Sistem Mi Bozuk, Toplum Mu Hasta
Bu Ülkenin En Geçerli Belgesi: Yüzsüzlük Sertifikası
Torpil, rüşvet, sahte diploma… Türkiye'nin kokuşmuş düzeni bireysel mi, yoksa sistemsel mi? Asıl sorun kimde?
Bu düzende liyakat değil, yandaşlık mı geçer akça.Sistem mi bozuk, toplum mu hasta? 👇
Artık bu ülkede diploma demek; ya bir tanıdığın varsa ya da cebin doluysa mümkün olan bir süs kâğıdı.
Üniversite mezunu olmak değil, köşe dönmeci akraba sahibi olmak marifet.
Ve işin daha da acı tarafı şu:
Bu sahtekârlık sadece yukarıdan aşağıya değil, toplumun içinden doğup tepeye tırmanan bir illet haline geldi.
Sistemin mi Suçu, Yoksa Toplumun mu Yüzsüzlüğü?
İşte buradayız. En can alıcı sorunun tam ortasında:
Bu düzeni sistem mi böyle çarpık kurdu, yoksa halk mı bu yamuk düzende rahat yaşamayı seçti?
Bak kardeşim, bir şeyin altı defalarca oyuluyorsa sadece yukarıdakileri suçlamak kolaycılıktır. Çünkü bozuk sistem, çürümüş toplumla el ele gider.
Sen sahte diplomalıyı görünce sesini çıkarmıyor, "aman bana dokunmasın" diyorsan... Affedersin ama o zaman sen de bu bataklığın içindesin.
Eğitim Sektöründe Kurulan Rant Çarkı
Düşünsene, birileri yıllarını veriyor, gecesini gündüzüne katıyor, sınavlarla boğuşuyor…
Öbür tarafta ise başka birileri güzelce tıraşlanmış bir sahte belgeyle memurluk koltuğuna kuruluyor.
Ve kimse hesap sormuyor.
Ve kimse hesap sormuyor.
Çünkü herkes ya bir gün aynı yolu kullanırsa diye bu çarka yağ sürüyor.
- Halk sessiz.
- Ahlak sahipsiz.
- Devlet tepkisiz.
Seçimle Gelen Eyalet Sistemi Çare Olur mu?
Peki, çözüm ne? Bazıları diyor ki:
Valiler seçimle gelsin, halk yöneticisini kendisi seçsin, yerel denetim artsın.
İyi güzel de, sen sandıkta bile mezhep, akraba, hemşeri ve parti sadakatiyle oy veriyorsan, yine olan liyakatliye değil, yalakaya yarar.
Yani eyalet sistemi de çözüm değil, çürük zihniyetle birleşince sadece sorunları bölüştürür.
Bilal’e Sertçe Söylemek Gerekirse…
Ey Bilal kardeşim…
Diplomayı sahte yapanlar kadar, bunu görüp de “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyenler de suçludur.
Yargıdan torpil bekleyen, çocuğunu KPSS'ye değil torpile hazırlayan, atanamayınca “dayım yok” diye hayıflanıp yine bir “dayı” arayan her birey bu sistemin bir çivisini gevşetmiştir.
Sistem dediğin şey gökten inmedi.
Sistem, Toplumun alışkanlıklarının devlete yansımasıdır.Bugün sistem çürüdü diyorsak, yarın aynaya bakacak cesaretimiz olmalı.
Çünkü bu düzeni yıkan da, yeniden kuracak olan da halkın ta kendisidir.
Diploma Mezarlığında Çınlayan Sessizlik
Bir kağıt parçasıydı,
Mühürlüydü, ama sahteydi,
Adı diplomaydı.
Bir yüzsüzün alnından daha parlak,
Bir hainin yemininden daha resmi…
Kâğıdın ucunda çürümüş bir sistemin tükürüğü vardı,
Arkasında halkın mühürsüz suskunluğu.
Kiminin alın teri kurudu,
Kiminin sahte mürekkebi kurumadan
Koltuklar dağıtıldı.
Bir okul değil artık üniversite,
Bir pazar yeri
Sebze değil, karakter satılır orada,
Etiketli:
Torpille okumuş gibi gösteren özel üretim diploma!
Ve sen ey halk,
Mezbahada sıraya girmiş koyun gibi,
Kurban edilen değil,
Bıçağı tutan ele dua eden oldun.
Bir amir düşün;
Atanmış gibi görünür ama
Seçilmiş gafletin ürünü.
Bir sistem düşün;
Liyakatin üzerine toprak atıp,
İşte halk iradesi!
Diye bağırır.
Diploma dedikleri şey,
bir kefen belki de
Adam gibi yaşayamamış hayatların
Üzerine çekilmiş yalan bezi.
Kimse göz göze gelmez artık adaletle.
Çünkü gözleri diplomanın köşesindeki
Soğuk imzada kilitlidir.
Yazı yazılmaz oraya
Yüz karası dövülür.
Ve yine sen,
Bilal…
Sana sesleniyorum.
Sen çocuğunu sabah kursa götürürken,
Birileri gece yarısı fotokopi çektiriyor diploma yerine.
Ve sen hâlâ "ben karışmam" diyorsan
Artık çürüme değil bu:
Topluca gömülmeye hazır bir milletin provasını izliyorsun.
Ahmet ATAM