Türkiye'de Adalet; Modern Hukuktan Orta Çağ Cadı Avına
![]() |
Türkiye'de Adalet; Modern Hukuktan Orta çağ cadı avına |
Suçun İspat Yükümlülüğü Kimde?
Türkiye’de suç isnadı, yargısız infaza mı dönüştü? 🏛️ Suçsuzluk karinesi yok mu artık? Hukukun temel ilkeleri ve modern cadı avları.
Türkiye'de Adalet; Suçlu Değilsen İspatla, Yoksa Yallah Silivri'ye!
Türkiye’de son dönemde adalet sistemi o kadar “kıvrak “suçlu değilsen kanıtla” mantığıyla işliyor! 🤡
Anayasa’nın “masumiyet karinesi” dediği o meşhur ilke, sanki “paçavra” gibi çiğnenirken, vatandaşlara düşen tek şey: “Ben yapmadım abi!” diye tweet atmak ya da Sişlivri köşelerinde “Instagram hikayesi” yazmak… 📸🔒
🎭 Modern Hukuk mu, Orta Çağ Cadı Avı mı?
Eskiden cadı olmakla suçlanan biri, masum olduğunu kanıtlamak için yanmadan ateşten çıkmalıydı.
Eğer yanarsa? Eh, en azından öbür dünyada aklandı… 🙃
Türkiye’de de hukukun yönü tuhaf bir şekilde cadı avına dönmüş durumda:
Suçu işlediğini devlet mi kanıtlamalı yoksa sanık mı masumiyetini ispat etmeli?
Eğer ikinci seçenek geçerliyse, hapis cezası çekmek için mahkeme kararına bile gerek yok çünkü zaten suç isnadı bile yargısız infazın yarısını tamamlıyor!
🪙 Peşin Hapis Cezası: "Suçun Daha İspaklanmadı Ama Çıkarırsak Kaçarsın!" Mantığı
Bir de meşhur klişemiz var: "Kaçma şüpheleri nedeniyle tutuklu yargılama." Suç belli değil, delil zayıf, ama olsun, ya kaçarsa? Ee hadi o zaman, biraz önden yat, belki suçu sonra buluruz (!). 🚶♂️🚨 Bu mantık hukukun terazisini dengelemiyor; tersine o terazinin kefesini alıp kafamıza vuruyor. 🪖
⚖️ Adalet mi Dedin? O da Ne?
Normalde, medeni ülkelerde “suçsuzluk karinesi” diye bir şey var. Yani “suç işledi isen, devlet kanıtlasın” mantığı.Ama bizimkilerde işler biraz “kafasına göre”…
Hakkında suç isnat edildi, davamı açıldı, “suç isnat edilen kişi” anında “Sherlock Holms” olmak zorunda. 💻🕵️♂️
Kameraları tarasın, tanık bulsun, ne kadar feryadı figan etsin nafile “peşin hapis” paketi kapıda! 🎁🔗
📜 Anayasa? O da Balkonda Çürüyor! 🏚️
“Anayasa’nın 38. Maddesi” diye bi şey varmış, “masumiyet karinesi” falan yazıyormuş… Ama Türkiye’de bu madde, “samanlıkta iğne” gibi kaybolmuş. 🧐İnsanlar “suçlu değilim” diye bağırırken, devlet “kanıtla o zaman” diye kafa sallıyor.
Peki ya kanıt yok?
Sorun yok! “Şüpheli duruşun” bile “delil” sayıldığı bir sistemde, “Twitter’da fazla gezmek” bile suç… 🐦👮♂️
💸 Peşin Hapis Cezası: Adaletin Fast Food’u 🍟⚖️
Türkiye’de adalet o kadar “hızlı” ki, “suç isnat edilen kişi” daha duruşma tarihini öğrenemeden cezaevine “giriş” yapıyor. 🏨🔒İronik” olan şu:
Suç işleyen değil, “Suç isnat edilmekle” anında peşin ceza çekiyor!
Sistemin mantığı: “Suçluysan kanıtla, değilsen… Eh, ona da bakacağız!” 🙃
👨⚖️ Savcıların Yeni Mesaisi: “Bi’ Şeyler Uydur Gitsin!”
Savcılar artık “delil toplamak” yerine, “suçlu ilan etmek” için çalışıyor.Dosyada “somut kanıt” yok mu?
Sorun değil! “
Birkaç yalancı şahir bul, Falanca gün oradaydın”, “şu kadar paran vardı” gibi “tutarsız” iddialarla dava açılıyor.
Karşı taraf “ispat yükümlülüğü” altında ezilirken, adalet “tıkır tıkır” işliyor! 🚂💨
🛑 Sonuç: Adalet Yerine “Adaletsizlik” Tadından Yenmiyor! 🍽️😤
Bu sistemde “suçsuz” olmak yetmiyor, “süper kahraman” olman lazım! 🦸♂️Delil bul, tanık tut, mahkeme masrafını öde…
Yoksa “hapishane turu” seni bekliyor.
Anayasa’nın “ayaklar altında” olduğu bu düzende, “hukuk” kelimesi bile “espri” konusu. 🤡⚖️
Rüzgar, bir fısıltı taşır uzaklardan, Anayasa denen kadim fener, loş.
Kırık aynalarda yansıyan her parça,
Kendi gerçeğini ararken, boğulmuş.
Karanlıkta dans eder şimdi umut,
Zaman, kum saatinde tersine döner.
Her dokunuş, bir iz bırakır tende,
Adaletin terazisi, kendi kendini yer.
Çölün ortasında bir vaha, kurumuş bir umut ağı,
Ahmet ATAM
Yedi kat göğün yazısı, toprak altında kayboldu,
Her çizgi, her harf, yeniden yazıldı sanki.
Kimi sisle kaplandı, kimi fırtınayla savruldu,
Adalet rüyası, paramparça bir ayna oldu.
Kırık bir melodi çalar akşamüstü,
Masumiyetin sesi, yitik bir yankı.
Ama her fırtınanın sonu bir durulma, her kışın ardı bir bahar,
Ayarını bozduğun döngü, gün gelir seni de sarar
Çölün ortasında bir vaha, kurumuş bir umut ağı,
Masumiyetin pınarı, tuzlu gözyaşıyla dolar.
Ama her fırtınanın ardında, bir güneş doğar,
Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar,
Ahmet ATAM