-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Türkiye demokratik laik sosyal hukuk devleti midir?

Türkiye demokratik laik sosyal hukuk devleti midir?


Türkiye demokratik laik sosyal hukuk devleti midir? Anayasaya göre Türkiye, demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Bu, Türkiye'de halkın egemen olduğu, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı, sosyal adaletin sağlandığı ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir yönetim anlayışının benimsendiğini ifade eder.

Günümüzde Türkiye'de anayasadaki bu maddelere uygun bir yönetim anlayışının ne kadar uygulandığı konusunda farklı görüşler vardır. Bazılarına göre, Türkiye'de hâlâ demokratik, laik, sosyal hukuk devleti anlayışının temelleri mevcuttur. Ancak, son yıllarda yapılan bazı düzenlemeler ve uygulamalar bu anlayışın zayıflamasına neden olmuştur.

Bu düzenlemeler ve uygulamalar arasında şunlar sayılabilir:

  • 2017 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının yürütme yetkisinin artırılması
  • İktidara yakın medyanın ve yargının güçlendirilmesi
  • Muhalefet partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının baskı altına alınması

Bu düzenlemeler ve uygulamalar, Türkiye'de demokratikleşme sürecinin gerilediği ve laikliğin tehdit altında olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.

Özellikle, cumhurbaşkanının yürütme yetkisinin artırılması, Türkiye'nin demokratik bir devlet olmaktan uzaklaşmasına neden olmuştur. Cumhurbaşkanının, parlamentoyu feshetme, kanunları veto etme ve bakanları atamadan tutun da, dış politikayı belirlemeye kadar geniş bir yetki alanına sahip olması, yürütme erkinin tek elde toplanmasına ve demokrasinin sekteye uğramasına yol açmaktadır.

İktidara yakın medyanın ve yargının güçlendirilmesi de, Türkiye'de demokratikleşme sürecinin gerilediğinin bir başka göstergesidir. İktidar yanlısı medya kuruluşlarının, muhalefet partilerini ve sivil toplum kuruluşlarını hedef alan yayınları, kamuoyunun yönlendirilmesi ve demokrasinin işleyişinin engellenmesi açısından sakıncalıdır. İktidar yanlısı yargı mensuplarının, muhalif siyasetçiler ve gazetecilere yönelik tutumları da, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının zedelenmesine yol açmaktadır.

Muhalefet partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının baskı altına alınması ise, Türkiye'de demokrasinin temel unsurlarından biri olan çoğulculuğun tehdit altında olduğunu göstermektedir. Muhalefet partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının, iktidar tarafından baskı altına alınması, halkın görüşlerini özgürce ifade etmesini ve iktidara karşı hesap sorma hakkını engellemektedir.

Sonuç olarak, Türkiye'de anayasadaki demokratik, laik, sosyal hukuk devleti anlayışının ne kadar uygulandığı konusunda farklı görüşler olsa da, son yıllarda yapılan bazı düzenlemeler ve uygulamalar bu anlayışın zayıflamasına neden olmuştur. Bu düzenlemeler ve uygulamalar, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin gerilediği ve laikliğin tehdit altında olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.

Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun