![]() |
TSK neden afetlerde yok |
Afetlerde TSK Neden Devre Dışı Bırakılıyor?
Yangın Olur Deprem Oldu, Peki Asker Nerede?
Hani derler ya; "Asker savaşta düşmanla, barışta doğal afetle savaşır."Dünyanın birçok ülkesinde bu söz bir kural gibi işler.
Ama gel gör ki, Türkiye'de işler biraz farklı.
Deprem oluyor, sel oluyor, yangın çıkıyor…
Halkın ağzında hep aynı soru: “Asker nerede?”
Bu yazıda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) neden afetlerde devre dışı kaldığını; siyaset arenasının perde arkasıyla birlikte, Bilal’e anlatır gibi açıklayacağım.
Türkiye’de Afet = Bürokratik Kaos
Eskiden, daha doğrusu 1999 Gölcük depremi gibi büyük afetlerde, TSK ilk dakikalarda sahadaydı.1. Siyasi Algı Yönetimi ve Sivil Üstünlük
2000’li yıllardan sonra Türkiye’de bir şey değişti:Asker vesayetine karşı mücadele.
İktidar, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra, TSK’nın her alandaki etkisini sınırlamaya yöneldi.
Amaç neydi?
- Askerin halkla doğrudan teması kesilsin,
- TSK sivil otoriteye daha bağımlı hale gelsin,
- Devletin “güçlü el” görüntüsünü yalnızca siyasi iktidar versin.
Yani "krizi yöneten ordu değil, biziz" algısı yaratılmak istendi. Bu da doğal olarak afet zamanlarında askerin sahaya çıkmasını zorlaştırdı.
2. AFAD'ın Tek Yetkili Haline Getirilmesi
2009 yılında kurulan AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı), Türkiye’de afet koordinasyonunun tek yetkilisi yapıldı.
Eskiden asker bir felaket bölgesine doğrudan müdahale edebilirdi.
Artık ne yapması gerekiyordu?
- AFAD’tan izin alacak,
- Yazı bekleyecek,
- Komutanlık onaylayacak,
- Bürokrasi geçit verecek…
Bu kadar beklemeden sonra bir depremzedenin yaşama şansı kalır mı?
3. “Asker Görünür Olmasın” Talimatı
Afet zamanı halk yardım beklerken, sahada sivil yelekliler görsün istendi.
Çünkü:
- Asker sahaya inerse, halk güveni yeniden orduya yöneltir.
- Bu da siyasal otoritenin “tek adam gücünü” gölgeler.
Hal böyle olunca, asker kışlasında bekletildi.
Hatırlayın, 2023 Kahramanmaraş depreminde 36 saat boyunca TSK’nın büyük kısmı müdahaleye çağrılmadı.
4. İtibar Yönetimi: Başarı Payı Kime Yazılacak?
Askerin organize gücü, disiplini ve tecrübesi sayesinde afet sahasında başarı kaçınılmaz olur.
Ama bu başarı haneye kime yazılacak?
- TSK'ya mı?
- Hükümete mi?
- Yoksa AFAD’a mı?
İktidar, zaferin paylaşılmasından hoşlanmaz.
O yüzden de kontrol edemediği hiçbir yapının öne çıkmasına izin vermez.
5. "Kışlaya Sıkıştırılmış Asker" Politikası
Yeni dönemde ordu, sadece sınır güvenliği ve operasyonlara yönlendirildi.“Afette çadır kuran asker değil, sınırda nöbet tutan asker” imajı yaratıldı.
Bu, kasıtlı bir stratejiydi.
Askerin toplum içindeki yumuşak gücü törpülendi.
Sonuç: Bedeli Halk Ödüyor
Siyasetin bu "görünmez asker" politikası, aslında sadece askeri değil, toplumu da afetlere karşı savunmasız bırakıyor.Çünkü afet, protokol dinlemez.
Dakika değil, saniyeler önemlidir.
Bilal kardeşim, mesele sadece bir çadır kurmak değil.
Mesele; halkın canıyla oynanırken, kimin görünür olmak istediği...
Ama unutma:
Güç gösterisi enkazı kaldırmaz,
İş bilenin, afet anı askerin işidir.
Kışlada Unutulan Zaman Şiiri
Dedi yaşlı bir kadın,
Elinizle değil, varlığınızla sarardınız bizi
Ama şimdi…
Savaşsız bir savaşta,
Ordusuz bir halk var.
Dakikalar gömüldü enkaz altına.
Betonun dili yoktu, ama haykırıyordu:
Komutanım, biz hâlâ hayattayız.
Gökyüzü çığlıkla doldu o sabah,
Ve toprak, çocuklarını emziren bir ana gibi
Acıyla titredi…
Ama asker yoktu.
Kışlada tutuldu vicdanın üniforması,
Devlet, gözyaşını protokolle sildi.
Bir yazı, bir imza, bir izin kâğıdı…
Yangınlarda enkaz altında,
Siyasiler makamda çay içti.
Çamurun içinde bir bot izi aradı halk,
Ama toprakta sadece gölge vardı.
Asker kışlada,
İktidar ekran başında,
Umut ise
Ahmet ATAM
Yorum Gönder