![]() |
Uyumsuz Bir Milliyetçilik Türkiyeliyim Zorlaması |
Türküm Dedin mi Faşist, Kürdüm Dedin mi Demokrat! Bu Ne Biçim Terazi Bilal?
Türküm demek ırkçılık, Kürdüm demek hak mı? Bu işte bir terslik var Bilal
Herkesin kimliğiyle onur duyduğu bir coğrafyada, Türk kimliğinin bastırılması neye hizmet ediyor? "Türkiyeliyim" dayatmasının sosyal ve siyasal izdüşümleri
Bak Bilal kardeşim, bir çay koy da iki lafın belini kıralım.
Çünkü kafamda deli sorular var yine.
Şimdi diyelim biri çıktı dedi ki:
— “Kürdüm, Arabım, Çerkesim, Lazım.”
Alkışlar, takdirler, demokratlık rozetleri hemen yakaya takılıyor.
Ama sen şöyle göğsünü gere gere “Türküm” dedin mi?
Hop! “Aaaa! Faşist misin sen?” diye bir linç kampanyası başlıyor.
Yahu bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Bilal?
Şimdi diyelim biri çıktı dedi ki:
— “Kürdüm, Arabım, Çerkesim, Lazım.”
Alkışlar, takdirler, demokratlık rozetleri hemen yakaya takılıyor.
Ama sen şöyle göğsünü gere gere “Türküm” dedin mi?
Hop! “Aaaa! Faşist misin sen?” diye bir linç kampanyası başlıyor.
Yahu bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Bilal?
Milliyet Değil de Sanki Mahcubiyet Giydiriyorlar Sırtımıza
Düşünsene, herkes sofrasına koyduğu yemeği övüyor:
- Kürt diyor: "Bu benim kültürümün yemeği."
- Arap diyor: "Bu bizim geleneğimizin tatlısı."
Türk sofraya koyunca, hemen biri çıkıp diyor ki: “Yahu bu yemeği sen niye sahipleniyorsun? Hep beraber yapmadık mı?
Ulan herkes tabağına sahip çıkarken bize niye tabak kırma cezası veriyorlar?
Türkiyeliyim” Ne Demek Bilal?
Sana birisi dese ki:
— “Sen Ahmet değilsin, artık sadece ‘İnsanım’ de yeter.”
Bir durur, bir sorgularsın değil mi?
Çünkü senin bir kimliğin, bir geçmişin, bir soyun var.
İşte "Türkiyeliyim" de böyle Bilal…
Üzerimize giydirilmiş, bol gelen bir gömlek gibi.
Ne yakası oturuyor boynumuza, ne düğmesi kapanıyor.
Herkese oluyor da bize dar geliyor be kardeşim!
Bu İşin Siyasi Hesabı da Var Bilal
Bak şimdi, mesele sadece kelime oyunu değil. Bu işin ucu siyasete, oy haritasına, güç dengelerine kadar uzanıyor.
Kimlik siyasetinin altını oyarken bir taşla iki kuş vuruyorlar:
Neden?
Çünkü parçalanmış bir toplum, kolay yönetilir.
Böl, kimlik kimlik ayır, sonra hepsine ayrı torba ver, ayrı mavi boncuk dağıt.
Ama Türk kimliğini sahiplenen kaldığında işler karışıyor çünkü o zaman milletin omurgası ortaya çıkıyor.
Omurgalı bir halkı da öyle kolay yönlendiremezsin, değil mi Bilal?
İşte "Türkiyeliyim" de böyle Bilal…
Üzerimize giydirilmiş, bol gelen bir gömlek gibi.
Ne yakası oturuyor boynumuza, ne düğmesi kapanıyor.
Herkese oluyor da bize dar geliyor be kardeşim!
Bu İşin Siyasi Hesabı da Var Bilal
Bak şimdi, mesele sadece kelime oyunu değil. Bu işin ucu siyasete, oy haritasına, güç dengelerine kadar uzanıyor.
Kimlik siyasetinin altını oyarken bir taşla iki kuş vuruyorlar:
- Türk kimliğini ırkçılık diye şeytanlaştırıyorlar.
- Diğer etnik kimlikleri mağduriyet zırhına sarıp büyütüyorlar.
Neden?
Çünkü parçalanmış bir toplum, kolay yönetilir.
Böl, kimlik kimlik ayır, sonra hepsine ayrı torba ver, ayrı mavi boncuk dağıt.
Ama Türk kimliğini sahiplenen kaldığında işler karışıyor çünkü o zaman milletin omurgası ortaya çıkıyor.
Omurgalı bir halkı da öyle kolay yönlendiremezsin, değil mi Bilal?
Kardeşiz” Diyen, Önce Türk’ü De Kardeş Bellemeli
Bak güzel kardeşim, eğer bu ülkede herkes eşitse…
Kürdüm diyen alkış alıyorsa, Türküm diyen de aynı sıcaklığı görmeli.
Yoksa bu kardeşlik dedikleri şey tek taraflı borçlanma gibi olur.
Birileri hep “biz” olur, sen hep “susturulan” olursun.
Sonuç: Kimlik Bir Suç Değil, Ümmetçi Kisvesi Altındaki Bölücüler Tarafından Bastırılmaya Çalışılan Bir Haktır Oldu Bilal,
Ben Türk’üm, bu benim doğam gibi, soyum gibi, adım gibi bir şey.
Benim “Türküm” demen kimseyi tehdit etmiyor.
Ama birileri beni “Türkiyeliyim” demeye zorladığında bilin ki hesap başkadır.
Beni millet olmaktan çıkarıp, nüfus kağıdı sahibi bir kalabalık haline getirmektir o işin özü.
Ey Bilal, her milletin göğsünü gere gere kimliğini söylediği bu dünyada,
Türküm demek suçsa, demokrasi değil, dayatma vardır ortada.
Ve unutma kardeşim:
“Kimliğini gizleyerek eşit olamazsın, ancak yok olursun.”
Arapçıya Arap'a övgüler,
Ama ben...
Ben milletimin adını fısıldadığımda bile
Duvarlar üzerime gelir.
Sanki bir suç itirafıdır artık “Türküm” demek,
Kalbime dayalı susturucu bir cümle...
Kırılmış aynaların önünde
Kendimi tanımaya çalışıyorum yıllardır.
Ama her “Türkiyeliyim” dediğimde
Bir parçam daha düşüyor yerlere,
Çünkü ben
Haritalarla değil, hafızayla bağlıyım bu topraklara.
Bir milletin adı,
Bir utanç cümlesine dönüşüyorsa,
Orada hürriyet değil,
Hülleli demokrasi vardır Bilal.
Kardeşlik dedikleri şey,
Kimliğini bırakınca başlıyorsa,
O kardeşlik değil,
Sus payıdır.
Türküm demek…
Bir zamanlar dağ gibi onur,
Şimdi dikenli bir yasak tabelası.
Sorarım sana,
Kökünü inkâr eden bir ağaç
Ne kadar meyve verebilir bu toprakta?
Oysa ben sadece ismimi söyledim…
Ne fazlası, ne eksiği:
Türküm dedim,
Çünkü soyumla kavga etmiyorum.
Sadece adımı hatırlamak istiyorum,
Bastırılmış bir ağıt gibi değil,
Başı dik bir türkü gibi...
Ahmet ATAM
Benim “Türküm” demen kimseyi tehdit etmiyor.
Ama birileri beni “Türkiyeliyim” demeye zorladığında bilin ki hesap başkadır.
Beni millet olmaktan çıkarıp, nüfus kağıdı sahibi bir kalabalık haline getirmektir o işin özü.
Ey Bilal, her milletin göğsünü gere gere kimliğini söylediği bu dünyada,
Türküm demek suçsa, demokrasi değil, dayatma vardır ortada.
Ve unutma kardeşim:
“Kimliğini gizleyerek eşit olamazsın, ancak yok olursun.”
Adımı Unutturmak İsteyenler
Kürdüm diyene alkışlar,Arapçıya Arap'a övgüler,
Ama ben...
Ben milletimin adını fısıldadığımda bile
Duvarlar üzerime gelir.
Sanki bir suç itirafıdır artık “Türküm” demek,
Kalbime dayalı susturucu bir cümle...
Kırılmış aynaların önünde
Kendimi tanımaya çalışıyorum yıllardır.
Ama her “Türkiyeliyim” dediğimde
Bir parçam daha düşüyor yerlere,
Çünkü ben
Haritalarla değil, hafızayla bağlıyım bu topraklara.
Bir milletin adı,
Bir utanç cümlesine dönüşüyorsa,
Orada hürriyet değil,
Hülleli demokrasi vardır Bilal.
Kardeşlik dedikleri şey,
Kimliğini bırakınca başlıyorsa,
O kardeşlik değil,
Sus payıdır.
Türküm demek…
Bir zamanlar dağ gibi onur,
Şimdi dikenli bir yasak tabelası.
Sorarım sana,
Kökünü inkâr eden bir ağaç
Ne kadar meyve verebilir bu toprakta?
Oysa ben sadece ismimi söyledim…
Ne fazlası, ne eksiği:
Türküm dedim,
Çünkü soyumla kavga etmiyorum.
Sadece adımı hatırlamak istiyorum,
Bastırılmış bir ağıt gibi değil,
Başı dik bir türkü gibi...
Ahmet ATAM
Yorum Gönder