Türkiye'nin temel sorunu: İfrat ve tefrit ne demek
İfrat ve Tefrit Nedir?
İfrat ve Tefrit: Aşırı Uçlarda Salınan Toplumun Kaybolan Dengesi 🎭
Türk toplumunda ifrat (aşırılık) ve tefritin (eksiklik) sosyal ve kültürel yozlaşmaya etkisin Gösteriş merakı, cimrilik, toplumsal eşitsizlik ve değer kaybı
İfrat ve tefrit, Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısında adeta bir sarkaç gibi sallanan iki uç nokta, biri aşırılığın doruklarına çıkarken, diğeri dibe vurarak eksikliği temsil eder.
Peki, bu sarkaç neden bir türlü durulmaz ve toplum neden dengeyi sağlamak yerine sürekli uçlara savrulur? 🤔
- İfrat: Bir şeyin gereğinden fazla yapılması, abartılması. Yani her şeyi aşırı ciddiye almak, bir noktada ölçüyü kaçırmak. Örneğin, modernleşme adı altında kültürel mirası tamamen silmeye çalışmak. 🚀
- Tefrit: Tam tersi. Gereğinden az yapmak, ihmal etmek. Gelenekleri tamamen terk edip, köksüz bir toplum yaratmak. Örneğin, "Bize ne kültürden, sadece teknoloji önemli!" anlayışı. 📉
İfrat ve tefritin Türk Halkının Sosyal ve Kültürel Yozlaşmasındaki Etkisi
Bu uç noktalar, Türk toplumunda kültürel değerlerin aşırı korunması veya tamamen göz ardı edilmesi şeklinde kendini gösteriyor. 🔥
Bir yanda geleneklerin kutsal birer tabu haline getirilmesi, sorgulamanın günah sayılması… ❄️ Öte yanda, geleneklerin modası geçmiş ve gereksiz görülerek toptan reddedilmesi…
Sonuç? Toplumun kültürel kimliği ya fosilleşiyor ya da kayboluyor! 🏚️
Sonuç? Toplumun kültürel kimliği ya fosilleşiyor ya da kayboluyor! 🏚️
İfrat ve Tefritten Kurtuluş Rehberi ✨ 🔸 Orta yolun erdemi:
Gelenekleri koruyarak modernleşmek mümkün. Dengeyi bulmak, aşırı uçlardan kaçınmak toplumu ileri taşır. 🔸
- Sorgulamak: Bir şeyi sadece "gelenek olduğu için" yapmak yerine, anlamını kavramaya çalışmak! 🔍 🔸
- Kültürel adaptasyon: Eskiyi tamamen reddetmek yerine, çağımıza uyarlamak. 👌
Türk toplumu olarak ifrat ve tefrit arasında sıkışıp kalmaktan vazgeçip sağlıklı bir denge kurabilir miyiz?
Yoksa sarkaç, sonsuza kadar uçlarda mı savrulacak? 🎢
📺 İfrat: Geleneksel değerleri aşırı yücelten diziler… Her bölümünde "bizim aile yapımız" kutsanır, karakterler abartılı bir şekilde fedakâr ve vatanseverdir, kültürel geçmiş sanki hiç değişmemiş gibi gösterilir. Gerçekte ise toplum dönüşmüş, değerler evrim geçirmiştir. Ama ekrandaki dünya hâlâ 30 yıl öncesinin kurallarıyla işliyor. 🏡
💥 Tefrit: Gerçeklikten kopmuş, aşırı modernleşmeyi kutsayan yapımlar… Karakterler sanki hiçbir kültürel bağa sahip değilmiş gibi, geçmişe dair tek bir anıyı bile önemsemezler. Aile bağları anlamsızlaşmış, duygular yüzeyselleşmiş, herkes "global" yaşamın içinde kaybolmuş. Bir noktada, kültürel kimlik tamamen silinmiş gibi gösterilir. 🌍
Sonuç? Denge kayboluyor! Bir yanda kültürel miras sanki taşlaşmış, değişime kapalıymış gibi anlatılıyor; diğer yanda kültürden tamamen kopmuş bir yaşam resmediliyor. Gerçek hayatta ise insanlar bu iki uç noktadan birine savrulmak zorunda kalıyor. 🎭
Bir yanda coşkun nar suyu selleri,
İfrat ve tefriti net bir şekilde gözler önüne seren bir örnek: Türk dizileri ve televizyon kültürü! 🎬
📺 İfrat: Geleneksel değerleri aşırı yücelten diziler… Her bölümünde "bizim aile yapımız" kutsanır, karakterler abartılı bir şekilde fedakâr ve vatanseverdir, kültürel geçmiş sanki hiç değişmemiş gibi gösterilir. Gerçekte ise toplum dönüşmüş, değerler evrim geçirmiştir. Ama ekrandaki dünya hâlâ 30 yıl öncesinin kurallarıyla işliyor. 🏡
💥 Tefrit: Gerçeklikten kopmuş, aşırı modernleşmeyi kutsayan yapımlar… Karakterler sanki hiçbir kültürel bağa sahip değilmiş gibi, geçmişe dair tek bir anıyı bile önemsemezler. Aile bağları anlamsızlaşmış, duygular yüzeyselleşmiş, herkes "global" yaşamın içinde kaybolmuş. Bir noktada, kültürel kimlik tamamen silinmiş gibi gösterilir. 🌍
Sonuç? Denge kayboluyor! Bir yanda kültürel miras sanki taşlaşmış, değişime kapalıymış gibi anlatılıyor; diğer yanda kültürden tamamen kopmuş bir yaşam resmediliyor. Gerçek hayatta ise insanlar bu iki uç noktadan birine savrulmak zorunda kalıyor. 🎭
Bu iki uç davranış biçimi, yani ifrat ve tefrit, sosyal ve kültürel dokumuzda derin yaralar açıyor .
Toplumsal Eşitsizlik: Birileri lüks içinde yüzerken, diğerleri temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.
İfratın körüklediği tüketim çılgınlığı, zaten var olan uçurumu daha da derinleştiriyor. 😠
- Değer Kaybı: Gösteriş merakı, samimiyetin ve tevazunun yerini alıyor. "Ne kadar çok o kadar iyi" anlayışı, manevi değerleri arka plana itiyor. 😞
- Kutuplaşma: Farklı yaşam tarzlarına tahammülsüzlük artıyor. İfratçı kesim "en doğrusunu ben bilirim" havalarında gezerken, tefritçi kesim her türlü değişime düşman kesiliyor. Sonuç? Kavga, gürültü, huzursuzluk... 🤬
- Geri Kalmışlık: Sürekli geçmişe takılıp kalmak veya gereksiz harcamalarla kaynakları tüketmek, ülkenin ilerlemesini sekteye uğratıyor. Yeniliklere açık olmak ve kaynakları doğru kullanmak varken, biz hala "acaba mı?" sorusuyla boğuşuyoruz. 🤔
İfrat ve Tefrit Şiiri
Bir yanda coşkun nar suyu selleri,
Musluklardan hoyratça akan,
Kristal kadehlerde köpüren gurur.
Göz kamaştıran debdebe halıları serili,
Üzerinde ayak izi kalmayan bir kibir.
Altın varaklı aynalarda çoğalan boş gülüşler,
Yankısı olmayan kahkahalar.
Keseler ağzına kadar açılmış,
Yarının buğdayı savruluyor rüzgara.
Bir israf fırtınası esiyor,
Mum alevinin titrek Işığında.
Öte yanda, avuçta sıkılan son damla su,
Öte yanda, avuçta sıkılan son damla su,
Nemli bir beze hapsedilmiş kıtlık.
Duvarlarda yosun kokusu,
Sinmiş bir bekleyişin küflü nefesi.
Çatlak bardaklarda biriktirilen sabır,
Avuç içlerinde saklanan umut kırıntıları.
Her yeni güne şüpheyle açılan gözler,
Geçmişin külleriyle ovulan bir telaş.
Bir yoksunluk gölgesi uzuyor,
Geleceğin tohumları çorak.
Terazinin dengesi kayıp, ruh iki uçta sallanıyor.
Terazinin dengesi kayıp, ruh iki uçta sallanıyor.
Savurganlık bir ejderha gibi kusuyor ateşi,
Cimrilik bir karınca gibi taşıyor yalnızlığı.
Değerler birer birer düşüyor boşluğa,
Samimiyetin ipeği sökülüyor usulca.
Bir yanda "ben oldum" çığlıkları yankılanırken,
Bir yanda "ben oldum" çığlıkları yankılanırken,
Öte yanda "eyvah" fısıltıları boğuluyor.
Uçurum büyüyor,
Köprüler yıkılıyor sessizce.
Ey topraklarımın çocukları,
Ey topraklarımın çocukları,
Bu çatlak ayran testisi daha ne kadar dayanır?
Bu iki uçlu makas,
Daha kaç umudu keser biçer?
İnsan bir nefes almalı,
İnsan bir nefes almalı,
Nehir yatağını bulmalı yeniden.
Ne hoyrat bir sel, ne de kurak bir çöl,
Ekinler yeşermeli dengenin ılıman ikliminde.