Avrupa Birligi Hayali
Türkiye'nin Avrupa Birliği Macerası:
Türkiye'nin AB Süreci Neden Dondu? | AKP, Demokrasi ve Avrupa Hayali
Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin “demokratik gerileme” gerekçesiyle süresiz dondurulmasını bir kez daha teyit etti. Hani şu yıllardır kapısında beklediğimiz, bazen vize muafiyetiyle, bazen gümrük birliğiyle avunduğumuz o büyülü Avrupa hayali… Artık resmi olarak "şaka gibi" bir hayale dönüştü.
Peki bu noktaya nasıl geldik? Hangi yanlış otobüse binip soluğu Ortadoğu kavşağında aldık?
AKP'nin "AB Rüyası" mı, "Doğu Masalı" mı? 🌍➡️🕌
AKP iktidara geldiğinde yıl 2002’ydi. “Demokratikleşme”, “İleri Demokrasi”, “Kopenhag Kriterleri” gibi kelimeler ağza pelesenk olmuştu. AB’ye girmek için reform üstüne reform yapılıyor, Avrupa’nın gözüne girmek için her yol mübah sayılıyordu.
Ancak kısa sürede anladık ki bu “AB sevdası”, aslında içeride kadrolaşmak, kurumsal yapıyı dönüştürmek ve zaman kazanmak için kullanılan parlak bir kılıftan ibaretmiş.
Avrupa'ya Giriyoruz Derken Ortadoğu'ya Daldık! 🛬🕋
Evet, bize Avrupa trenine bilet sattılar, ama uçağın tekeri Şam'a, Bağdat'a, Katar’a değdi!
AB’nin değerleriyle taban tabana zıt bir yönetime evrilen Türkiye, demokrasi liginden düşerken, Ortadoğu’da “büyük abi” rolüne soyundu. Oysa ne Arap kardeşler bizi Avrupa’ya taşıdı, ne de Avrupa bizi kardeş gibi bağrına bastı.
Erdoğan ve AKP Ne Yapmak İstiyor? 🎭
Aslında çok net:
-
Demokrasi mi? Sadece seçimden seçime.
-
AB üyeliği mi? Zaten istemiyorlardı, sadece vitrindi.
-
Yeni Osmanlı hayali mi? Tarihi tersine çevirmeye çalışmak, jeopolitik realiteyle kumar oynamak.
-
Kendi halkı mı? Onlar yalnızca "seçmen" ya da "makbul vatandaş".
Bir zamanlar “AB yolunda kararlıyız” diyenler, bugün Basra’nın ötesinden demokrasi masalları anlatıyor.
Sonuç: Avrupa Kapısı Kapandı, Peki Biz Nereye? ❄️🚪
Avrupa Birliği artık kapıyı sadece kapatmakla kalmadı, kilidi de değiştirdi.
Ama biz hâlâ "biz Avrupalıyız", "yerli ve milli AB süreci" gibi ironik ifadelerle halkı oyalamaya devam ediyoruz.
Belki de Erdoğan ve AKP için AB hiç gerçek bir hedef değildi. Asıl hedef, Avrupa'yı "içerideki Batıcıları susturmak için bir araç" olarak kullanmaktı.
Ve evet, başarılı oldular. Ama bu başarı, ülkenin geleceğini Ortadoğu bataklığına saplama pahasına geldi.
Son Söz:
"Yol medeniyettir" dediler, ama biz o yolda sadece kavşakları kaçırdık, tabelaları yanlış okuduk ve sonunda çıkmaz sokağa girdik.
Artık Avrupa treni çoktan kalktı. Peronda sadece biz kaldık, elde pasaport kuyruğu, yüzümüzde kırık bir tebessüm.
Bir zamanlar Batı hayali kuran bir ülke, şimdi Doğu masallarıyla uyutuluyor…
Uyan Türkiye! Alarm değil, sireni çoktan çaldılar!
Raydan Çıkan Rüya
Bir tren kalktı sabah ezanıyla
İstikameti Avrupa'ydı
Elinde yıldızlı pasaportlar,
Cebinde reform vadeden dualar.
Ama raylar...
Raylar başka yöne kıvrıldı sessizce,
Birileri istikameti değiştirdi
Bir gece ansızın,
Pusulası doğuya sapmış bir rüzgarla.
Yolcular fark etmedi önce,
Sanıyorlardı ki
Her durakta biraz daha medeniyet binecek
Her vagonda özgürlük konuşacak.
Ama konuşan hep aynıydı:
Bir ağız, bir kelime,
Bir talimat.
Strazburg uzak bir silüet artık,
Üzerine sis çökmüş bir vaatte dondu zaman.
Oysa çöl sıcaktı,
Kumların altına gömülen oy pusulaları vardı
Ve her oy
Bir ray daha kırdı geleceğin yolundan.
Köprüler yıkıldı kelimelerle:
“Yerli ve milli”, “dış güçler”, “medeniyetimiz”...
Geriye sadece yankı kaldı,
Bozkırda bağıran tek bir ses:
“Demokrasi mi? Seçime kadar.”
Şimdi biz,
Boşa dönen tekerlekler gibi yerimizde sayıyoruz.
Bir trenin vagonuyuz,
Freni boşalmış,
Yolcusu susmuş,
Makinisti kadere yazılmış bir isim:
“Ben Ekonomistim ben bilirim.”
Bize bir harita çizmişlerdi eskiden,
üzerinde yıldızlar vardı ve umut.
Ama harita yırtıldı çoktan
biz hâlâ pusulasız bir bekleyişin içindeyiz.
Ve yol…
Yol artık yol değil,
Bir hatıra sadece.
Ahmet ATAM