Türkiye’de 80 Milyona Karşı 420 Bin Tutuklu: Gerçek Sebep Siyaset mi, Ekonomi mi, Toplumsal Yapı mı? 🤔
Türkiye'de Her 100 Bin Kişiden 525'i Cezaevinde! 🚨 Dünya Ligi'nde ABD'den Sonra 2. Sıradayız!Türkiye'de nüfusa göre tutuklu oranı neden dünya ortalamasının 5 katı? 🏢
Türkiye’de 80 milyon nüfusa karşı 420 bin tutuklu ve hükümlü… Yani her 200 kişiden 1’i ya parmaklıkların arkasında ya da yargının gölgesinde. Bu oran, dünya istatistiklerine bakıldığında “fazla” kategorisine rahatlıkla giriyor. Hatta bazı ülkeler “bizim hapishaneler tatil köyü gibi, dolmuyor” derken, bizde neredeyse “yer yok, sandalye getirin” durumu var.
Dünyada Normal mi Bu Oran? 🌍
ABD gibi bazı ülkelerde suç oranı yüksek olsa da orada tabloyu organize suçlar, silahlı çeteler ve uyuşturucu trafiği şişiriyor. Avrupa’da ise rakamlar daha düşük; sosyal devlet, eğitim ve adalet dengesi orada daha iyi işliyor.
Türkiye ise ilginç bir yerde: Ne tamamen gelişmiş, ne tamamen gelişmemiş… Ama hapishane istatistiklerinde çoğu zaman “üst lig”te.
Peki Neden Bu Kadar Fazla?
Burada üç ana faktör var:
-
Siyasi Sebepler 🗳️
-
Farklı görüş, sert eleştiri ya da “yanlış zamanda yanlış tweet” atmak bazen “misafirhane” daveti olarak dönebiliyor.
-
Özellikle son yıllarda “terör” ve “hakaret” suçlarının kapsamı genişledikçe, siyasi davalar istatistiklerde şişkinlik yapıyor.
-
-
Sosyolojik Sebepler 🧠
-
Eğitim seviyesinin düşüklüğü, öfke kontrol sorunları, aile içi şiddet, mahalle kültüründe “meseleleri yumrukla çözme” geleneği…
-
Tarikat ve cemaat etkisiyle şekillenen “bizden olan–olmayan” bakışı, toplumun kendi içinde sertleşmesine neden oluyor.
-
-
Ekonomik Sebepler 💸
-
Yoksulluk, işsizlik ve umutsuzluk, küçük hırsızlıktan organize suça kadar geniş bir suç yelpazesini besliyor.
-
Borç batağında kıvranan, çaresiz kalan insanların “yanlış yola” sapması daha olası hale geliyor.
-
Bir Metaforla Durumu Özetleyelim 🎭
Türkiye, devasa bir tiyatro sahnesi gibi. Işıklar yanıyor, herkes rolünü oynuyor ama perde arkasında büyük bir “mahkeme salonu” dekoru hazır bekliyor. Oyunculardan bazıları, repliği yanlış söylediğinde ya da sahneye yanlış zamanda girdiğinde, sahne arkasında değil “kafesli kuliste” buluyor kendini.
Normal mi? Hayır. Anormal mi? Evet.
Ama bu sadece hukukla ilgili değil; bu tablo eğitim, ekonomi ve siyaset üçgeninin birleşiminden doğuyor. Siyaset “hassas” davaları artırıyor, ekonomi küçük suçları çoğaltıyor, sosyoloji ise bunları sürekli besliyor.
Son Söz 📌
Eğer bir ülkede hapishaneler sürekli doluysa, orada suçluların değil suç üreten düzenin fotoğrafına bakmak gerekir. Türkiye’de de mesele, bireylerin “kötü” olmasından çok, onları o yola iten politik, ekonomik ve kültürel labirentlerde saklı.
Yandaş ekranlar 📺,
Cam fanus içinde kükreyen aslanlar gibi
Biz karar verdik diyor,
Henüz savunma bile yapılmadan 🧑⚖️
Ceza zarfını uzatıyorlar,
Sanki adalet postacıya zimmetlenmiş gibi.
Ekonomi, altında aç kurtların gezindiği orman 🌲🐺
Toplumsal yapı ise suya düşmüş ayna,
Kırık yansımalar içinde kendini arıyor 🪞💧.
Kimi zaman kasıtlı yamulmuş bir cetvel,
Hak ölçerken,
Önce kimliğe, sonra Twitter'a bakıyor.
Kafesin içinde mi dışarıda mı olduğumuzu
Ayırt edemezken,
Jüri masası çoktan kararını yazmış:
"Suçlu!"
Hangi suçun faili olduğumuzu
Kendimiz bile bilmeden… ⚖️
Kimi,
Kimi,
Yanlış soruyu yanlış zamanda sorduğu için.
Biz,
Koca bir sahnenin seyircisiyiz;
Oyun başlamış,
Dekor arkasında bir cezaevi maketi hazır bekliyor,
Rolünü unutan,
Yanlış repliği fısıldayan
Direkt o maketin içine düşüyor.
Yorum Gönder