamana ve mekâna göre farklı şekillerde tanımlanan bir olgudur. 
Yoksulluk, insanların temel gereksinimlerini karşılama olanağına sahip bulunmaması ve kişilerin yaşayabilecekleri minimum yaşam standartlarına sahip olamaması şeklinde tanımlanabileceği gibi, gelirden mahrum olma, yoksunluk, ayrımcılık, sosyal dışlanma gibi kavramlarla da ilişkilendirilebilir. 

Yoksullukla mücadele stratejileri ise ülkede geçerli refah rejimine bağlı olarak değişim göstermektedir. 
Türkiye'de de gerek yoksulluk gerekse kamunun ve bireylerin yoksullukla mücadele stratejileri ülkede hâkim 1980 sonrasında gerçekleşen neoliberal dönüşüm süreciyle birlikte farklı bir anlam kazanmışlardır. 

Bu durumda, yoksulluğun kader olmadığı, aksine toplumsal, ekonomik ve politik nedenleri olan bir sorun olduğu söylenebilir. 

Dolayısıyla, yoksulluğu kader olarak gören siyasi ve dini kurumlar, yoksulların bu sorunu aşmasını engelleyen ve onları pasif, bağımlı ve yardıma muhtaç hale getiren aktörler olarak görülebilir. 
Bu kurumlar, yoksulların haklarını savunmak yerine onların durumundan menfaat sağlamaya çalışmakta ve onları toplumsal hayattan dışlamaktadır. 
Bu nedenle, yoksulların kendi kaderlerini değiştirmek için bu kurumların etkisinden kurtulması ve daha adil ve eşitlikçi bir refah rejimi talep etmesi gerekmektedir.
----
Ahmet Atam
إرسال تعليق

إرسال تعليق

Yorumlarda lütfen saygılı olun