-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Türk Erkekleri İçin Binek Otomobili: Amaç mı, Araç mı?

Otomobili: Amaç mı, Araç mı?

Otomobil araç 'mı Amaç 'mı


Türk erkekleri için otomobil gerçekten bir ulaşım aracı mı, yoksa gösterişin vazgeçilmez bir parçası mı? İronik ve eğlenceli bir bakışla bu sosyal fenomeni inceliyoruz!

Türk Erkekleri İçin Binek Otomobil: “Amaç mı, Araç mı?” Yoksa “Gösterişin Son Modeli mi?”


Araba denince akla ilk gelen şey nedir? 
Ulaşım mı, özgürlük mü, yoksa mahalledeki bakkalın önünde kaputunu açıp saatlerce motoruna bakan dayıların prestij sembolü mü? 
Türk erkekleri için binek otomobil, çoğu zaman teknik özelliklerinden öte, bir “kimlik kartı” işlevi görüyor. 
Peki bu araç gerçekten bir ihtiyaç mı, yoksa sosyal statüyü yükseltmek için kullanılan altın kaplama bir aksesuar mı? 
Gelin, biraz ironi, biraz da gerçeklerle bu “yoldaşlık” ilişkisini masaya yatıralım.

Araç” mı Dediniz? Araç Olsa Tekerlekli Olmazdı!


Türk erkeğinin gözünde araba, A noktasından B noktasına gitmekten çok daha derin bir anlam taşır. Örneğin:
0-100 km hızlanma süresi, trafikte sıkışıp kaldığında bile kendini “Süpermenl” sanması için yeterli.
Egzoz sesi, mahallede “Bakın, ben buradayım!” demenin en ekonomik yolu.
Koltuk ısıtması değil, komşunun yeşil gözlerini ısıtması önemli.
Araba seçiminde motor hacmi kadar, “komşunun arabasından büyük mü?” sorusu kritiktir. Hatta bazıları için park sensörü gereksizdir ama lacivert renk şarttır!

Marka Takıntısı: “Bana BMW’mi Ver, Gerisini Sen Düşün!”


Türk erkeklerinin araba markalarıyla kurduğu ilişki, neredeyse aşk üçgeni kıvamında. 
Örneğin:

  • Mercedes, “Ben olgun ve zenginim” demenin yoludur.
  • BMW, “Genç ve hızlıyım” mesajı verir (trafikte 30 km/s hızla gitseniz bile).
  • Volkswagen Passat ise “Ben mütevaziyim ama aslında param var” diyenlerin tercihidir.

Bu marka bağımlılığı o kadar güçlüdür ki, araçların teknik arızaları bile “Markası böyle işte, karakteri” diye romantize edilir.

Modifiye Tuzağı: “Jant Boyutu, Kişilik Boyutunu Belirler!”


Bir Türk erkeği için araba modifiyesi, ruhsal bir terapi seansıdır. Öyle ki:
Jantlar büyüdükçe, kişinin özgüveni de şişer.
Egzozdan çıkan mavi duman, mahallede saygınlık kazandırır (çevrecilik kim?).
Araba içi LED ışıklar, “Bu araba sadece taşıt değil, bir parti alanı” ilan eder.
Tabii bu modifikasyonların trafikteki karşılığı genelde polis cezası olsa da, “Değdi be kardeşim!” repliği her şeyi özetler.

Gösterişin Finansmanı: “Kredi Çek, Araba Al, Prestijini Kurtar!”


Türk erkeklerinin araba tutkusu, bankaların en sevdiği müşteri profilini yaratır: “Taksit taksit öderim ama plaka temiz olsun!” diyenler. Araba almak için çekilen krediler, genellikle:
Aylık gelirin yarısını götürür,
Aile bütçesini sarsar,
Ama sosyal medyada çekilen direksiyon fotoğrafı ile tüm sıkıntılar unutulur.

Sonuç: Araba mı, Amaç mı? “Yolda Kalma, Statüde Kal!”


Türk erkekleri için araba, ulaşım aracı olmaktan çıkıp sosyal bir projeksiyon haline gelmiş durumda. Trafikte geçen saatler, yakıt masrafları, kasko primleri… Hepsi, “Ben de varım!” diyebilmek için katlanılan bedeller. Belki de gerçek soru şu: Araba mı sürüyoruz, yoksa egolarımız mı bizi sürüklüyor?

Sonuç:

Yazının başında buraya kadar kafa buldum okuyucu ile.
Şimdi gerçeklere dönelim.
İlk arabamı 1994 yılında aldım Murat 124.
Akabinde her sene model yükselterek ilk sıfır arabayı 1998 yılında aldım, hiç bir otomobilde 200 000 km'yi bile görmeden sıfırladım, statü mü idi gösteriş mi inanın bilmiyorum, amacım hep en son yeniliklere sahip olan bir otomobil idi, lakin hiç bir zaman o son teknolojiye bu gün dahi ulaşamadım.
Çünkü teknoloji öylesine ilerliyor ki, yetişmek mümkün değil.

Bugün geriye dönüp bakıyorum da!
Benim gibi orta gelirli birisi için her üç yılda bir otomobil yenilemek, çocuklarıma bırakabileceğim en az iki daireye mal oldu.
Gençlere tavsiyem ihtiyacınıza cevap verecek otomobili iyi belirleyin, ailenizin geleceğine yatırım yapın, bir kez alın en az yirmi yıl binin.

Otomobilistan Manifestosu

Dört teker, bir direksiyon, bin bir hayal, 
Türk erkeği için otomobil, bir masal. 
Kimine amaç, kimine sadece araç, 
Kimi içinse gösteriş, en büyük amaç.

Kaportada yansıyan gururun ışıltısı, 
Motor sesinde yankılanan erkeklik şarkısı. 
Jantlar dönüyor, egolar şişiyor, 
Kornalar çalıyor, kalpler coşuyor.

Bakın benim arabam ne kadar hızlı!,
Bu modelde sadece bende var, bilir misiniz?
Park ederken bile havalıyım, izleyin beni!,
Bu araba benim kimliğim, anlasanıza beni!

Kimi için bir statü sembolü, kimi için bir tutku, 
Kimi içinse sadece bir ulaşım aracı. 
Ama ne olursa olsun, otomobil bir araç, 
Türk erkeğinin hayatında önemli bir amaç.

Trafikte sıkışmış, sabır taşmış, 
Klimadan gelen soğuk hava, sinirleri yatıştırmış. 
Yan aynada beliren bir bakış, bir gülümseme, 
Acaba bu araba benim mi? diye bir düşünce.

Otomobil, bir amaç mı, araç mı, gösteriş mi? 
Belki de hepsi, belki de hiçbiri. 
Türk erkeği için otomobil, bir muamma, 
Çözülmesi zor, anlaşılması karmaşık bir drama.

Ahmet ATAM



Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun
Raushan DesignMafiaXDesignThemeXDesignBacklinks DelightsDelights Backlinks