Maddiyattan Maneviyata: 30 Yılda Değişen Mutluluk Anlayışı
30'lu yaşlarımda, altın kaplı kop saatim vardı, evime giren hırsız için almış olduğum. Bugün 67 yaşındayım ve on yıllık saati hala kullanıyorum; her ikisi de aynı zamanı gösteriyor. Aynı şekilde, 30'lu yaşlarımda 100 dolara ceylan derisi cüzdan almıştım. Şimdi 67 yaşındayım ve doğum günümde hediye edilen manevi değeri yüksel basit cüzdanım sadece 30 liralık yapay deriden. Ne kadar para koyarsam koyayım, pazarda kimse cüzdanın ne olduğuna bakmıyor.
Otuzlu yaşlarda konfeksiyon hazır giyim sevmem kıyafetlerimi özel sipariş diktirirdim, şimdi belki de son on yıldır hiçbir mağazaya girip kıyafet almadım, gömlek tişört zaten evlatlardan doğum günü hediyesi olarak geliyor, ve ben 30 yıllık kıyafetlerimi halen giyiyorum hem de zevkle.
Otuzlu yaşlarımda 2+1 bir evde yaşıyordum. Şimdi ise 3 oda 1 salon bir dairede oturuyorum ve evin her köşesinde aynı yalnızlık hakim, çoluk çocuk kanatlandı uçtu.
Bu gün orta halli bir apartmanda oturuyorum, lakin bahçeli içinde odun sobası olan bir köy evini tercih ederim.
30'lu yaşlarımda bir Hacı Murat arabam ve bir motosikletim vardı. Şimdi 67 yaşındayım ve gençliğimde bu araçlarla gittiğim yerlere bazen otobüsle gidiyorum; neredeyse aynı zaman alıyor ve konfor da hemen hemen aynı.
Ve gençken ara sıra pahalı içkiler içerdim, şimdi değil içki sigarayı bile sarma içiyorum. Sadece pahalılığın farkı cebimde kalıyor.
Bir zamanlar mutluluğu lüks eşyalarda, markalı ürünlerde ve pahalı zevklerde bulduğumu düşünürdüm.
Ancak şimdi, daha mütevazı bir yaşam tarzının bana sakinlik ve huzur verdiğini keşfettim. 30'lu yaşlardakilerin tercihlerini ölçüt alarak yaşayanlarla, 67 yaşındakilerin tercihlerini ölçüt alanlar arasındaki tek fark şudur:
Hayatın son dönemeçlerinde hafızada yer edecek olan, yakın mesafede yaşanan sevgi ve tutkudur.
Elini tuttuğumda, kolumdaki saatin değeri ya da markası değil, hissettiğin güven, sıcaklık ve yüreğindeki mutluluk hatırlanacak.
Zaten yaşlanıyorum, anılarımda markalardan ziyade duygular için yeterli enerjim var.
Keşke dünü de bugünkü pencereden görebilseydim.
Altın, gümüş yığını, bir ömür telaşı
Saraylar, köşkler, geçici bir düş..
Sadece gönüldedir asıl hazine,
Dön de bir bak geriye.
Zenginlik mi dedin, altın mı? Geçer...
Dünya malı göz açıp kapayıncaya dek gelir gider..
Sadelikte bulur insan özüne dönmeyi,
Yaşam gülümsemekte, mutluluk, sadelikte gizli.
Maddi dünya senin olsun, bana ne fayda?
Saraylar, mücevherler, hepsi bir avuç toprakta.
Sadelikle yaşarım, neşeyle, huzurla,
Mirasım budur anlayana..
Görkemli hayatlar, şatafatlı giysiler,
Hepsi birer serap, çölde su gibi kaybolur.
Sadelik ve huzur, işte gerçek zenginlik,
Tebessüm ile sade yaşam, en büyük dinginlik..
Maddiyatçı dünya, senin olsun bu telaş,
Ben sadeliği seçtim, kalbimdeki coşkuyla.
Ironiyle bakarım, geçici heveslere,
Sadelikle dolu bir ömür, yeter herkese..
Ahmet ATAM
Yorum Gönder