İsrail yanacak derken İran kendini yaktı

İran Nükleerle Oynarken Eli Değil Ülke Yandı:♟️🔥

İsrail Vurdu, İran Dondu: “Nükleer Güç” Masalı Çöktü 💥

İsrail, sabaha karşı İran’ın nükleer tesislerine 300’den fazla hava saldırısı düzenledi. Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Komutanı ve 6 nükleer fizikçi... Hepsi buhar oldu. İran’ın “biz süper güç olduk” naraları, sabah ezanıyla birlikte yerini siren seslerine bıraktı.


İran Neden Yenemeyeceği Bir Güce Meydan Okudu? 🤦‍♂️

Çünkü Ortadoğu’da bazı rejimler, iç politikadaki başarısızlıklarını dış düşmanla kapatma peşinde. “Siyonist rejimi haritadan sileceğiz” diye yıllarca bağırdılar, ama haritadan silinen kendi radar sistemleri oldu. Kısacası: Kabadayılık yaparken, mahalle abisine tosladılar.

Nükleerle Oynayanın Eli Değil, Rejimi Yanar 🔥

İran, uranyumu %60’a kadar zenginleştirdi, ama zekâyı %10’da bıraktı. İsrail’in F-35’leri, İran’ın hava savunmasını delik deşik etti. “Bizim de füzemiz var” diyenler, şimdi enkaz altından tweet atıyor. Nükleer bomba yapmadan önce, biraz strateji dersi alsaydınız ya be kardeşim.

Türkiye Ne Diyor? “Ağzıyla Kuş Tutanı Değil, Akılla Yol Gideni Severiz” 🇹🇷

Türkiye bu satrançta sessiz ama dikkatli. Çünkü bilir ki, bağıran değil, doğru hamle yapan kazanır. İran gibi “şov yapayım” derken mat olmanın anlamı yok. Türkiye, diplomasiyi ve caydırıcılığı birlikte yürütüyor. İran ise... yürürken kendi ayağına sıktı.

Sonuç: Ortadoğu’da Kabadayılık Değil, Akıl Kazanır 🧠

İran, İsrail’i tehdit ederek kendi sonunu hızlandırdı. Şimdi hem nükleer tesisleri gitti, hem de prestiji. Bu saatten sonra “intikam alacağız” demek, mağlubiyeti megafonla ilan etmekten başka bir şey değil.

Nükleer Gölgeler Dansı

İlk hamle, nükleer güç olmada bir fısıltıydı, 
Şiraz’ın avlusunda, uranyumla mühürlenen bir duaydı… 
Ve karşılık, Tel Aviv’in beton uykusunda, 
Demir kuşların kanat açtığı bir sabah da.

Bir kum saati devrildi Aras’ın kıyısında, 
Zaman, atomun nabzında sıkıştı. 
Ve iki karanlık: biri İsrail'i yakmaya ant içmiş, 
Diğeri İran'ı daha kıvılcım iken söndürmeye.

Kavak ağaçları sustu, gölgeler konuştu, 
Nükleer yankılar, tahtada taşları unuttu. 
İsfahan’ın minareleri kederle eğildi, 
Kudüs’ün rüzgârı uykusunu terk etti.

Ortadoğu’da bir satranç masası kuruldu, 
Ama eller değil, gölgeler oynadı. 
İran, tarihe inkârı kazıdı, 
İsrail geleceğe korkuyu.

Ve şimdi, karanlıklar geceyi tartıyor, 
Gri duman içinde acı haykırışlar… 
Kiminin fısıltısı yankılanacak duvarlarda? 
Kiminin gölgesi silinecek sabahın ilk ışıklarında?

Şahin'in adı unutuldu, vezirin gölgesi uzadı, 
Satranç tahtasında kazanan olmadı. 
Bir oyun bitti, 
Diğerinin taşları bu günden dizildi.

Ve Bilal, bu oyunda tek gerçek kayıp, 
Tahtanın üstünde dans eden yaşamlar oldu.

Ahmet ATAM
Next Post Previous Post