Türkiye'de SSK, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR birleştirilmeli mi? |
Bu soru, son yıllarda sosyal güvenlik sisteminin reformu konusunda sıkça tartışılan bir konudur. Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği, adaleti ve verimliliği açısından önemli bir yere sahip olan bu sorunun cevabı hem siyasi hem de teknik boyutları olan karmaşık bir analiz gerektirmektedir.
Türkiye sosyal güvenlik sistemi
Sosyal güvenlik sisteminin birleştirilmesinin savunucuları, bu adımın sistemin finansman açığını azaltacağını, prim ödeme oranlarını artıracağını, emeklilik yaşını ve emeklilik maaşlarını eşitleyeceğini, kayıt dışı istihdamı azaltacağını ve sosyal güvenlik kurumlarının işleyişini iyileştireceğini iddia etmektedirler. Ayrıca, sosyal güvenlik sisteminin birleştirilmesinin Avrupa Birliği uyum sürecine de katkı sağlayacağını belirtmektedirler.
Sosyal güvenlik sisteminin birleştirilmesine karşı çıkanlar ise, bu adımın sistemin finansman açığını artıracağını, prim ödeme oranlarını düşüreceğini, emeklilik yaşını ve emeklilik maaşlarını farklılaştıracağını, kayıt dışı istihdamı artıracağını ve sosyal güvenlik kurumlarının işleyişini bozacağını ileri sürmektedirler. Ayrıca, sosyal güvenlik sisteminin birleştirilmesinin Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ve sosyal güvenlik haklarının gaspına yol açacağını ifade etmektedirler.
Bu makalede, sosyal güvenlik sisteminin birleştirilmesinin olası etkileri üzerinde durulacak ve bu konuda farklı görüşler değerlendirilecektir.
Bu amaçla, öncelikle Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin tarihsel gelişimi ve mevcut durumu özetlenecek, ardından sosyal güvenlik sisteminin birleştirilmesinin avantajları ve dezavantajları tartışılacak ve son olarak da sosyal güvenlik sisteminin birleştirilmesine yönelik öneriler sunulacaktır.
Ülkemizde çalışan sayısı;
- SSK 16.182.292
- BAĞ-KUR 2.979.877
- Emekli Sandığı 3.657.299
Toplam 22.819.468 çalışan var bu kişilerin ileride emeklilik hakkı elde ettiklerinde yaklaşık 14 milyonu bugünkü en düşük emekli aylığı olan 7.500TL almak zorunda kalacak.
6 milyonu ise 7.500TL'nin üzerinde ancak asgari ücretin altında emekli aylığı alacak.
3 milyona yakın çalışan ise asgari ücretin üzerinde emekli aylığı alacak.
3 milyona yakın çalışan ise asgari ücretin üzerinde emekli aylığı alacak.
Kök aylık meselesi sadece bugünkü emeklileri ilgilendirmiyor, ilerleyen senelerde de düşük emekli aylıkları sorun olmaya devam edecek.
Emekli aylığı hesaplama sistemi değişmeden sadece, düşük emekli aylıklarını, en düşük emekli aylığının tamamlanacağı bir rakam belirleyerek (bugünkü 7.500 TL) bu bu tutara çıkarmak sorunu çözmez.
Prim gün sayısı, emeklilik yaşı, ödenen primlerin emekli aylıları belirlenirken emekli aylığı hesaplamasında daha etkin hale getirmek gerekiyor.
Sistemde kayıt içi çalışanların daha avantajlı olacağı, emekli olduğunda daha çok prim gününün emekli aylıklarında hissedilir bir artış yaratacağı, özendirici bir sisteme dönüştürülmesi gerekmektedir.
Bugünkü sistemde asgari ücretle asgari ücretin 2.5 katına kadar prim ödeyenlerin emekli aylıklarında bir farkın olmaması, ödenen primlerin değersiz olması durumunu doğurmuştur.
Gerçek aldığı ücret üzerinden bildirim yapanlar ile asgari ücretle bildirim yapanlara aynı emekli aylığını vermek, kayıt dışılığı teşvik eden bir sisteme dönmüştür.
Kayıt içi çalışan sayısı arttıkça ve aldığı maaş üzerinden SGK'ya bildirimler arttıkça emeklilik sistemi daha güçlü olacaktır.
Emeklilik sisteminin daha güçlü olması için emekli aylıklarının, emekli olduktan sonra sistemden çıktığında en azından zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede olması gerekiyor.
Düşük emekli aylıkları, emeklilikten umudunu kesen kişilerin sigortasız çalışması sonucunu doğurur.
En önemlisi sosyal güvenlik tek çatı altında birleşmeli, emeklilik prim ödeme süresi ve prim miktarına göre kademeli olmalı ve sistem basitleştirilmelidir.
Ahmet ATAM
Yorum Gönder