-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Kişiler mi değişmeli sistem mi

Kişiler mi değişmeli sistem mi

Türkiye'de Yoksulluk: Kişiler ve Partiler Değil, Sistem Değişmeli!


Türkiye'de yoksulluk sorununun çözümü için partilerin mi yoksa sistemin mi değişmesi gerekir
Türkiye’de ekonomi politikaları uzun yıllardır emeğin düşük maliyetli tutulması üzerine kurulu. Asgari ücretli, dar gelirli işçi ve emekliler, sistemin çarklarını döndürmek için sürekli düşük gelirle yaşamaya mahkûm edilirken, sermaye sahipleri bu emeğin karşılığını alarak büyüyor. Bu, sadece Türkiye’ye özgü değil, ancak burada daha sert ve sistematik şekilde işliyor..

Türkiye'de Yoksulluk: Yöneten Partiler mi, Sistem mi Değişmeli?

Türkiye'de yoksulluk sorunu öyle karmaşık, öyle içinden çıkılmaz bir hal aldı ki, artık kişileri, partileri suçlamakla vakit kaybetmeyin.
Yok birbirlerinden farları, biri kötü polisi oynarken diğerleri iyi polis oynuyor, vatandaş ise orta sıçan, hepsi bu. 
Gelin, hep birlikte sistemin ta kendisini masaya yatıralım. 
Nasıl mı?

1. "Kişiler Gelir, Kişiler Gider, Sistem Baki Kalır" İlkesi:

Yıllardır aynı döngüdeyiz: bir parti gelir, vaatler havada uçuşur, sonra bir bakmışız ki yoksulluk yine aynı yerinde sayıyor. 
Neden mi? 
Çünkü sistem, kişilerden bağımsız olarak kendi kurallarıyla işlemeye devam ediyor. Yani, "kişi" önemli değil, "sistem" önemli!

2. "Balık Baştan Kokar" Atasözünün Modern Yorumu:

Eskiler ne demiş? "Balık baştan kokar." Ama biz bu atasözünü biraz güncelleyelim: "Sistem baştan arızalıysa, kişilerin ne suçu var?" 
Yani, sistemin kendisi adaletsiz, eşitsiz ve verimsizse, en iyi niyetli kişiler bile bu sistemde başarılı olamaz.

3. "Eşit Fırsat" Masalı:

"Herkese eşit fırsat" diye diye dilimizde tüy bitti. 
Ama gelin itiraf edelim: zengin bir ailenin çocuğuyla, yoksul bir ailenin çocuğunun aynı şartlarda yarıştığını kim iddia edebilir? 
Yani, sistemin kendisi eşitsizliği doğuruyorsa, kişilerin ne yapması beklenir?

4. "Sosyal Yardım":

Yoksulluk yarası o kadar derin ki, sosyal yardımlar ancak bir plaster görevi görüyor. 
Yani, yaranın kökünü tedavi etmeden, sadece üstünü kapatmakla yetiniyoruz. 
Bu da yetersiz kalıyor tabi ki.
Beş milyon ailenin sadaka gibi sosyal yardım alıyor olması da, şaka gibi.

5. "Eğitim Şart" Ama Nasıl?:

Eğitimin önemini hepimiz biliyoruz. Ama gelin görün ki, eğitim sistemi de sistemin bir parçası olarak eşitsizlikleri derinleştiriyor. Yani, "eğitim şart" ama "nasıl bir eğitim" sorusunu da sormak gerekiyor.
Dar gelirli vatandaşın ekonomik nedenlerle yüksek eğitim hakkı her geçen gün elinden alınır

6. "Adalet Mülkün Temelidir" Ama Hangi Mülkün?:

Adaletin önemini de kimse inkâr edemez. Ama gelin görün ki, adalet sistemi de sistemin bir parçası olarak bazen zenginden yana, bazen de güçlünün yanında yer alıyor. 
Yani, "adalet mülkün temelidir" ama "hangi mülkün" sorusunu da sormak gerekiyor.
Sistem gıkını çıkaranın malına çöküyor.

7. "Vergi Sistemi" Labirenti:

Vergi sistemi de sistemin bir parçası olarak bazen karmaşık, bazen de adaletsiz olabiliyor. Yani, "vergi vermek vatandaşlık görevidir" ama "kim ne kadar vergi verecek" sorusu da önemli.
Ve bu ülkede devlet tuttuğunu öpüyor.

8. "Sivil Toplum" Umudu:

Sivil toplum kuruluşları, yoksullukla mücadelede önemli bir rol oynayabilir. Ama gelin görün ki, onların da sistemin bir parçası olarak bazen kısıtlı imkânları, bazen de bürokratik engelleri olabiliyor. 
Yani, "sivil toplum umuttur" ama "nasıl bir sivil toplum" sorusunu da sormak gerekiyor, öyle bir korku atmosferi var ki sivil toplum üzerinde, Silivri korkusundan kimsenin sesi çıkmıyor.

Sonuç:

Türkiye'de yoksulluğun bitmesi için kişileri, partileri suçlamakla vakit kaybetmenin bir anlamı yok. Gelin, hep birlikte sistemin ta kendisini değiştirelim. Çünkü ancak o zaman gerçek bir değişim mümkün olabilir.

Sistem ve Sömürü Şiiri

Bir çark döner durur, hiç durmadan,
Emeğin teriyle, kanıyla beslenir. 
Sermayenin dişlileri, acımadan, 
İnsanları öğütür, umutları tüketir.

Sistem bir labirent, çıkış yolu kayıp, 
Sömürü, ruhu yutan bir girdap,  
Adalet bir hayal, sisler ardında kaybolur, 
Eşitlik bir yalan, rüzgarla savrulur.

Bir terzi dikiş atıyor,
Bir işçi demiri eritiyor,
Bir çiftçi toprağa tohum ekiyor,
Ama ekmeği yiyen hep başkası.

Kasada rakamlar büyüyor,
Borsada grafikler yükseliyor,
Ama sofradaki ekmek,
Günden güne ufalıyor.

Alnından ter akmadan,
Banka hesapları doluyor birilerinin.
Birileri büyüyor, birileri küçülüyor,
Ama hayat hep aynı masalı anlatıyor:
"Çalış, çalış ki başkaları zengin olsun!"

Ve biz, yorgun yüzlerle bakıyoruz geleceğe,
Hiç gelmeyecek o adil güne
Haykırıyoruz ama nafile
Kişiler değil sistem değişmeli diye.

Şiir: Ahmet ATAM 

Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun