Kara planlı yapının birde üç bölümlü son cemaat yeri vardır.
Son cemaat yeri ve minaredeki kitabelerde çok değişiklik geçirmiş olduğu kolayca anlaşılmaktadır, bugünkü yapının kuzeyinde iki kademeli saçakları ile son cemaat yeri vardır.
Kesme taş kaplamalı son cemaat yeri cephesi camekanlıdır.
Kütahya Balıklı Camii, |
Balıklı Cami
Seyrek dişli 2 kademe saçak kornişten sonra ana mekânın tuğla kubbe kasnağında da silmeli taş kornişler görülmektedir.
Son cemaat yerinin kuzeydoğusunda bahçenin köşesinde diyagonal duran minare vardır.
Kaidesi kesme taş arasında 3 sıra tuğla ile örülü olan çift şerefeli minarenin pabuç ve gövde kısmı tamamen tuğladandır.
Ana giriş kapısı önünde kitabeler yer alır, kare planlı ana mekânda sadece Batı duvarında iki pencere seçilir.
Kasnak bölümünde genişletilmiş üç pencere ile kubbe eteğine dört yöne açılmış küçük pencerelerle oldukça aydınlık bir mekandır.
Giriş kapısının iç tarafındaki pencere yeri Muhtemelen son cemaat yeri elden geçirilirken kapatılmıştır.
Burada iri kufi kompozisyonu dikkat çeker
Köşelerde yuvarlak madalyonlar içindeki Allah Muhammed ve Ashab isimleri ile taslak pencereleri etrafında Aynı türde ince nakışlı çerçeveler kullanılmıştır.
Mihrap üstündeki pencerenin köşe dolgularında da kapının üstündeki küf karakterinde yazı istifi yer almaktadır.
Kubbe göbeğinde ise Madalyon biçimi yazı ile Usta imzası da seçilmektedir.
Yukarıda anlatılan yapının bu Kitabeleri ışında değerlendirmeye çalışınca ilk yapılışını Hazer dinarı tarafından Anadolu Selçuklu sultanı ikinci Gıyaseddin Keyhüsrev (1237- 1246) zamanında olduğunu görürüz.
1237 Mayıs olarak beliren yapının yapım tarihi üzerinden 150 yıl kadar geçtikten sonra bu sefer 1381 1382 yıllarında Germiyanoğlu Süleyman Şah zamanında Özbek Subaşı tarafından onarıldığını anlıyoruz.
Her iki Kitabe benzer karakter ve düzende olup taslak penceresinin iki tarafına yerleştirildiğinde bu kanaate varmak mümkündür.
2. kitabede onarıma işaret eden hiçbir terim görünmemekte aksine çok basit olarak mescidin yapımı ifade edilmektedir.
Buna rağmen iki kitabenin yan yana konulması herhalde ifadeyi tamamlamaktadır.
2. kitabenin başka bir yapıda getirilmiş olabileceğine dair ipucu yoktur.
Bundan sonraki tarih 1642 1643 ve Salih Mehmet adını vermektedir.
Kim olduğu hakkında bilgi bulunmayan bu kişi kitabeden anlaşıldığına göre minareyi yaptırmakla kalmayıp minberde vaaz ederek mescidi Cami yapmış oluyor, kitabedeki bu ifadeye göre o zamana kadar mescid-iken, minber eklenerek camiye çevrilmiş oluyor.
Diğer küçük kitabede ise Hacı Mustafa'nın vasiyeti üzerine oğlu hafızın harabeye dönmüş Camii yeni bir eser kaydedercesine ihya ettiği anlaşılıyor ve 1799 1800 tarihi veriliyor.
1897 yılında mutasarrıf Fuat Paşa ve başkâtibi Ali Efendi'nin Ön ayak olması ile halk yardımıyla tekrar elden geçtiği yolundaki kaydı başka yerde tespit edemedik.
Bu devirde yapılanların önemli bir bölümü kubbe göbeği ve diğer kalem işleriyle Mihrap ve Mihrap alınlıklarında çini kaplamalar başta olmak üzere son cemaat yeri saçakları ve sıvadan olmalıdır.
İlk yapılışında yapının tek kubbeli bir Mescit olması mümkündür.
1642 1643 de Mescit camiye çevrilirken ve minaresi eklenirken başka değişiklik geçirip geçirmediğini bilinmiyor ..
Kaynak
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat tarihi enstitüsü
Yorum Gönder