Siyasallaşan Adalet Ekonomiyi Nasıl Etkiler? Yatırımcı Neden Gelmez?

Siyasallaşan adalet Türkiye'ye yabancı yatırımı neden engeller? Yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği olmadan ekonomi neden düzelmez?
 

⚖️ Adalet Çarkı Bozulunca: Ekonominin Başına Neler Gelir! 🎢


Siyasallaşan adalet Türkiye'ye yabancı yatırımı neden engeller? Yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği olmadan ekonomi neden düzelmez?

Düşünün, ekonomi dev bir çarkın dönmesi gibidir. Para akar, yatırım yapılır, işler büyür. Peki, bu çarkı yağlayan, ona güç veren en önemli şey nedir? Güven. İşte tam da bu noktada "Adalet" devre giriyor. Adalet, bu devasa ekonomik çarkın temel dişlisi ve yağıdır. Peki ya o dişli paslanırsa?

🧭 Yatırımcı "Güven" Demek, "Adalet" Demek!


Şimdi kendini bir an yatırımcının yerine koy. Elinde milyonlarca dolar, euro sermaye var ve bunu güvenli bir limana yatırmak istiyorsun. Türkiye gibi genç, dinamik nüfusu olan bir ülke harika bir liman olabilir. Ama limana girmeden önce kaptana soruyorsun: "Bu limanın feneri, kılavuz kaptanları düzgün çalışıyor mu? Kayalıklara çekmez miyim?"

İşte o fener ve kılavuz kaptan, adaletin ta kendisi. Bir yatırımcı için "hukuk güvenliği" en temel ihtiyaçtır. Anlaşmazlık yaşadığında tarafsız bir mahkemeye, öngörülebilir kararlara güvenmek ister. "Bugün doğru olan, yarın siyasi bir rüzgarla yanlış olmasın!" der. Ne yazık ki son dönemde, bu güven sarsıldıkça, o potansiyel yatırımlar da başka limanlara yelken açıyor. Bu da hepimizin cebini, işimizi etkiliyor.

🚨 "Bugün Onlar, Yarın Ben Olurum" Korkusu: Yatırımın Önündeki En Büyük Engel


Buraya çok dikkat! İşin belki de en can alıcı kısmı burası. Siyasallaşan adalet sadece soyut bir kavram değil. Muhalif gruplara, farklı seslere "bahane" ile çöken bir anlayış, uluslararası yatırımcının gözünde en büyük kırmızı bayraklardan biridir.

Şöyle düşün: Bir yatırımcı ülkeye gelirken şunu görüyor; "X şirketine, siyasi nedenlerle kayyım atandı", "Y gazetesinin patronu, iktidara muhalefet ettiği için hapse girdi", "Z holding, eski bir ortaklık anlaşmazlığı gerekçe gösterilerek cezalandırıldı."
O yatırımcının aklına hemen şu soru düşüyor: "Ya yarın benim de başıma gelirse?"

Çünkü uluslararası sermaye için asıl korku, keyfi uygulamalara maruz kalma ihtimalidir. "Ben tarafsım, bana dokunmazlar" demez. Aksine, "Bugün muhalif bir gruba yapılan bu, yarın benim ticari bir anlaşmazlığımda bana da yapılabilir" diye düşünür. 

Bu, onun için kabul edilemez bir risktir. İşte bu "keyfi uygulama" korkusu, dış kaynağın ve yeni yatırımların önündeki en büyük, en somut engellerden biridir. Yatırımcı için bu durum, oyunun kurallarının sürekli ve tek taraflı değiştirilebileceği bir ortam demektir. Hiçkimse böyle bir kumarda masaya milyonlarını koymaz.

🏡 Metaforlar Diyarı: Adalet ve Ekonomi Evinin Temeli


Şöyle düşün: Ekonomi, üzerine güzel bir ev inşa ettiğin bir arsa. Adalet ise o evin temeli. Temel sağlamsa, ev depremde bile ayakta kalır. Ama temel çürükse, en ufak sarsıntıda duvarlar çatlar, sıvalar dökülür.

Son zamanlarda, bu temelde ciddi çatlaklar olduğunu görüyoruz. Bir anda çıkan yasalar, keyfi uygulamalar, "güçlü olan haklıdır" havası... Tüm bunlar, ekonomimiz için inşa ettiğimiz evin temelini oynatıyor. Evet, balkonu boyayıp, yeni perdeler takabilirsin (faiz indirimleri, teşvikler gibi) ama temel sallanıyorsa, o evde kimse huzurla oturamaz. Döviz kurlarının fırlaması, enflasyonun tavan yapması, işte o temel sarsıntılarının evin içindeki yansımalarıdır.


💸 "Benim Başıma Gelmez" Demeyin! Küçük Esnafin Sonu...


"Ne olacak, büyük yatırımcılar gider, belki bizi etkilemez" diye düşünmeyin. Bu yangın hepimizi yakıyor. Küçük esnaf, tıpkı büyük bir şirket gibi hukuka ihtiyaç duyar. Bir alacak verecek meselesi, bir icra davası... Bunların hepsi adil bir yargılama bekler. Adalet siyasallaştığında, "güçlü" taraf her zaman kazanmaya başlar. Bu da, "hakkını arayamayan" küçük insanın daha da fakirleşmesi, ekonomik hareketliliğin durması demek.

💡 Sonuç Yerine: Adalet, Ekonomik Uçağın Pistidir


Ekonomi, havalanmaya hazır bir uçağa benzer. Motorlar (üretim), yakıt (sermaye) hazırdır. Ama o uçağın havalanabilmesi için sağlam, düzgün, güvenilir bir piste ihtiyacı vardır. İşte o pist, adalettir. Pistte çukurlar (keyfi uygulamalar) varsa, iniş-kalkış kuralları (yargı) keyfi uygulanıyorsa, en güçlü uçak (yatırım) bile havalanamaz ya da havada bile çakılma riskiyle karşı karşıya kalır.

Dolayısıyla, "ekonomi iyiye gidiyor" demenin, "enflasyon düşüyor" demenin bir anlamı kalmıyor, eğer adalet mekanizması tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmişse. Çünkü güven olmadan, hiçbir ekonomik istikrar kalıcı olamaz. Ve güven, adil ve herkes için eşit işleyen bir adalet sistemiyle inşa edilir.

Bu konuyu hep birlikte daha çok konuşmalıyız. Çünkü bu, sadece siyasi bir mesele değil; her birimizin ekmeği, aşısı, geleceğidir..

Adaletin Kefeni:


Bir ülke vardı terazisi yamuk,
Kefesi dolarla tartıyor vicdanları.
Yargıçların gözleri mühürlü,
Karar, emirle yazılıyor
Ve kalem, adaletin değil
İktidarın elinde oyuncak oluyor..

Faiz,
Dövizin alnına mühürlenmiş bir azap gibi
Her evin duvarına asılmıştı,
Çocuklar bile 
Mahkeme” kelimesinden korkardı.

Bir ülke düşün,
Adalet gömleğini çıkarıp borsa tahtasına asmış,
Adaletsizliğin rengi olmuş “yeşil” ve “kırmızı.”
Yatırım kaçardı tabi
Sözünden dönen bir hâkimin bakışından,
Para korkardı kanunlardan,
Çünkü kanun, paranın hizmetindeydi artık.

Sermaye,
Bir mülteciydi o toprakta;
Hukukun pasaportu iptal edilmişti,
Sözleşmeler, kararnamelerin gölgesinde eriyordu.
Ve insanlar,
Adaletin mezar taşına isim kazır gibi
Enflasyon” yazıyordu sessizce.

Bir sabah,
Mahkeme duvarına yaslanmış bir dilenci şöyle dedi:
Adalet ölürse, ekonomi de yetim kalır…
Sonra sustu,
Çünkü susturulmak artık bir suç değil,
Bir alışkanlıktı.

Ve o günden sonra
Piyasalar, yargı gibi güvenilmez oldu.
Rakamlar dua etmeyi öğrendi,
Merkez bankası vicdan satmaya başladı,
Halk ise yalnızca şunu hatırladı:
Bir ülke, hukuku kaybettiğinde,
Parası pul karısı dul olur..


إرسال تعليق