Kürtlerin seçimi Türkiye'mi İsrail'mi |
Yeni açılım sürecinde Kürtlerin tercihi Ortadoğu'nun ve Türkiye'nin kaderidir
Anlaşılan o ki, Türkiye ve İsrail, Ortadoğu'da enerji ve su kaynaklarına sahip olmak adına bölgedeki Kürt ve Arap nüfus ile ittifak arayışında, Türkiye'nin ikinci açılım süreci bu bağlamda değerlendirilebilir mi, Kürtler, dünyanın ve Türkiye'nin bugünkü konjektürel yapısında birliktelik için İsrail'i mi, Türkiye'yi mi tercih eder?
Ortadoğu'da enerji, su kaynakları ve jeopolitik üstünlük, hem bölgesel hem de küresel aktörler için stratejik bir öncelik taşır.
Türkiye'nin ikinci bir "Kürt açılımı" sürecine girebileceği ihtimali, bu bağlamda değerlendirildiğinde, bir yandan bölgesel dengeleri şekillendirme, diğer yandan iç siyasi dinamikleri yeniden yapılandırma çabasının bir parçası olarak okunabilir.
Türkiye'nin bu hamlesi, yalnızca iç huzur ve Kürt nüfus ile ilişkilerini iyileştirmek değil, aynı zamanda enerji yolları, su kaynakları ve güvenlik politikalarını birleştirerek daha geniş bir stratejik planın parçası olabilir.
Türkiye'nin Kürt Politikası ve İsrail Faktörü
1. Türkiye'nin Yaklaşımı: Türkiye, özellikle enerji koridorları ve su kaynaklarının geçtiği bölgelerde Kürt nüfus ile daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyebilir.
Ancak tarihsel olarak güven sorunu, PKK meselesi ve milliyetçi unsurların tepkisi gibi faktörler bu süreci karmaşıklaştırıyor.
Türkiye, Kürt nüfusun desteğini kazanmak için ekonomik kalkınma, kültürel haklar ve siyasi reformlar gibi adımlar atabilir.
2. İsrail'in Yaklaşımı: İsrail, Kürt grupları özellikle Kuzey Irak'taki enerji kaynaklarına erişim (Davud koridoru) ve İran gibi rakiplerini dengeleme stratejisi kapsamında bir müttefik olarak görmektedir.
İsrail'in Kürtlerle ilişkisi, daha çok askeri ve ekonomik çıkarlar etrafında şekillenir.
Kürtlerin İsrail ile ittifakı, bağımsızlık talepleri bağlamında da uluslararası destek arayışının bir parçası olabilir.
Kürtler için Tercih: Türkiye mi İsrail mi?
Kürtlerin tercihi, büyük ölçüde konjonktürel faktörlere bağlı olacaktır:
1. Türkiye'yi Tercih Etme Durumu: Türkiye'nin Kürtlere yönelik somut adımlar atması ve güven verici bir açılım süreci başlatması halinde, coğrafi yakınlık ve ortak tarih nedeniyle Kürt nüfus Türkiye'yi tercih edebilir.
Özellikle Türkiye'nin ekonomik fırsatlar sunması ve Kürt bölgelerinde kalkınmayı hızlandırması, Kürtler açısından çekici bir unsur olacaktır.
2. İsrail'i Tercih Etme Durumu: İsrail, Kürtler için bir güvence unsuru olabilir, özellikle bağımsızlık taleplerinin desteklenmesi bağlamında.
Ancak İsrail'in desteği genellikle Kuzey Irak Kürtleri ile sınırlı kalıyor ve Türkiye'deki Kürt nüfusa yönelik bir politikası yok.
Kürtler, İsrail ile iş birliği yaparken, bu durumun Türkiye ve İran gibi komşularla ilişkilerini daha da zorlaştırabileceğini göz önünde bulundurmak zorunda.
Bu bağlamda Türkiye'de çok bilinen bir öykü vardır, çifti ve yılan öyküsü, çiftçide evlat acısı vardır, yılanda kuyruk acısı, Kürtler ve Türkler evlat acısı ile kuyruk acısını unutarak sineye çekerek bir anlamda üzerini örterek Ortadoğu'da yeni bir güç dengesi oluşturacak bir birliktelik oluşturabilir mi?
Kürt Türk birlikteliğinin önündeki en büyük engel:
Çiftçi ve yılan öyküsü, aslında Türkler ile Kürtler arasındaki tarihsel ve duygusal ilişkiye derin bir metafor olarak okunabilir.
Bu öyküde, evlat acısı ve kuyruk acısı gibi iki derin travma, hem bireylerin hem de toplumların geçmişten gelen yaralarını ve bu yaraların iş birliği ya da birliktelik önündeki engellerini temsil eder.
Ortadoğu’nun karmaşık yapısında Türkler ve Kürtler arasındaki bu tarihsel ve duygusal bağın nasıl şekilleneceği, bölgedeki güç dengeleri ve stratejik hedefler açısından hayati önem taşır.
Evlat Acısı ve Kuyruk Acısı: Tarihsel ve Psikolojik Bağlam
1. Evlat Acısı (Türk Perspektifi) Türkiye, PKK çatışmaları nedeniyle on binlerce insanını kaybetmiş ve yıllarca süren güvenlik sorunları yaşamıştır.
Bu durum, Türk toplumunda derin bir güven kaybı ve travma yaratmıştır.
Türkiye’nin bu acıyı aşması, Kürt halkıyla yeni bir sayfa açabilmesi için güven ortamının yeniden tesis edilmesine bağlıdır.
2. Kuyruk Acısı (Kürt Perspektifi) Kürtler ise uzun yıllardır ta Osmanlı döneminden günümüze sayısız isyanlar çıkarmış, her isyan bastırılmış, yenilgiler hüsranlar yaşamış ve bu durum Kürt toplumunda derin bir güvensizlik talebi oluşturmuştur.
Kürtlerin kuyruk acısını unutması, ancak taleplerim makul olması ve bu taleplerinin Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü çerçevesinde ilerleme kaydedilmesiyle mümkün olabilir.
Sineye Çekmek ve Yeni Bir Güç Dengesi
Ortadoğu’daki koşullar, Türkler ve Kürtlerin geçmiş acılarını bir kenara bırakıp, pragmatik bir iş birliği geliştirebilmesi için uygun zemin sunabilir.
Ancak bu tür bir birliktelik için bazı temel şartlar vardır:
1. Adil Bir Zemin Oluşturulması: Türkler ve Kürtler arasında yeni bir birliktelik için, geçmişin travmalarıyla yüzleşmek ve bu travmalardan öğrenerek adil bir siyasi ve toplumsal zemin oluşturmak gerekir.
Türkiye, Kürtlerin kültürel ve siyasi taleplerini anlamalı ve bu talepleri karşılayacak reformlar, üniter yapıdan taviz vermeden gerçekleştirmelidir.
2. Ortak Çıkarlar Üzerinden İlerlemek: Enerji kaynaklarının yönetimi, su paylaşımı ve bölgesel güvenlik gibi konular, Türkler ve Kürtler arasında pragmatik bir iş birliği için güçlü nedenler sunabilir. Özellikle bölgede Kürtlerin etkin olduğu enerji yolları ve Türkiye’nin coğrafi stratejik konumu, iki tarafın birbirine bağımlılığını artırır.
3. Uluslararası Baskının Azaltılması: Ortadoğu’daki büyük güçlerin bölgeyi bölerek yönetme stratejilerinden bağımsız bir şekilde, Türkler ve Kürtler kendi kaderlerini tayin etme iradesini gösterebilirlerse, bu birliktelik daha sağlam temeller üzerine inşa edilebilir.
Sonuç olarak Türk Kürt Birlikteliği Mümkün mü?
Kürtler açısından, Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi daha sürdürülebilir bir seçenek gibi görünüyor.
Bununla birlikte, Türkiye'nin bu süreci ne kadar içselleştireceği ve Kürtlerin taleplerine yönelik nasıl bir yaklaşım benimseyeceği belirleyici olacaktır.
Eğer Türkiye, yeni bir açılım sürecinde başarısız olur ve güven ortamını sağlayamazsa, Kürtlerin alternatif müttefik arayışına yönelmesi, özellikle İsrail gibi aktörlerle daha yakın ilişkiler kurması mümkün hale gelebilir.
Evlat acısı ve kuyruk acısını unutmak ya da sineye çekmek de kolay değildir; çünkü bu duygular sadece bireylerin değil, toplumların kolektif bilincine işlemiştir.
Ancak iki taraf da geçmişin yükünü taşıyarak geleceğe bakmayı başarabilir ve ortak çıkarlar doğrultusunda iş birliğine yönelirse, Ortadoğu’da yeni bir güç dengesi oluşturabilirler.
Bu birliktelik, sadece Türkler ve Kürtler için değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun daha istikrarlı ve iş birliğine dayalı bir geleceği için de model teşkil edebilir.
Ancak bunun için siyasi irade, karşılıklı güven ve adaletin sağlanması elzemdir.
Aksi takdirde, geçmişin yaraları her fırsatta yeniden açılabilir ve bu tür bir iş birliği sürdürülemez hale gelebilir.
Kürt sorununu çözebilmek hem çok zor hem de çok kolaydır, Federasyon, Konfederasyon yada bağımsızlık taleplerinin karşılanabilir bir tarafı yoktur, bu talep içinde İsrail'inde olduğu bölgesel bir savaşa evrilebilir, bölge kan gölüne döner, herkes kaybeder.
En makul çözüm ise, Merkezi hükümete bağlı, yerel yönetimleri güçlendirilmiş, Belediyelerin valilere bağlandığı, valileri halk tarafından seçilen eyalet sistemi gibi görünüyor.
Ahmet ATAM
Yorum Gönder