ABD ve Türkiye: Stratejik Müttefik mi?

ABD ve Türkiye: Stratejik Müttefik mi?
 ABD ve Türkiye: Stratejik Müttefik mi?

ABD ve Türkiye: Stratejik Müttefik mi? Uluslararası ilişkilerde stratejik müttefiklik, iki veya daha fazla devletin, ortak çıkarları doğrultusunda, uzun vadeli bir işbirliği ilişkisi kurması olarak tanımlanabilir. 
Bu işbirliği ilişkisi, genellikle ortak askeri, siyasi, ekonomik veya diplomatik politikalar yoluyla yürütülür.

ABD ve Türkiye'nin müttefikliği


ABD ve Türkiye, Soğuk Savaş döneminin bitimine dek NATO üyesi olarak stratejik müttefiklik ilişkisi içindedir. 
Bu ilişki, özellikle Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği'ne karşı ortak mücadelede önemli bir rol oynamıştır. 
Ancak, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra, özellikle:

  • Orta Doğu
  • Doğu Akdeniz ve 
  • Kafkaslar.

Gibi bölgelerde, iki ülkenin çıkarları giderek daha fazla çatışmıştır.
Bu çatışmalar, ABD'nin Türkiye'nin Suriye'deki operasyonlarını, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemlerini satın almasını ve Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerini eleştirmesini içermektedir. 

Bu konular, iki ülkenin ilişkilerinde gerginliğe neden olmuş ve stratejik müttefiklik ilişkisinin sorgulanmasına yol açmıştır.
Bu bağlamda, ABD ve Türkiye'nin uluslararası her konuda çıkarları çatışan stratejik müttefik olduğu söylenemez. 

İki ülkenin, özellikle NATO kapsamında, ortak çıkarları ve hedefleri bulunmaktadır. Ancak, bu ortak çıkarlar, özellikle Orta Doğu ve Doğu Akdeniz gibi bölgelerde, giderek daha fazla çatışmaktadır. 
Bu çatışmalar, iki ülkenin ilişkilerini olumsuz etkilemekte ve stratejik müttefiklik ilişkisinin sürdürülmesini zorlaştırmaktadır.

Sonuç olarak, ABD ve Türkiye'nin stratejik müttefikliği, uluslararası ilişkilerdeki değişen dinamikler nedeniyle giderek daha fazla zorluklarla karşı karşıyadır. 
Bu zorlukların aşılabilmesi için, iki ülkenin karşılıklı anlayış ve güveni artırması gerekmektedir.

ABD ve Türkiye çıkar çatışmaları


Uluslararası ilişkilerde çıkar çatışması, iki veya daha fazla aktörün aynı çıkar alanını paylaşması ve bu alanı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışmasıdır. 
Çıkar çatışması, uluslararası ilişkilerin en temel dinamiklerinden biridir ve genellikle rekabet, gerilim ve hatta çatışmaya yol açabilir.

ABD ve Türkiye, uluslararası ilişkilerde çıkar çatışması yaşayan iki ülkedir. 
Bu çatışma, özellikle son yıllarda:

  • Suriye
  • Libya
  • Doğu Akdeniz ve 
  • F-35 savaş uçağı programları.

Gibi konularda daha da belirgin hale gelmiştir.
Ancak, ABD ve Türkiye'nin aynı zamanda bazı ortak çıkarları da vardır. 
Bu ortak çıkarlar, NATO üyeliği, terörle mücadele, küresel ticaret ve enerji güvenliği gibi konularda kendini göstermektedir.

Bu ortak çıkarlar, ABD ve Türkiye'nin stratejik müttefik olmasına olanak sağlamaktadır. 
Stratejik müttefiklik, iki veya daha fazla aktörün, ortak çıkarları doğrultusunda işbirliği yaptığı ve birbirlerine destek verdiği bir ilişki türüdür.
Dolayısıyla, ABD ve Türkiye'nin gerçek anlamda stratejik müttefik olup olmadığı, çıkar çatışmalarının ve ortak çıkarların ağırlığına göre değişebilir. 

Bu noktada, şu anki duruma baktığımızda, çıkar çatışmalarının ağır bastığını söylemek mümkündür.
Ancak, ortak çıkarlar da göz ardı edilmemelidir.

ABD ve Türkiye, çıkar çatışmalarını çözmek ve stratejik müttefikliklerini güçlendirmek için çaba sarf etmelidir. 
Bu çabalar, iki ülkenin hem ulusal çıkarları hem de bölgesel istikrar açısından önemlidir.

İşte ABD ve Türkiye'nin çıkar çatışmalarının ve ortak çıkarlarının bir özeti:


Çıkar çatışmaları:

Suriye: 

Türkiye, Suriye'de Esad rejimine karşı muhalif güçleri desteklerken, ABD, PKK/PYD gibi terör örgütü güçlere destek verirken aynı zamanda Esad rejimini de muhatap almaktadır.

Libya: 

Türkiye, Libya'da Hafter güçlerine karşı Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni desteklerken, ABD, Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni destekler görünürken aynı zamanda Hafter güçleriyle de temas halindedir.

Doğu Akdeniz: 

Türkiye, Doğu Akdeniz'de hak iddia ederken, ABD, bu iddialara karşı çıkmaktadır.

F-35 savaş uçağı programları: 

Türkiye, F-35 savaş uçağı programına dahil edilmişken, ABD, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemlerini satın alması nedeniyle Türkiye'yi programdan çıkarmıştır.

 ABD ve Türkiye Ortak çıkarlar


NATO üyeliği: 

ABD ve Türkiye, her ikisi de NATO üyesidir ve NATO'nun güvenliğini ve istikrarını korumak için birlikte çalışmaktadır.

Terörle mücadele: 

ABD ve Türkiye, terörle mücadelede birlikte çalışmakta olduklarını beyan ederken ABD açıkça Türkiye'nin terör grubu gördüğü PKK/PYD'yi desteklemekte ve silah yardımı yapmaktadır.

Küresel ticaret: 

ABD ve Türkiye, küresel ticaretin gelişimini desteklemektedir. ABD her ne kadar Türkiye'yi desteklediğini beyan etse de iki yüzlü bir tavır ile Türkiye'ye başta silah ambargosu olmak üzere sayısız ambargo uygulamaktadır. 

Enerji güvenliği: 

Amerikalıların ağzı ile, ABD enerji güvenliğini sağlamak çalışmaktadır, lakin Türkiye için hayati öneme sahip Doğu Akdeniz'deki enerji havzalarından diş göstererek Türkiye'yi uzaklaştırmıştır.


ABD ve Türkiye'nin sözde Stratejik Müttefikliği sorgulanmalıdır


ABD'nin Irak'tan Afganistan'a, Vietnam'a kadar uzanan faaliyetleri sonucunda milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, ABD'nin en yakın müttefikleri olan Fransa ve İngiltere'nin benzer politikalar izlediği ve NATO'nun ABD'nin etkisi altında olduğu gerçeği göz önüne alındığında, Türkiye gibi ülkelerin güvenliğine yönelik tehditlerle karşı karşıya kalıyoruz.

Amerikan vatandaşlarına yönelik bir benzetme olarak, ABD-Meksika sınırında Kaliforniya'nın bağımsızlığı için savaşan bir terör örgütünü hayal edin. Türkiye ulusal güvenliği bahane ederek bu örgüte silah sağlarsa, askeri üsler kurarsa ABD vatandaşları nasıl tepki verir?

ABD'nin eylemleri şu noktaların ötesine geçiyor:


  1. IŞİD'le mücadele gerekçesiyle PKK/PYD'nin silahlandırılması ve eğitilmesi
  2. Suriye'de petrol kuyularına el konularak terör devleti kurma girişimi
  3. Güneydoğu'yu bölerek bu terör devletine entegre etme çabası
  4. Türkiye'nin NATO ve ABD'nin silah modernizasyon çalışmaları dışında tutulması.
  5. Türkiye'ye satılan silahların yedek parçalarının durdurulması ve ambargo uygulanması gerekmektedir.
  6. Modern hava savunma sistemlerinin makul fiyatlarla satılmasının reddedilmesi.
  7. Yunan adalarının silahlandırılmasına yardım edilmesi ve Güney Kıbrıs'a askeri teçhizat satışına ilişkin kısıtlamaların kaldırılması.
  8. Türk-Yunan denklemindeki hassas denge bozulması.
  9. 2017'deki NATO tatbikatında Atatürk ve Erdoğan'ın düşman hedef olarak gösterilmesi.
  10. Türkiye'de başarısız darbe girişimine karışan FETÖ'nün liderinin korunması.
  11. Teröristlere yardım amacıyla Türk askeri insansız hava aracının düşürülmesi ve bunun dünyaya duyurulması.

Johnson Mektubu, Muavenet zırhlısının batırılması ve Hood olayı gibi tarihi olaylar, ABD'nin Türkiye'ye gerçek anlamda dost olmadığını, ancak açık düşmanlık göstermemesinin temel nedeninin Soğuk Savaş olduğunu göstermektedir.

Türkiye, NATO'nun en büyük ikinci askeri varlığına sahip olmasına rağmen uzun yıllar boyunca sadece kendi çıkarlarını değil, Avrupa'nın savunmasını da üstlendi.
Ancak NATO ve ABD'nin katkıları sembolik kaldı ve Fransa'dan Macron, Türkiye'ye yardım etmek istemediğini açıkça belirtti.

Bugün Türkiye'nin karşı karşıya olduğu durum, kısmen Stalin'in Boğazlar ve bazı Türk şehirlerinin kontrolüne ilişkin talepleri ile benzerlik göstermektedir.

Ancak Türk hükümetlerinin uluslararası politika ve ekonomi konusundaki anlayışsızlığı nedeniyle durum daha da kötüleşti, ABD'nin Suriye politikalarına verdiği destek, terör devletinin oluşmasına ve yasa dışı mülteci akınına yol açtı.

ABD, Türkiye'deki mevcut iktidarın yükselişine, Ilımlı İslam ve Büyük Ortadoğu projesi gibi tuzaklarla yardım etti.

 
ABD'nin motivasyonunun enerji kaynaklarının kontrolüne dayandığı görülüyor. Avrupa, ABD'nin desteğiyle enerji kaynaklarına el koymak için Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den uzaklaştırmaya çalışıyor.


ABD'nin F35'leri teslim etmeyi ve F16'ları vermeyi reddetmesiyle artan Türkiye'nin hayal kırıklığı muhtemelen daha da artacak ve 85 milyon Türk halkının antipatisini kazanmak ne NATO'ya ne de ABD'ye fayda sağlamayacak.

Zaafları nedeni ile batının elinde bir nevi rehin olan Tayyip Erdoğan döneminde Türkiye NATO'dan ayrılmayabilir ama hükümet değişikliği gelecekte farklı politikaların ortaya çıkmasına neden olacaktır.


0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun