Toplumsal çürümenin müsebbibi medya

Toplumsal çürüme


Köyde doğdum şehirde kenar mahallede bir gecekondu da büyüdüm, altı nüfus 16 m2 sobalı bir oda.

Evde hiç başkasının dedikodusu yapılmazdı, bizim evde hiç küfürlü konuşmalar olmazdı, kötü örnek oluşturabilecek konular ise zaten çocukların yanında asla açılmazdı, kötü örnek, örnek olmasın kabilinden.
Bir Radromuz vardı, bataryalı, tavana yakın bir yerde ve çocukların uzanamayacağı yükseklikte idi, ya annem açardı, ya babam.
Şimdilerde her evin baş köşesinde Türk insanından Lut kavmi yaratma çabası içinde olan bir deccal medya var, Yandaşı ile muhalifi ile.
Al birini.
Vur ötekine.

Gündüz sabah kuşağında bazı kadın programları var.
İsmini yazmayacağım o programların, siz anladınız zaten.
Bir kaç kez rast geldim,
Beynim yandı.
Vallahi eşim yada çocuklarım yanımda iken izleyemem bile.

Dindar ve ahlaklı bir nesil yetiştirecektik!
Öylemi?
Adam boşuna söylememiş bana ahlaksız ve satılmış bir medya verin, size ahlaksız bir nesil yetiştireyim diye.

Lütfen dikkat edin.
sabah kuşağında kadın programlarına.
Kim kime kaçmış, kimin eli kimin cebinde.
İşleri güçleri, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek.
Biraz izleyin, beyniniz yanacak, beyniniz, tiksineceksiniz, belki kusacaksınız.

Üç çocuk annesi bir kadın, damadıyla kaçıyor…
24 yıllık evli olan 43 yaşındaki kaynananın, kızı hamileyken, damadıyla öpüşerek fotoğraf çektirdiği ortaya çıkıyor.
Kaynananın babası, kaynanayla damadını aynı odada uygunsuz vaziyette basıyor, torunun yuvası yıkılmasın diye ses çıkarmıyor.
Kaynananın damadıyla birlikte ev kiraladıkları, ev sahibine damadını “oğlum” diye tanıştırdığı anlaşılıyor.
Kaynanayla damadın aslında uzun zamandır birlikte oldukları ve rahat rahat görüşebilmek için kızını damadıyla evlendirdiği iddia ediliyor.

Üstelik… Damadıyla kaçan kaynana, canlı yayına katılıp, kızıyla yüzleşiyor ve bunları ekranda anlatıyor.

Dört çocuk annesi bir kadın, kocasını ve en büyüğü beş yaşındaki çocuklarını terk edip, internette tanıştığı 15 yaşındaki çocuğa kaçıyor.
Kocası “karım bana geri dönsün” diyerek, televizyon programından yardım istiyor, kadın canlı yayına telefonla bağlanıyor ve “15 yaşında ama ergenliğe girmiş, kocamdan daha iyi” diye anlatıyor.
15 yaşındaki çocuk reşit olmadığı için ekrana çıkartılmıyor, onun yerine babası canlı yayına katılıyor, “oğlum memnun, istenirse imam nikahı kıyarız” diyor.

Netflix'te yayınlanan marjinal kurgu diziler değil bunlar…
Türkiye gerçekleri, Türkiye'de yaşanıyor.

İki elti, yufkacıya kaçıyorlar.
Biri iki çocuk annesi, diğeri üç çocuk annesi.
İki elti, yufkacının abi-kardeş kocaları ve anneleriyle birlikte canlı yayına çıkıyorlar. Büyük elti, “cep telefonu aldım, kocam faturalarını ödemedi, yufkacı ödedi, aşık oldum, yufkacı ve eltimle çok mutluyuz” diyor.

Küçük elti ise, “evdeyken bayılmalarım oluyordu, doktora gittim, bir şey bulamadılar, yufkacıya kaçtıktan sonra bayılmalarım kesildi” diyor.
Eltiler aynı ismi taşıyor, yufkacı ise “ben sadece gözlüklü olanla beraber oldum, öbürü ben de geleyim dedi, peki dedim, bayılmaları oluyormuş, kendisine nazar duası okudum, muska yazdım” diyor.

Yufkacının dükkana gelen evli kadınlara kendisini hoca olarak tanıtıp, yufka büyüsü yaptığı iddia ediliyor, yufkacı ise bunları reddediyor.
Bu arada, büyük eltinin aslında yıllar önce boşanmış olduğu ve kocasıyla imam nikahıyla yaşamaya devam ettikleri ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, küçük elti yufkacıyı terk ediyor, kocasına dönüyor ve canlı yayında romantik müzik eşliğinde birbirlerine sarılıyorlar.
Büyük elti ise yufkacıyla evleniyor…

18 yaşındaki genç kız, altı çocuk babası 70 yaşındaki bir adamla ilişki yaşıyor.
Adamın kızı kendine bağlamak için muska yaptığı iddia ediliyor, muska stüdyoya getiriliyor, canlı yayında makasla kesiliyor, içinden cips kağıdına sarılı at yarışı bülteni çıkıyor.

Kadın Stüdyoda 20 yıllık evli kocasına 3 çocuk sende değil diyor, kimden diye sorulduğunda birden fazla isim sayıyor sırıtarak, şaka değil vallahi gerçek.
İzledikçe beynini yanar beyniniz.

Hangisi daha ahlaksızca ve üzücü olduğunu düşündüm?
Evli, çocuklu, torunlu insanların evlerini terk edip başka biriyle kaçmaları mı, yoksa arkalarında bıraktıkları insanların onları geri kabul etmek için yalvarmaları mı, hepsinin ekranlarda sabah kahvaltıları eşliğinde izleyicilerle paylaşılması mı?

Bazılarımızın, ilk kez tanık oldukları bu utanç belki de her zaman vardı, ancak bu şekilde gözler önüne serilmemişti.
Rezillik paçalardan akıyor, kimin umurunda.
İlginç olan şey, çoğunun muhafazakar olarak tanımladığı kesimden olmasıdır.

Bu tür iğrençlikleri izleyenlerde bir sorun var. 
Bu konuya farklı bir açıdan da bakmalıyız. 
Bu tür programlar reyting rekorları kırıyor. 
Bu kötü örnek teşkil eder mi? 
Çocuklarımız ve gençlerimiz etkilenmez mi diye endişe eden ya da düşünen kimse yok gibi.

Senaristlerin yazmaya cesaret edemeyeceği ahlaksızca ve tuhaf ötesi ilişkiler, her gün televizyonlarda yayınlanıyor, ana haber bültenlerinden katbekat fazla izleniyor.
Nasıl bir dünya da yaşıyoruz nasıl bir devre denk geldik. 
İnci taneleri adlı dizide Dilber dans ediyor diye ortalığı ayağa kaldıranlar, bu ahlaksızlıkları görmezden geliyor.
Her türlü kayıp geri kazanılabilir, Ahlaksızlık ve çürüme asla.
Medya göstere göstere Türk halkını Lut kavmine eviriyor.

Ahmet ATAM 

0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun