Dumlupınar Üniversite'sinin yaptığı araştırma sonucu olan gerçek öykü .
Ve, Aizenau deki senfoni orkestrası eşliğinde muhteşem Kütahya'nın pınarları yorumu .
Kütahya türküleri, Kütahya’nın Pınarları (Vehbi) Türküsü
Kütahya'nın pınarları türküsünün Türkünün Menşei
Kütahya’nın Pınarları türküsünün menşeini belirlemek amacıyla .Türkü hakkında yaptığımız araştırmada.
Mahallinde yazılmış bazı kitap ve dergilerde sadece birbirinden kopyalanmış bilimsel yöntemlerden uzak anlatımlara rastladık, genç yaşta öldürülen Vehbi’nin yakınlarını tanıdığımız için onlardan yararlanarak gerçek olayı delilleri ile açıklamaya çalıştık.
Folklor araştırmalarında .
Özellikle olay türküleri hakkında yazılmış bazı anlatımlarda, türkünün sözleri üzerinden yapılan yakıştırma bilgilere ve hikâyelere yer verildiği görülmüştür, bu bakımdan, yıllar önce gerekli araştırmayı yapmadan yazılmış ve gerçeği yansıtmayan bir yazı, daha sonraları kaynak da zikredilmeden alıntı yapılıp bilimsel olmayan bazı yayınlarda tekrarlanmış, bu da tamamen gerçeğe aykırı bir anlaşılmaya sebep olmuştur.
Kütahya'nın pınarlar türkünün hikâyesi hakkında yazılan ilk bilgiler
Kütahya’da basılan Aksu adlı derginin .
I. cildinin 7. sayısında.
7. ve 15. sayfalarda.
Nisan 1965 de yayınlanmıştır.
Türkü hikayesinin yazarı ise, o yıllarda Kütahya Lisesi’nde Sanat Tarihi öğretmeni olan Muazzez Özker’dir.
Muazzez Özker, aşağıdaki metninde aynen aktarılan türkü hikâyesini şu şekilde sunmuştur:
Bundan 80 ile 100 yıl önce Kütahya’nın bir ailesinin yakışıklı bir oğulları, bir başka ailesinin de çok hareketli olduğundan kendisine Deli Düve lakabı takılmış kızları vardır.
Bunlar birbirleri ile evlenir.
Fakat bu evliliği çekemeyen birkaç delikanlı gelini tehdit eder:
''Kocandan ayrılacaksın, yoksa seni dağa kaldırırız, kocanın da gözlerini kör ederiz” diye haber gönderirler.
Gelin de:
Ne olur kocama dokunmayın ne isterseniz yaparım der.
Bunu haber alan gençler, gelini çeşme başına çağırır ve .
Bir atın üzerine bindirip kaçırırlar.
Gelin çığlık atar .
Kocası Asalı oğlu da yardıma koşar.
Gençler kocasını öldürür ve gelini dağa kaldırırlar.
Oğullarının bu kalleşçe ölümünü gören gencin ana ve babası saçını başını yolar.
Bu feci ölümü gören genç kızlar şu türküyü yakarlar:
''Salım geldi musallaya dayandı,
Boz pantolonum al kanlara boyandı.
Seni vuran oğlan nasıl dayandı.
Amanın da deli Düve öyle de böyle olurmu?
Kız ben ölürsem dünya sana kalırmı?
Kütahyanın sığırları akışır,
Zaptiyeler kol kol olmuş bakışır.
Asalı oğluna çuha şalvar yakışır,
Amanın da deli Düve öyle de böyle olurmu?
Kız ben ölürsem dünya sana kalır mı''
Yapılan hatalar arasında en önemlisi de hikâyenin tamamen yanlış olarak anlatılmış olmasıdır, derleme yapılan hikâye ile karşılaştırdığımızda, Muazzez Özker'in hikâyesinin anlatımındaki tutarsızlık hemen fark edilmektedir.
Aslında, öldürülen Asalı oğlu değil, Vehbi’dir.
Muazzez Özker’in metninde öldürülen Asalı oğlu olarak ifade edilmiştir.
Bu anlatımda, önce ismi verilmeyen bir delikanlıdan söz edilmiş, sonra da bu delikanlının Asalılar sülalesine mensup olduğu yazılmıştır.
Bu araştırmadan uzak anlatımda .
Kütahya’nın tanınmış ailelerinden olan Asalılara da açıkça bir hakaret de söz konusudur.
Gelinlerine tecavüz.
Oğullarına da kavga sonucu ölüm gibi gerçek olmayan yakıştırmalar yapılmıştır.
Çünkü Asalıoğlu Ahmet Bey.
Yakın zamana kadar yaşamış ve Kütahya’da Kavaflar Çarşısı’nda ayakkabı imali ve satışı ile meşgul olmuştur.
Yirmi bir yaşında öldürülen Vehbi Bey’i ise o tarihten sonra bir daha gören olmamıştır.
Bütün bu hataların dışında:
Türküdeki “Seni vuran oğlan nasıl dayandı” şeklinde okudukları mısra;
Aslında “Seni doğuran ana nasıl dayandı” şeklindedir .
Ancak zamanla değiştirilip tahrip edildiği görülmektedir.
Hikâyede öldürülen şahıs ise Asalı oğlu olarak verilmiştir.
Oysa ki.
Asalı oğlu Ahmet Bey’i sağlığında ve yaşlı halinde gören ve isimleri bizlerce bilinen kişiler olduğuna göre;
Öldürülen şahıs o değildir.
Dolayısıyla ;
Onu öldürülen şahıs olarak göstermenin tutarsızlığı vurgulanmalı ve bu yanlışlık düzeltilmelidir.
Kütahya'nın pınarları Türküsünün bir farklı hikayesi daha vardır.
Saz sanatçısı Özay Gönlüm'ün anlattığı Kütahya'nın pınarları öyküsü ise bir başka versiyonudur can yakıcı Kütahya türküsünün ..
Özay gönlüm Asalı ve çakır Nazife'den bahseder
Çakır Nazife Kütahya genelevinde kötü kaderine yenik düşmüş bir kadındır.
Vehbi Nazifeyi çok beğenir , aşık olur Nazife'ye.
Birbirilerini severler
Yüreklerini birleştirirler.
Vehbi Nazife'ye derki .
Seni buradan çıkarayım.
Evinin kadını ol , hayata yeniden başlayalım.
Yuva kuralım , mutlu olalım.
Nazife'nin başı göğe ermiş.
Kötü kaderini silmeye karar vermiş.
İyide .
Genelev patronu Çingen Ferit koy verecek mi Nazife'yi.
Sabah akşam Nazife'nin sırtından para kazanan Çingen Ferit Nazife'yi koyuvermek istemez.
Şeytanın boynuzuna salıncak kurunca kırk yıl sallanan bir domuzdur Çingen Ferit .
Sizi birleştirmem der .
Vehbi'yi ortadan kaldırmaya karar verir .
Vehbi'ye Kütahya'nın Yonca pınar mevkiinde pusu kurar .
Tabanca ile vurarak öldürür Vehbi'yi .
Özay Gönlüm 'ün anlattığı öyküde budur.
Özay gönlüm Asalı ve çakır Nazife'den bahseder
Çakır Nazife Kütahya genelevinde kötü kaderine yenik düşmüş bir kadındır.
Vehbi Nazifeyi çok beğenir , aşık olur Nazife'ye.
Birbirilerini severler
Yüreklerini birleştirirler.
Vehbi Nazife'ye derki .
Seni buradan çıkarayım.
Evinin kadını ol , hayata yeniden başlayalım.
Yuva kuralım , mutlu olalım.
Nazife'nin başı göğe ermiş.
Kötü kaderini silmeye karar vermiş.
İyide .
Genelev patronu Çingen Ferit koy verecek mi Nazife'yi.
Sabah akşam Nazife'nin sırtından para kazanan Çingen Ferit Nazife'yi koyuvermek istemez.
Şeytanın boynuzuna salıncak kurunca kırk yıl sallanan bir domuzdur Çingen Ferit .
Sizi birleştirmem der .
Vehbi'yi ortadan kaldırmaya karar verir .
Vehbi'ye Kütahya'nın Yonca pınar mevkiinde pusu kurar .
Tabanca ile vurarak öldürür Vehbi'yi .
Özay Gönlüm 'ün anlattığı öyküde budur.
Kütahya'nın pınarları (Vehbi )Türkünün Gerçek Hikâyesi ise aşağıdadır
Kütahya'nın pınarlar Türküsü üzerinde daha önce yapılan çalışmalarda Emekli Jandarma Albayı Osman Zeki Akgün’den istifade edilmiştir .
Zeki Akgün, rahmetli Vehbi’nin yeğenidir.
2000 yılının Haziran ayında vefat etmiştir.
Osman Zeki Akgün ;
Aynı zamanda, Kütahya’nın tanınmış müftülerinden,
Ailelerin birbiri ile sık oturup kalkmaları.
Zeki Akgün'ün babası Abdullah Hamdi Bey'in Dursunbey'de Hâkimlik görevi yaparken genç denilebilecek bir yaşta ölmesi de aile fertleri arasındaki bağları kuvvetli kılmıştır.
Çocukluğumuzda .
Osman Zeki Akgün’den defalarca dinlediğimiz bu türkünün hikâyesini yeniden araştırdık.
Bu defa da rahmetli Akgün’ün yeğeni .
Gülsen Kılavuz Hanım’dan öğrendiğimiz aşağıdaki bilgileri aktarmaya çalışalım.
Kaynak Kişi Hakkında Bilgi Derlemenin kaynak kişisi Gülsen (Gürcan) Kılavuz.
Vehbi Bey’in kız kardeşi Azime Hanım’ın torunudur ve .
Hakkında elde edilen bilgiler aşağıda verilmiştir:
Kütahya'nın pınarları türkü hikayesinin kaynak kişinin adı soyadı : Gülsen (Gürcan) Kılavuz
Doğum tarihi : 1936
Doğum yeri : Kütahya
Anne adı soyadı : Melahat (Akgün)
Gürcan (Vehbi Bey’in yeğeni)
Baba adı soyadı : Ulvi Gürcan
Anneanne adı : Azime Akgün (Vehbi Bey’in kız kardeşi)
Dede adı : Şükrü Bey (Vehbi Bey’in babası)
Eşinin adı soyadı : Rıza Kılavuz
Hikâyede geçen kişiye yakınlığı : Vehbi Bey’in ikinci kuşak yeğeni
İkamet yeri : Kütahya Servi Mahallesi
Kaynak Kişiden Derlenen Hikâye .
Gülsen Kılavuz, türkünün menşei olan hikâyeyi anlatmadan önce ailesi hakkında şu bilgileri verir:
Büyük dayım Vehbi Bey ve babası Şükrü Efendi.
Kadı yoranlar lakabı ile anılan Kütahya’nın tanınmış ailelerinden birine mensuptur.
Ailenin hâli vakti oldukça yerindedir.
Olayın geçtiği günlerde ise baba oğul manifaturacılık yapmaktadırlar.
Şükrü Dede’min, Vehbi Dayı’mdan başka iki çocuğu daha vardır.
Biri 1895-1968 yılları arasında yaşamış olan anneannem Azime Akgün.
Diğeri de 1885-1960 yılları arasında yaşamış olan Milli Emlak Memurluğundan emekli Haşim Altınbaş’tı.
Anneannem Azime Hanım, Vehbi Dayı’m öldürüldüğünde altı yaşında imiş.
Bu durumda olay 1901 yılında meydana geliyor.
Vehbi Dayı’m da öldürüldüğünde 21 yaşındadır.
Bu durumda dayımın doğum tarihi 1880 yılına denk düşüyor.
Olayın adlî yönünü ise Kütahya Adliyesi’nde çıkan yangında evrakların yanmasından dolayısı araştıramadık.
Bu sırada kadının dostu olan ( Asalılar ) sülalesine mensup Ahmet Bey de evde imiş.
Dayım, kadının evini bulmuş ve kapının tokmağını çalmış.
Deli Düve, pencereden dışarıya bakıp içeride Ahmet Bey’in olduğunu, sonra dükkâna geleceğini söylemiş.
Bu sırada ne olduğunu öğrenmek için dışarıya çıkan Ahmet Bey.
Kendinden daha genç ve yakışıklı olan Vehbi Dayı’mı görmüş.
Dostu olan kadının onunla konuşmasını başka şekilde yorumlayıp.
Dayımla kavga etmeye başlamış.
Ahmet Bey, kavganın sonunda Vehbi Dayı’mı bıçaklamış.
Olay sırasında kırk yaşlarında olan Ahmet Bey’e .
Çevreden yetişen birkaç kişi, bu gencin kadınla bir ilişkisi olmadığını söyleseler de bıçaklanmaya engel olamamışlar.
Vehbi Dayı’m sokakta can vermiş.
Teyze oğlu olan Galip Aral bu durumu duyar duymaz koşup olay yerine gelmiş, ama iş işten çoktan geçmiş.
Vehbi Dayı’m kan kaybından ölmüş.
Galip Bey koşup acı haberi eve iletmiş.
Bu acı haberi alan dayımın annesi, üzüntüsünden hızla kilo almaya başlamış ve kırk gün sonra beyin kanamasından ölmüş.
Kaynak kişiden edinilen bilgilerin ışığında .
Türkünün gerçek hikâyesi böylece verilmiştir.
Bu durumda .
Kütahya’da basılmış kitap ve dergilerde türkünün hikâyesi olarak yazılan tamamen uydurma hikâyeler, bu doğrultuda düzeltmeli ve .
Düzeltilmiş şekliyle kayda geçmelidir.
Böylece .
Türk halk kültürü ürünlerini tespit etmeye ve korumaya yönelik olumlu bir adım atılmış olacaktır, bu makalenin yayınlanmasının esas amacı da budur.
Zaptiyeler kol kol olmuş bakışır
Asalı’ya çuha şalvar yakışır
Aman aman Vehbi’m öyle de böyle olur mu?
Ah sen ölürsen dünya bana kalır mı?
Salın geldi musallaya dayandı.
Kar beyaz Vehbi'm al kanlara boyandı.
Seni doğuran ana nasıl dayandı.
Aman aman Deli Düve öyle de böyle olur mu?
Ah ben ölürsem dünya sana kalır mı'
Düzenleme : A.Atam
KAYNAK : Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Dumlupınar University Journal of Social Sciences Kütahya Özel Sayısı Kasım 2014 / Special Issue of Kütahya November 2014
Zeki Akgün, rahmetli Vehbi’nin yeğenidir.
2000 yılının Haziran ayında vefat etmiştir.
Osman Zeki Akgün ;
Aynı zamanda, Kütahya’nın tanınmış müftülerinden,
Ailelerin birbiri ile sık oturup kalkmaları.
Zeki Akgün'ün babası Abdullah Hamdi Bey'in Dursunbey'de Hâkimlik görevi yaparken genç denilebilecek bir yaşta ölmesi de aile fertleri arasındaki bağları kuvvetli kılmıştır.
Çocukluğumuzda .
Osman Zeki Akgün’den defalarca dinlediğimiz bu türkünün hikâyesini yeniden araştırdık.
Bu defa da rahmetli Akgün’ün yeğeni .
Gülsen Kılavuz Hanım’dan öğrendiğimiz aşağıdaki bilgileri aktarmaya çalışalım.
Kaynak Kişi Hakkında Bilgi Derlemenin kaynak kişisi Gülsen (Gürcan) Kılavuz.
Vehbi Bey’in kız kardeşi Azime Hanım’ın torunudur ve .
Hakkında elde edilen bilgiler aşağıda verilmiştir:
Kütahya'nın pınarları türkü hikayesinin kaynak kişinin adı soyadı : Gülsen (Gürcan) Kılavuz
Doğum tarihi : 1936
Doğum yeri : Kütahya
Anne adı soyadı : Melahat (Akgün)
Gürcan (Vehbi Bey’in yeğeni)
Baba adı soyadı : Ulvi Gürcan
Anneanne adı : Azime Akgün (Vehbi Bey’in kız kardeşi)
Dede adı : Şükrü Bey (Vehbi Bey’in babası)
Eşinin adı soyadı : Rıza Kılavuz
Hikâyede geçen kişiye yakınlığı : Vehbi Bey’in ikinci kuşak yeğeni
İkamet yeri : Kütahya Servi Mahallesi
Kaynak Kişiden Derlenen Hikâye .
Gülsen Kılavuz, türkünün menşei olan hikâyeyi anlatmadan önce ailesi hakkında şu bilgileri verir:
Büyük dayım Vehbi Bey ve babası Şükrü Efendi.
Kadı yoranlar lakabı ile anılan Kütahya’nın tanınmış ailelerinden birine mensuptur.
Ailenin hâli vakti oldukça yerindedir.
Olayın geçtiği günlerde ise baba oğul manifaturacılık yapmaktadırlar.
Şükrü Dede’min, Vehbi Dayı’mdan başka iki çocuğu daha vardır.
Biri 1895-1968 yılları arasında yaşamış olan anneannem Azime Akgün.
Diğeri de 1885-1960 yılları arasında yaşamış olan Milli Emlak Memurluğundan emekli Haşim Altınbaş’tı.
Anneannem Azime Hanım, Vehbi Dayı’m öldürüldüğünde altı yaşında imiş.
Bu durumda olay 1901 yılında meydana geliyor.
Vehbi Dayı’m da öldürüldüğünde 21 yaşındadır.
Bu durumda dayımın doğum tarihi 1880 yılına denk düşüyor.
Olayın adlî yönünü ise Kütahya Adliyesi’nde çıkan yangında evrakların yanmasından dolayısı araştıramadık.
Kütahya'nın pınarları Türkünün hikâyesini Gülsen Kılavuz şöyle anlatır:
Olay günü Vehbi Dayı’m, dükkânlarından veresiye kumaş satın alıp uzunca bir süre borcunu ödemeyen müşterilerinden "Deli Düve" takma adı ile anılan hafif meşrep bir kadının Gazi şeyh Mahallesi’ndeki evine alacak istemeye gitmiş.Bu sırada kadının dostu olan ( Asalılar ) sülalesine mensup Ahmet Bey de evde imiş.
Dayım, kadının evini bulmuş ve kapının tokmağını çalmış.
Deli Düve, pencereden dışarıya bakıp içeride Ahmet Bey’in olduğunu, sonra dükkâna geleceğini söylemiş.
Bu sırada ne olduğunu öğrenmek için dışarıya çıkan Ahmet Bey.
Kendinden daha genç ve yakışıklı olan Vehbi Dayı’mı görmüş.
Dostu olan kadının onunla konuşmasını başka şekilde yorumlayıp.
Dayımla kavga etmeye başlamış.
Ahmet Bey, kavganın sonunda Vehbi Dayı’mı bıçaklamış.
Olay sırasında kırk yaşlarında olan Ahmet Bey’e .
Çevreden yetişen birkaç kişi, bu gencin kadınla bir ilişkisi olmadığını söyleseler de bıçaklanmaya engel olamamışlar.
Vehbi Dayı’m sokakta can vermiş.
Teyze oğlu olan Galip Aral bu durumu duyar duymaz koşup olay yerine gelmiş, ama iş işten çoktan geçmiş.
Vehbi Dayı’m kan kaybından ölmüş.
Galip Bey koşup acı haberi eve iletmiş.
Bu acı haberi alan dayımın annesi, üzüntüsünden hızla kilo almaya başlamış ve kırk gün sonra beyin kanamasından ölmüş.
Kaynak kişiden edinilen bilgilerin ışığında .
Türkünün gerçek hikâyesi böylece verilmiştir.
Bu durumda .
Kütahya’da basılmış kitap ve dergilerde türkünün hikâyesi olarak yazılan tamamen uydurma hikâyeler, bu doğrultuda düzeltmeli ve .
Düzeltilmiş şekliyle kayda geçmelidir.
Böylece .
Türk halk kültürü ürünlerini tespit etmeye ve korumaya yönelik olumlu bir adım atılmış olacaktır, bu makalenin yayınlanmasının esas amacı da budur.
Kütahya'nın pınarları Türküsünün sözleri
''Kütahya’nın pınarları akışırZaptiyeler kol kol olmuş bakışır
Asalı’ya çuha şalvar yakışır
Aman aman Vehbi’m öyle de böyle olur mu?
Ah sen ölürsen dünya bana kalır mı?
Salın geldi musallaya dayandı.
Kar beyaz Vehbi'm al kanlara boyandı.
Seni doğuran ana nasıl dayandı.
Aman aman Deli Düve öyle de böyle olur mu?
Ah ben ölürsem dünya sana kalır mı'
Düzenleme : A.Atam
KAYNAK : Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Dumlupınar University Journal of Social Sciences Kütahya Özel Sayısı Kasım 2014 / Special Issue of Kütahya November 2014
Yorum Gönder