Türkiye'nin Dünyadaki yeri |
Günümüz Türkiye'sinin dünya üzerindeki siyasi ve ekonomik yeri:
Türkiye'nin günümüzdeki yeri batı mıdır, doğu mudur, yoksa bağımsız bir dış politika sürdürülebilir mi? AKP doğuya, muhalefet ise batıya meyilli bir görünüm sergiliyor. Acaba mevcut muhalefet, yalnızca batının siyasi desteğiyle seçim kazanabilir mi? Türkler, Turan'a, Kızılelma'ya nasıl ulaşabilir?
1950'lerde Batı, Türkiye'ye tarım ve ziraat odaklı bir rol biçmiş ve sanayi gelişimini desteklememişti. Bu dönemde, gübre ve şeker fabrikaları gibi bazı sanayi tesisleri kuruldu. Ancak, demir ve çelik gibi temel sanayi altyapısına Batı'dan destek gelmedi. Adnan Menderes'in yönetimi, son dönemlerinde bu durumu fark ederek Rusya ile ilişkileri güçlendirmeye ve ağır sanayiye yönelik adımlar atmaya karar verdi. Ne var ki, ABD destekli bir darbe ile hem iktidardan hem de hayatından oldu.
Batı, Türkiye'ye teknoloji transferi yapmaz. Sanayinin temelini demir, çelik ve alüminyum endüstrileri oluşturur. Türkiye'de bu temel teknolojiler yoktu ve demir, çelik ve alüminyum teknolojisini Rusya'dan aldı. Putin'in teknisyen olarak çalıştığı Ereğli Demir Çelik Fabrikası, Rusya ile iş birliği içinde kuruldu. Süleyman Demirel, alüminyum fabrikası için Batı'nın kapısında adeta dilencilik yaptı; ancak Batı, Türkiye'ye alüminyum teknolojisini vermedi. Süleyman Demirel, Rusya'dan alınan teknoloji ile Seydişehir Alüminyum Fabrikası'nı kurdu ve bunun bedelini ödedi.
1990'larda, çökmekte olan Rusya askeri teçhizatlarını pazarlara sürmüş ve tamamlanamamış Varyag adında bir uçak gemisi bulunuyordu. Çin, bu gemiyi satın almak istedi, ancak Montreux Boğazlar Sözleşmesi gereği boğazlardan geçişi mümkün değildi. Sonunda, Varyag'ın turistik amaçlarla kullanılacağı ve karşılığında Türkiye'ye yılda bir milyon turist gönderme taahhüdü ile boğazlardan geçişine izin verildi. Ancak gerçekte, bu geçişin arkasında Çin'den füze teknolojisi transferi anlaşması yatıyordu.
Türkler tarih boyunca Viyana ve ötesine geçemedi, ırgatlık ve işçilik hariç, Türlerin ağzına Avrupa birliği diye bir parmak bal sürülerek ayaklarından batının kapısına zincirlendi Türkiye, bir Hristiyan kulübü olan batının, hele ki son zamanlarda Ortadoğulu ve Afrikalı istilasına uğrayan Türkiye'yi birliğe almaları hiç mümkün görünmeyen, ham bir hayaldir
Türkiye yerini seçmelidir, orta yol izlemek, herkese mavi boncuk dağıtmak mümkün değildir.
Dünya bir zamanlar üç kutuplu id.
ABD ve batı, NATO Rusya ve Demirperde, Bağlantısızlar.
Türkiye, Türklerin en batıdaki kalesidir, İran'dan Azerbaycan'dan başlayarak, doğu Türkistan kadar çok büyük bir alanı kaplayan Türk nüfusu vardır, kimisi özerk, kimisi muhtar, kimisi bağımsız.
Rusya ve Çin'e rağmen Türkün Turan hayalinin gerçekleşmesi mümkün değildir, ancak iyi ilişkiler tesis edilerek önce kültürel ve ekonomik, ardından siyasal kazanımlar elde edilebilinir
Viyana kapılarından öteye geçme şansı olmayan Türklerin artık bir gerçeği görme zamanıdır,
O gerçek doğu gerçeğidir, Önümüzdeki yüzyılın doğu gerçeği olacağı, birkaç on yılda doğunun teknolojik olaraktan batıyı geçeceği gerçeği ve Türkiye daha bugünden oradaki yerini almalıdır.
Ahmet Atam
Batının gözü ile Türkler:
1950'lerde Batı, Türkiye'ye tarım ve ziraat odaklı bir rol biçmiş ve sanayi gelişimini desteklememişti. Bu dönemde, gübre ve şeker fabrikaları gibi bazı sanayi tesisleri kuruldu. Ancak, demir ve çelik gibi temel sanayi altyapısına Batı'dan destek gelmedi. Adnan Menderes'in yönetimi, son dönemlerinde bu durumu fark ederek Rusya ile ilişkileri güçlendirmeye ve ağır sanayiye yönelik adımlar atmaya karar verdi. Ne var ki, ABD destekli bir darbe ile hem iktidardan hem de hayatından oldu.
Batı, Türkiye'ye teknoloji transferi yapmaz. Sanayinin temelini demir, çelik ve alüminyum endüstrileri oluşturur. Türkiye'de bu temel teknolojiler yoktu ve demir, çelik ve alüminyum teknolojisini Rusya'dan aldı. Putin'in teknisyen olarak çalıştığı Ereğli Demir Çelik Fabrikası, Rusya ile iş birliği içinde kuruldu. Süleyman Demirel, alüminyum fabrikası için Batı'nın kapısında adeta dilencilik yaptı; ancak Batı, Türkiye'ye alüminyum teknolojisini vermedi. Süleyman Demirel, Rusya'dan alınan teknoloji ile Seydişehir Alüminyum Fabrikası'nı kurdu ve bunun bedelini ödedi.
Batının vermediği Türkiye'nin füze teknolojisinin temeli:
1990'larda, çökmekte olan Rusya askeri teçhizatlarını pazarlara sürmüş ve tamamlanamamış Varyag adında bir uçak gemisi bulunuyordu. Çin, bu gemiyi satın almak istedi, ancak Montreux Boğazlar Sözleşmesi gereği boğazlardan geçişi mümkün değildi. Sonunda, Varyag'ın turistik amaçlarla kullanılacağı ve karşılığında Türkiye'ye yılda bir milyon turist gönderme taahhüdü ile boğazlardan geçişine izin verildi. Ancak gerçekte, bu geçişin arkasında Çin'den füze teknolojisi transferi anlaşması yatıyordu.
Günümüzde Türkiye'nin gururu olan Atmaca füzesi ve Hisar hava savunma sistemleri, Amerika'nın Patriot hava savunma sistemlerini satmaması üzerine, Çin'den alınan füze teknolojisi üzerine inşa edilmiştir. Batı, diz çökene borç para verir ancak teknolojiyi asla vermez.
Batının Türkiye siyasetindeki yeri:
Türkler tarih boyunca Viyana ve ötesine geçemedi, ırgatlık ve işçilik hariç, Türlerin ağzına Avrupa birliği diye bir parmak bal sürülerek ayaklarından batının kapısına zincirlendi Türkiye, bir Hristiyan kulübü olan batının, hele ki son zamanlarda Ortadoğulu ve Afrikalı istilasına uğrayan Türkiye'yi birliğe almaları hiç mümkün görünmeyen, ham bir hayaldir
Türkiye yerini seçmelidir, orta yol izlemek, herkese mavi boncuk dağıtmak mümkün değildir.
Dünya bir zamanlar üç kutuplu id.
ABD ve batı, NATO Rusya ve Demirperde, Bağlantısızlar.
Bağlantısızların lideri de Yugoslavya idi, bugün Yugoslavya'yı tarihten bile sildiler, ABD'nin büyük Kürdistan kurma hayali ile Türkiye'yi parçalayacağı, bu nedenle sebep ve zemin aradığı bir ortamda batıya yamanmaya çalışmak kasabın bağını yalamaktır.
Altılı masa olarak adlandırılan muhalefetin, Rusya'yı görmezden gelmesi, Türkiye'nin geleceği açısından stratejik bir hatadır,
Tek kalemde 20 Milyar dolar borcu erteleyen Rusya, muhalefet ne kadar görmezden gelmeye çalışsa da önemli bir oyuncu ve aynı zamanda partnerdir.
Altılı masa olarak adlandırılan muhalefetin, Rusya'yı görmezden gelmesi, Türkiye'nin geleceği açısından stratejik bir hatadır,
Tek kalemde 20 Milyar dolar borcu erteleyen Rusya, muhalefet ne kadar görmezden gelmeye çalışsa da önemli bir oyuncu ve aynı zamanda partnerdir.
Turan ve Kızılelma, doğuya rağmen gerçekleşemez:
Türkiye, Türklerin en batıdaki kalesidir, İran'dan Azerbaycan'dan başlayarak, doğu Türkistan kadar çok büyük bir alanı kaplayan Türk nüfusu vardır, kimisi özerk, kimisi muhtar, kimisi bağımsız.
Rusya ve Çin'e rağmen Türkün Turan hayalinin gerçekleşmesi mümkün değildir, ancak iyi ilişkiler tesis edilerek önce kültürel ve ekonomik, ardından siyasal kazanımlar elde edilebilinir
Türkler için güneş doğudan doğar:
Viyana kapılarından öteye geçme şansı olmayan Türklerin artık bir gerçeği görme zamanıdır,
O gerçek doğu gerçeğidir, Önümüzdeki yüzyılın doğu gerçeği olacağı, birkaç on yılda doğunun teknolojik olaraktan batıyı geçeceği gerçeği ve Türkiye daha bugünden oradaki yerini almalıdır.
Ahmet Atam
Yorum Gönder