KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

31 Mart seçimlerinden sonra: Yeni Bir 5 Nisan Kararlarımı geliyor

31 Mart yerel seçimlerinden sonra: Yeni Bir 5 Nisan Kararlarımı geliyor adlı makale
31 Mart seçimlerinden sonra: Yeni Bir 5 Nisan Kararlarımı geliyor


Türkiye'nin ekonomik krizleri, 5 Nisan kararları nasıl geldi:


5 Nisan kararlarının üzerinden tam 30 yıl geçti ve biz hala akıllanmadık, tarih ders almayanlar için tekerrürdür derler, 31 Mart seçimlerinden sonra Türk halkı ne yazık kı kriz ne imiş o zaman görecek.

1994 yılında Antalya'da 24 personelli bir şirketim vardı, 5 Nisan kararları ile beraber başta kamu olmak üzere büyük şirketler ödemeleri durdurdular, yanımda çalışan o kadar personel var, sözleşme ile bağlı olduğum işler var, tam üç ay başta arabam olmak üzere elde avuçta ne varsa satmak durumunda kaldım, tek kelime ile diz kapaklarımın kırıldığı aylardı

Gerçi o dönemde sözleşmelerimi döviz üzerinden yaptığım için kısa dönemde çok sıkıntı çekmeme rağmen orta vadede hasar almak bir yana en karlı çıktığım dönemdi, lakin ticari yaşamda birçok firma batmış, işsizlik tavana vurmuştu.

Türkiye başta nas aldatmacası ve itibardan tasarruf olmaz düşüncesi ile yine aynı tuzağa düştü, lakin bu kez en az on misli bir hasar verecek gibi duruyor.
1994 krizi, ekonomik krizler arasında unutmak istediğim bir örnek olarak öne çıkıyor.
Bu krize sebep olan faktörler ve çözüm önerileri konusunda ders çıkarmamız gereken bir deneyim oldu. Üç haneli enflasyon, ilginç vergi türleri geldi.

  • Net Aktif Vergisi
  • Ekonomik Denge Vergisi
  • Ek Emlak ve Ek Motorlu Taşıtlar Vergi
  • Kamu ürünlerine zam
  • Enerji fiyatlarına yüksek zamlar
  • Memur maaşlarının dondurulması
Türk halkı yoksullaşma ve refah kaybı gibi sorunlarla karşılaştı. Bu deneyimi hatırlayarak, bir daha benzer durumlarla karşılaşmamak için 5 Nisan öncesi dönemi yaşayan birisi olarak hep uyarımı yaptım, çok daha büyük bir kriz geliyor diye eşi dostu bezdirdim.
Çünkü bir şeyi çok iyi biliyorum ki ne kadar enflasyon o kadar kur artışıdır, siz kuru elinizdeki merkez bankası enstrümanları ile geçici bir dönem baskılayabilirsiniz, lakin bir yay ne kadar gerilirse ok o denli uzağa düşüyor.

5 Nisan kararları:


1994 yılında dönemin başbakanı Tansu Çiller'in liderliğindeki DYP-SHP hükümeti, faiz oranlarını azaltmak için piyasaya büyük miktarda para sürdü.
Ancak fazla likidite, faizleri düşürmek yerine dövizde artışa neden oldu.

Hükümet, döviz satarak talebi azaltacağını ve paranın borsaya yönleneceğini iddia ediyordu.
Ancak borsa hacmi, para çekme konusunda yetersiz kaldı.
Bankalar, yüksek devalüasyon beklentisiyle hareket edince piyasaya sürülen dövizin fiyatını düşürmek yerine artırdı.
Dolar, birkaç ay içinde 8 bin liradan 42 bin liraya yükseldi ve 38 bin lirada tutundu.
Hazinenin döviz rezervleri tükendi, tam takır kara bakır hale geldi.
Bu günler ile ne denli örtüşüyor, değil mi?

İMF ile anlaşma
 
5 Nisan 1994’te hükümet, enflasyonu hızla düşürmek ve TL’de istikrar sağlamak amacıyla 5 Nisan Kararlarını açıkladı.
Yaklaşık 700 milyon dolarlık IMF kredisi kullanıldı ve TL'nin devalüasyonu serbest piyasaya bırakıldı.
Ayrıca iç borçlar dış borçlarla çevrilmeye ikame edilmeye başlandı, yabancı sermayenin teşvik edilmesi ve döviz girişi sağlayacak özelleştirme uygulamalarına ( Ben buna borçlunun malının haraç mezat satılması diyorum ) hız kazandırılması kararlaştırıldı.
Kamu kesiminde üretilen mal ve hizmet fiyatlarına çok yüksek oranlı ve ani zamlar yapılması, kamu kesiminde ücret ve maaşların dondurulması da şart koşuldu.

Faiz düşürmenin sonuçları:
 
Yapısal reformları hayata geçirmeden, bozulan gelir dengelerini düzeltmeden faiz oranlarını düşürme çabası, faizde çok daha yüksek artışla sonuçlandı.
Aynı hatada ısrar edilecek olursa Türk halkı bu krizleri daha çok yaşar bilesiniz.

Dövize olan talebi kesmek ve kısa dönemli kamu borçlarını ödeyebilmek için hükümet mayıs ayında yüzde 400 faizli borçlanma kâğıtlarını piyasaya sürdü.
Yine aynısı olacak.
Kararların bedelini çalışanlar ödedi.
Yine çalışanlar ödeyecek.
Ücretler düşürüldü, enflasyon üç basamaklı oldu.
Memur maaşları donduruldu.
Bu kez sadece memur değil işçi maaşları bile dondurulacak.

Lakin ekonomik krizi durduracağı söylenen paket o dönemde tam olarak uygulanamadı.
Hükümet 8 ay sonra 24 Aralık 1995’te erken seçime gitmek zorunda kaldı.
Yine 2025 yılında erken seçime mecbur kalacaklar.

5 Nisan Kararları, mali piyasalardaki dalgalanmaları geçici bir süre azaltmıştı, ancak ekonomide yapısal reformlar gerçekleştirilememesi kararların bir netice vermesini engelledi
Bu nedenle, Türkiye'de kriz beklentisi her daim devam etti.
5 Nisan Kararları kapsamında, kamu gelirlerini artırmak için Net Aktif Vergisi, Ekonomik Denge Vergisi, Ek Emlak ve Ek Motorlu Taşıtlar Vergileri bir yıllığına yürürlüğe girdi

Bu vergilerle kamu açıklarının kapatılması ve talebin azaltılması hedeflendi.
Özellikle Ek Emlak ve Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi ödemeleri, servet vergisi gelirini iki katına çıkardı.
Ancak ekonomideki durgunluk, vergi artışlarını içeren daraltıcı maliye politikası nedeniyle daha da kötüleşti.

O kadar farklı vergi türde tahsil edemeyecekleri vergiler icat etmişlerdi ki, bu gün hatırlamakta zorluk çekiyorum.
Ayrıca enflasyonist ortamda azalan kamu gelirleri, maliye politikasının ekonomiyi yönlendirmedeki etkinliğini kaybetmesine neden oldu.
Bunun sonucu olarak bugün artık piyasada devlet yoktur, özel sektör vardır.

Türkiye son 20 yıldır 1 Nisan tarihinde uyanacağı bir yalan rüzgarı ile yönetiliyor,
İşin en garibi ne idi diye soracak olursanız, 1994 yılında Tansu Çiller'in faizleri düşürme inadı ile gelen krizi ve Çiller2i tu kaka edenler, Sn Erdoğanın faizleri düşürme kararlılığını alkışlayanlarda aynı kesimdir.
Geçmişi unutanın geleceği olmaz.
Lakin bir iyi tarafı bu kez sofrayı kuran kaldıracak, kaldırabilirse.

Ahmet ATAM