İslam toplumu neden çöküşte |
İBN-İ HALDUN'A GÖRE İSLÂM TOPLUMU NEDEN ÇÖKÜŞTE
İbn Haldun, İslam toplumlarının çöküşünü açıklarken, umran ilmi adını verdiği sosyolojiye dayalı analizlere yer verir. Ona göre toplumların yükselişi ve çöküşü doğal bir döngüdür ve bu süreçler belirli sosyo-ekonomik ve siyasi dinamiklerle şekillenir. İslam toplumlarının çöküşünü şu temel nedenlerle açıklar:
1. Toplumsal Dayanışmanın Zayıflaması
Asabiyet, toplumsal dayanışma ve birlik duygusudur. İbn Haldun’a göre, bir toplumun gücü, liderlik yapısının dayandığı bu toplumsal dayanışmaya bağlıdır. Ancak zamanla:
Lüks ve refah içinde yaşayan toplumlar, dayanışma ruhunu kaybeder.
Liderlik yozlaşır ve iktidar mücadeleleri başlar.
Bu da toplumu iç ve dış tehditlere karşı zayıf hale getirir.
Günümüz Türk toplumuna bakacak olursak, laik antilaik , sağ, sol, Kürt Türk vs olarak toplum ayrıştırılmış olup, toplumsal dayanışma gemisini kurtaran kaptandır düşüncesiyle büyük ölçüde ortadan kalkmıştır,
2. Lüks ve İsrafın Artışı
Bir devletin veya toplumun refah seviyesinin artması, aynı zamanda ahlaki ve kültürel dejenerasyonu da beraberinde getirir. İslam toplumlarında:
Zenginleşme, iktidar sahiplerini ve toplumun üst tabakalarını tembelleştirir.
İsraf ve yozlaşma yaygınlaşır, üretkenlik düşer.
Bu durum, toplumun ekonomik yapısını zayıflatır ve çöküşü hızlandırır.
Günümüz Türk toplumuna bakacak olursak,Tüketim alışkanlıklarının artması, gelir eşitsizlikleri ve gösterişe önem verilmesi, İbn Haldun'un tanımladığı lüks kavramına benziyor.
yoksullar değil ev sahibi olmak, kira ödeyemeyecek duruma düşürülmüş, zenginler havuzlu ve bahçeli evlerinin bahçe duvarlarını yükseltirlen, yoksul gecekondu rüyası bile görememektedir.
Bir tarafta bir akşam yemeğine bir asgari ücret kadar para ödeyen varken, diğer tarafta pazaryerlerinde çıkma sebze fırınlarda askıda ekmek uygulaması toplumu hızla ayrıştırmakta,orta sınıf yok olurken, sadece zengin ve fakir iki sınıf oluşmaktadır.
3. Devletin Büyümesi ve Yükünün Artması
İbn Haldun, devletlerin kuruluş aşamasında dinamik ve sade bir yapıya sahip olduğunu, ancak zamanla:
Bürokratik yapının hantallaştığını,
Vergi yükünün arttığını,
Yönetim kademelerinde adaletsizliklerin ortaya çıktığını belirtir.
Bu, halkın devlete güvenini kaybetmesine ve sosyal düzenin bozulmasına neden olur.
Günümüz Türk toplumuna bakacak olursak kamuda israf had safhada olup tam bir makam saltanatı oluşmuştur.
Devlet mekanizmasının büyümesi, bürokratik engeller ve siyasi elitlerin gücünün artması, İbn Haldun'un eleştirdiği durumlara paralellik gösteriyor.
Vergi yükü artmış, verginin bile vergisi talep edilmeye başlanmıştır.
Adalet ve liyakat göz ardı edilmiş makam ve mevkiler yandaşlar tarafından paylaşılmıştır.milyonlarva mülteci sosyal yaşamı ve ülkenin demografik yapısını tehdit eder hale gelmiştir.
4. Bilim ve Eğitimin İhmal Edilmesi
İbn Haldun’a göre, bilim ve eğitim, bir toplumun gelişimini sürdürebilmesi için hayati öneme sahiptir. Ancak, İslam toplumlarında:
Yaratıcı düşünce ve bilimsel üretim ikinci plana atılmıştır.
Medrese sistemi, daha çok dini eğitimle sınırlı kalmış ve eleştirel düşünce engellenmiştir.
Bu durum, toplumların çağın gereklerine uyum sağlayamamasına yol açmıştır.
Günümüz Türk toplumuna bakacak olursak, Türk toplumu tarikat ve cemaatler eliyle bilimden uzaklaştırılmaya çalışılmakta, eleştirel düşünceler din ve devlet düşmanlığı kapsamında görülerek cezalandırılmakta ve bu insanlara haysiyet cellatlığı yapılarak toplumun cahil kesimleri tarafından dışlanmaları ötekileştirilmeleleri sağlanmaktadır.
Dini hassasiyetlerin siyasallaşması ve toplumda farklı yorumların ortaya çıkması, İbn Haldun'un dini değerlerin zayıflamasıyla ilgili tespitlerini hatırlatıyor.
5. İç Çekişmeler ve Dış Baskılar
İslam toplumlarının çöküşünde, iç çekişmelerin (mezhep kavgaları, siyasi iktidar mücadeleleri) yanı sıra dış baskıların (Haçlı Seferleri, Moğol istilası) da büyük etkisi vardır. İbn Haldun’a göre, bu tür zayıflıklar ve çatışmalar, İslam toplumlarının dış tehditlere karşı dirençsiz hale gelmesine neden olmuştur.
Günümüz Türk toplumuna bakacak olursak, mezhep ayrımcılığı, mezhepçiliğin, Ortadoğu'da her an çok büyük bir savaşın arifesindeki Türkiye'yi bir ateş çemberinin içine atması an meselesidir, Suriye iç savaşının bir Kürt Türk çatışmasının ötesinde, Şia, Alevi, Nusayri, Sünni çatışmasına evrilmesi olasılığı her geçen gün artmaktadır.
Çözüm Önerileri
İbn Haldun’un analizinde, çöküşü durdurmanın temel yolu, adaletli bir yönetim, dayanışma ruhunun yeniden canlanması ve bilimsel düşüncenin teşvik edilmesidir.
Ancak bu dönüşüm, genellikle yeni bir liderlik veya toplumun yeniden yapılanmasıyla mümkündür.
Sonuç
Türkiye'de 2024 yılı itibarı ile ülkenin sorunlarına doğru teşhis koymuş bir parti yada lider yoktur, toplumun yeniden yapılandırılmasını söylev olarak bile ağzına alan bir parti yada lider de yoktur.
Türkiye bir ateş çemberinin orta yerinde mukadderatına doğru hızla yol almaktadır.
Günümüz Türkiye'si için İbn Haldun'un düşüncelerinden çıkarılacak bazı dersler şunlar olabilir:
- Toplumsal birliği güçlendirmek: Siyasi polarizasyonu azaltmak, farklı görüşlere saygı göstermek ve ortak değerler üzerinde uzlaşmak önemlidir.
- Üretime ve istihdama önem vermek: Tüketim alışkanlıklarını dengelemek ve sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak gereklidir.
- Devlet mekanizmasını etkinleştirmek: Bürokratik engelleri azaltmak, şeffaflığı artırmak ve vatandaş katılımını sağlamak önemlidir.
- Dini değerleri korumak: Dini hassasiyetlere saygı göstermek ve farklı yorumlara hoşgörülü olmak gerekir.
Yorum Gönder