Hallacı Mansur ve "En-el Hak" Sözü
Hallacı Mansur’un “En-el Hak” (Ben Hakk’ım) sözü, tarih boyunca tartışmaların odağında yer aldı.
Kimilerine göre mutlak bir hakikat ifadesiydi, kimilerine göre ise haddini aşan bir söz.
Peki, bu cümle Mansur’u neden darağacına götürdü?
Gelin, hem ironik hem de düşündürücü bir yolculuğa çıkalım. 🚀
"En-el Hak" Ne Anlama Geliyor?
Hallacı Mansur’un bu sözünün, “Ben Allah’ım” şeklinde algılanması onun sonunu getirdi. Ancak, tasavvuf ehline göre Mansur aslında "Beni ben yapan her şey Allah'tandır" demek istemişti.
Ama Orta Çağ’da felsefi açıklamalara yer var mıydı?
Tabii ki hayır!
O dönemin uleması, her cümleyi bağlamından koparıp cezaya dönüştürmekte uzmanlaşmıştı. 📜 Mansur’un sözleri de “dini sapkınlık” olarak yorumlandı ve acımasız bir infaz süreci başladı.
Zincirleme İdam Sebepleri! 🩸
1. Halkı aydınlatmaya çalışması 🤯 – Aydınlanma, her zaman tehlikelidir!
2. Sarayın hoşuna gitmemesi 👑 – Siyaset, hakikat yerine itaat ister.
3. Ulemanın baskısı 📖 – Statükoyu korumak için tehlikeli fikirleri susturmak gerekir.
Sonuç? 900 yıl sonra bile tartışılan bir infaz!
Hallacı Mansur’un hikâyesi, aslında tarih boyunca tekrar eden bir döngünün yansımasıdır.
Gerçekleri söyleyenler önce taşlanır, sonra yakılır, en sonunda heykelleri dikilir! 🏛️
Tarih boyunca Galileo'dan Sokrates’e, Nesimi’den Bruno’ya kadar pek çok isim, iktidar sahiplerinin hoşuna gitmeyen sözler söyledikleri için ölümle cezalandırıldı.
Ancak ironik olan şu ki: Bugün herkes onları haklı buluyor!
Eğer Hallacı Mansur günümüzde yaşasaydı, belki de bir Twitter (X) fenomeni olur, YouTube’da canlı yayın açardı. 🎥
Ama yine de büyük ihtimalle ya sansürlenir ya da linç kültürüne kurban giderdi.
Çünkü hakikati söylemenin bedeli her çağda ağırdır.
Peki sizce bugün bir Hallacı Mansur olsa, ona ne yapardık?
Kıvılcımlar düşer karanlık zihinlere,
Bir söz savrulur zamanın rüzgârına,
Harflere bürünmüş hakikat,
Kimin için kurtuluş, kimin için idam fermanı?
Darağacı suskun, ip sabırsız,
Gözlerinde sonsuzluğu gören bir adam,
Bir an durur dünya,
Ve yankılanır sessizlikte bir cümle:
"En-el Hak."
Kim duydu? Kim anladı?
Kimin yüreğinde gökyüzü açıldı,
Kim taşını sıktı öfkeyle?
Kelimeler cellada teslim,
Gerçek ise ölümsüz.
Ateşe düşen her cümle,
Küllerinden doğmaya mahkûm,
Ve tarih fısıldar ironik bir gülümsemeyle:
Öldürdüğünüz sözler,
Yıldız olup yanacak sonsuza.
Şiir: Ahmet ATAM
O dönemin uleması, her cümleyi bağlamından koparıp cezaya dönüştürmekte uzmanlaşmıştı. 📜 Mansur’un sözleri de “dini sapkınlık” olarak yorumlandı ve acımasız bir infaz süreci başladı.
Zincirleme İdam Sebepleri! 🩸
Hallacı Mansur’un idam edilmesine yol açan faktörler şunlardı:
1. Halkı aydınlatmaya çalışması 🤯 – Aydınlanma, her zaman tehlikelidir!
2. Sarayın hoşuna gitmemesi 👑 – Siyaset, hakikat yerine itaat ister.
3. Ulemanın baskısı 📖 – Statükoyu korumak için tehlikeli fikirleri susturmak gerekir.
Sonuç? 900 yıl sonra bile tartışılan bir infaz!
İronik Gerçek: Mansur Hakikati Söylediği İçin Öldü!
Hallacı Mansur’un hikâyesi, aslında tarih boyunca tekrar eden bir döngünün yansımasıdır.
Gerçekleri söyleyenler önce taşlanır, sonra yakılır, en sonunda heykelleri dikilir! 🏛️
Tarih boyunca Galileo'dan Sokrates’e, Nesimi’den Bruno’ya kadar pek çok isim, iktidar sahiplerinin hoşuna gitmeyen sözler söyledikleri için ölümle cezalandırıldı.
Ancak ironik olan şu ki: Bugün herkes onları haklı buluyor!
Sonuç: “En-el Hak” Bugün Söylense Ne Olurdu?
Eğer Hallacı Mansur günümüzde yaşasaydı, belki de bir Twitter (X) fenomeni olur, YouTube’da canlı yayın açardı. 🎥
Ama yine de büyük ihtimalle ya sansürlenir ya da linç kültürüne kurban giderdi.
Çünkü hakikati söylemenin bedeli her çağda ağırdır.
Peki sizce bugün bir Hallacı Mansur olsa, ona ne yapardık?
En-el Hak
Kıvılcımlar düşer karanlık zihinlere,
Bir söz savrulur zamanın rüzgârına,
Harflere bürünmüş hakikat,
Kimin için kurtuluş, kimin için idam fermanı?
Darağacı suskun, ip sabırsız,
Gözlerinde sonsuzluğu gören bir adam,
Bir an durur dünya,
Ve yankılanır sessizlikte bir cümle:
"En-el Hak."
Kim duydu? Kim anladı?
Kimin yüreğinde gökyüzü açıldı,
Kim taşını sıktı öfkeyle?
Kelimeler cellada teslim,
Gerçek ise ölümsüz.
Ateşe düşen her cümle,
Küllerinden doğmaya mahkûm,
Ve tarih fısıldar ironik bir gülümsemeyle:
Öldürdüğünüz sözler,
Yıldız olup yanacak sonsuza.
Şiir: Ahmet ATAM
Yorum Gönder