BORÇ İLE BÜYÜME OLUR MU

Borç ile büyüme olur mu?

Borç ile büyüme olur mu? Tek çözüm faizle para bulmak mı, bana bir tek örnek gösterin tefeciden para alıp kurtulan işletme, sadece günü kurtartır, Türkiye maalesef deneme tahtasına döndü, düşük faiz dendi, Nas dendi, olmadı, şimdi tam tersi yüksek faiz politikasına geçilmek isteniyor, Nas'ı ayaklar altına almak pahasına!

Düşük kur düşük faiz 

 

Asıl yanlış olan zaten kur değil faizdi, hormonlu büyüme uğruna, faizler enflasyonun çok ama çok altına çekildi seçimleri kazanmak adına piyasalara ucuz para pompalandı ve hem enflasyon hem de döviz kurları hortladı.

Özkaynağı yetersiz hatta hiç olmayan işletmelere bedava para dağıtıldı, bankaların kredi desteği ile yaşayan zombi işletmeler doğdu, bu durum, vatandaşın kredi borcunu yine kredi borcuyla ödemesi gibi bir şey oldu.

Ucuz temin edilen krediler yatırıma değil, ev araba gibi tüketim mallarına yöneldi, Türkiye ekonomik olarak batarken, rakam üzerinden büyümüş gibi görüldü.

Bugün takke düştü.

Kel göründü

Ülkenin sırtı duvara dayandı.

Şimdi belli kesimlere dağıtılan ucuz kredileri, hiç kredi kullanmayan vatandaşlara ödetmek zamanı.

Aynı geçmediği köprü, kullanmadığı oto yollar gibi.

Ekonomi politikasını rasyonel zemine döndürmenin ilk adımı enflasyonu gerçeklere göre hesaplamak ve açıklamaktır. 

Gerçeği görmek doğru teşhis koymayı, doğru teşhis koymak doğru tedaviyi getirir. 

Gerçek enflasyonu görmeden doğru ekonomi politikası uygulanamaz.

İki yıldır uygulanan düşük faiz politikasının halka ve piyasalara etkisi nedir? 

Bu sorunun cevabı, ekonomik teorilerin ve verilerin ışığında incelenebilir. 

Düşük faiz politikası, merkez bankasının piyasaya verdiği kısa vadeli borçlanma faiz oranını düşürmesi anlamına gelir. 

Bu politika, genellikle ekonomiyi canlandırmak ve istihdamı artırmak için uygulanır. 

Düşük faiz politikasının halka ve piyasalara etkisi, birçok faktöre bağlıdır. 

Örneğin, düşük faiz politikası, halkın tüketim harcamalarını ve yatırım talebini artırabilir. 

Bu da ekonomik büyümeyi ve istihdamı olumlu yönde etkileyebilir. 

Ayrıca, düşük faiz politikası, piyasalarda likiditeyi artırarak finansal kurumların kredi vermeye teşvik edilmesini sağlayabilir. 

Bu da ekonomik aktiviteyi destekleyebilir. 

Ancak, düşük faiz politikasının bazı olumsuz etkileri de vardır.

Örneğin, düşük faiz politikası, enflasyonu yükseltir.

Bu da halkın satın alma gücünü azaltır.

Ayrıca, düşük faiz politikası, tasarruf sahiplerinin gelirlerini düşürebilir. 

Bu da halkın geleceğe yönelik beklentilerini olumsuz yönde etkileyebilir. 

Sonuç olarak, düşük faiz politikasının halka ve piyasalara etkisi, ekonomik koşullara ve beklentilere göre değişebilir. 

Düşük faiz politikası nedeni ile bankalardan krediyi kapan, dövize altına hücum edebilir, yatırım yerine tüketime yönelebilir.

Türkiye'de ise aynen bu oldu.

Sonuçta,

Düşük faiz politikası resmen iflas etti.

Yüksek faizin halka ve piyasalara etkisi nedir?

Yüksek faiz, borçlanma maliyetlerini artıran ve tasarruf eğilimini yükselten bir ekonomik politika aracıdır. 

Yüksek faizle birlikte hem tüketim hem de yatırım harcamaları azalır. 

Bu da ekonomik büyümeyi yavaşlatır, istihdamı azaltır ve işsizliği artırır. 

Yüksek faiz aynı zamanda ülkeye döviz girişini teşvik eder ve yerli paranın değer kazanmasına neden olur. 

Bu da ihracatı zorlaştırır ve cari açığı azaltır. 

Yüksek faizin enflasyon üzerindeki etkisi ise tartışmalıdır. 

Geleneksel ekonomi teorisine göre, yüksek faiz talebi düşürerek enflasyonu baskılar. 

Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, yüksek faiz döviz kurunu düşürerek ithalat maliyetlerini artırabilir ve enflasyonu körükleyebilir. 

Ayrıca yüksek faiz, kamu borçlanma maliyetlerini de artırarak bütçe açığını büyütebilir.

Sözün kısası iki ucu boklu değnektir faiz politikaları.

Ekonomi, inovasyon gerektirir, üretim gerektirir, öz kaynak gerektirir, güven gerektirir, doğru enflasyon tespiti ve serbest kur rejimini gerektirir

Borç ile büyüme olmaz, geçin bir kalem.

Ona sadece aptallar inanır.

Hangi devlet vardır ki bir başka devlete borç vererek onun gelişmesine katkıda bulunsun, yarın kendisine bir rakip olsun, geçiniz.

-----

Ahmet Atam